Özgeçmişini ve yaptıklarını kendi röportajından alıntılıyorum. İLK BAŞLARDA RADYODA ÇAYCILIK DA YAPTIM Enes İbişdayı: Nihat Sırdar kimdir? Kısaca bahseder misiniz kendinizden? Nihat Sırdar: 1976 İstanbul doğumluyum. İstanbul Koca Mustafa Paşalı’yım. Makine ressamıyım. 15 senedir yani 16 yaşımdan beri radyonun içindeyim. Radyo programı yapmayı severim. Yemek yemeyi ve gezmeyi severim. Radyoculuk hayatına nasıl başladınız? Okuldan mezun olduktan sonra makine ressamlığı yapmadım. Ben radyocu olmak istiyordum. O zamanlar özel radyolar daha yeni açılmaya başlamıştı. İyi bir TRT dinleyicisiydim. Best fm’e gittim. O zaman Best Fm’in başında Fatih Altaylı vardı. Fatih Altay’lının yanına gittim. Ben radyocu olmak istiyorum dedim. O da sağolsun gidip gelmeye başla bakalım dedi. Ama direkt radyocu olmadım. İlk önce getir götür işlerine baktım. Gerektiği zaman çaycılık yaptım. Best fm’de radyonun içine böyle girdik. Mikrofon başına geçtiğiniz günü hatırlıyor musunuz? Hatırlamaz mıyım? 5 Şubat gecesiydi. O gün Best fm’in doğum günü partisi vardı. Herkes doğum günü partisine gitmişti. Ceyda Erenoğlu’da yayın yapmak için nöbetçi olarak kalmıştı. Yani herkes partide olduğu için programı o yapıyordu. Bende Ceyda’yla birlikte, yani ona yardım edeyim diye sabaha kadar yayın yaptım. Yani ilk sesim o zaman çıktı radyodan. Aklınızda kalan hiç unutamadığınız yayınınız var mı? Çok var tabii, 15 senedir radyoculuk yaptığım için. Ama gerçekten işe yaradığını düşündüğüm yayınlar var. Hani başka bir ülkede olsa o radyo yayınlarıyla benim ödüller almam gerekiyor ama Türkiye’de öyle bir durum yok. Mesela İstanbul’da çok yoğun bir kar yağışı olmuştu. O gün sabaha kadar yayın yaptım. Akşam 23.30 da mikrofonu açtım sabah 08.00 de mikrofonu kapadım. Yani o gün hiç susmadan yayın yaptım. Ve yolda mahsur kalan bir sürü insan vardı. Onları kurtardık. Benzini biten, donma tehlikesi geçiren dinleyicilerimize yardımcı olmaya çalıştık. Mesela o yayını unutamam. Yine 17 Ağustos depreminden sonra yaptığım yayınları unutamam. 17 Ağustosta radyodan faydalı bilgiler verdim. Yani yardımcı olmak istediğim için o yayını da unutamam. Yine 1 Mayıs yayınını da unutamam. O gün İstanbul’da bütün yollar kapanmıştı. İşte bu yayınları unutamam. Zeki Kayahan Coşkun ile mutlaka bir şeyler yapacağız Çalıştığınız radyoda Zeki Kayahan Coşkun ile iyi bir arkadaş olduğunuz biliniyor. İlerde birlikte program yapmayı düşünüyor musunuz? Aslında biz Zeki’yle çok şey yapmak istiyoruz. Yapacağımız şeylerin çok da güzel olacağını tahmin ediyorum. Yani birlikte yayın yapmak isterim. Bu radyo programı da olur ya da televizyon programı, belki Zeki’yle birlikte sahne gösterisi olur. Bunların üzerinde konuştuk ama hep vakitsizlikten bir şey yapamadık. Yani yoğunluktan dolayı bir türlü hayata geçiremiyoruz. Bir de tabi böyle projeler hep sponsor isteyen projeler. Haliyle sponsora ihtiyaç var bir de. Sponsoru bulduğumuzda mutlaka Zeki’yle bir şey yapacağız yani. Aynı zamanda çok sevdiğim ve çok beğendiğim radyo programcısıdır Zeki. Türkiye’de beş tane radyo programcısı say desen biri mutlaka Zeki’dir bence. Bugüne kadar hayranlarınızdan hiç beklenmedik tepki veya sevgi gösterisi oldu mu? Olmaz mı oldu tabi. Hem de çok. Mesela hiç unutamadığım birkaç şey var. İnsanlar hiç aklıma gelmeyen yerlerden dinliyorlar. Hiç tahmin etmediğim yerde karşıma çıkıyor dinleyiciler. Benim çok başıma gelmiştir böyle durumlar. Mesela Budapeşte’de beni internetten dinliyorlar. Beni Budapeşte’de metrodayken sesimden tanıyıp yanıma gelen dinleyiciler oldu. Sonra Trabzon’dan yayın yaptık. Yine bir gün Rize’ye gidiyoruz, birden yola birileri çıktı, ellerindeki pankartda “Nihat Sırdar hoş geldin” yazıyordu. Mesela otobanda yolumuzu kesenler oldu, tabi daha önce oradan geçeceğimizi biliyorlardı. Yani neler neler var anlatamam. Bir de Aydın otoyolunda bir tünel vardı gerçek ismi Selahattin Tüneli. Tünel çalışanları bizim geleceğimizi duyup dijital panoya “NİHAT SIRDAR TÜNELİNE HOŞ GELDİNİZ “diye yazmışlar. Bunları anlatmaya vakit yetmez. Tabi bunlar güzel şeyler yani. Yayınlarınızda yemeklerden sıkça bahsediyorsunuz. Bunun nedeni nedir? Bunun nedeni yemek yemeyi çok sevmemdir. Yani ben gırtlağıma düşkün bir adamım. Yemek yemekten çok keyif alırım. Çok zevk alırım. Bir de tabi çok seyahat edince çok fazla yer biliyorum. Yani lokantasından tutun gezilecek her yerine kadar birçok yer biliyorum. Akşam yayını da insanların aç olduğu saate denk gelince biz de canımız neyi çekiyorsa ondan bahsediyoruz. O anlattığımızı da hemen gidip yiyemiyoruz. Bizim de canımız çekiyor. Bir de güzel anlatıyorum tabi. Yani normal bir bardak suyu bile öyle bir anlatırım ki canın su çeker öyle bir yeteneğimde var. O yüzden arada anlatıyoruz öyle. Siyasetçilerle çok uğraşıyorsunuz. Hatta RTÜK’ten uyarılar bile aldınız. Siyasetçilerden sizi arayıp konuşan oldu mu? Tabi canım arayanlar oldu, olmaz mı? Mustafa Sarıgül sürekli arar. Ecevit’le konuşmuştum zamanında. Süleyman Demirel’in dinlediğini biliyorum. Ama şöyle bir şey var eleştirdiğim insanlar benle direkt konuşmazlar, aramazlar. Onlar direkt mahkemeye verirler. Susturmaya uğraşırlar beni. Hani bir oturayım konuşayım filan demiyorlar. BİR 15 SENE DAHA RADYOCULUK YAPARIM Sivrinin kimliğini niye saklıyorsunuz? Sivri bir radyo kahramanı. Radyonun en büyük özelliği hayal ediyorsun. Yani hayal gücünü kullanıyorsun. Televizyon gibi değil. Ben konuşurken veya Sivri konuşurken dinleyiciler bizi hayal ediyorlar. O nedenle Sivri’nin kimliğini açıklamak istemedik. Gösterinizin ismi “BÜTÜN KAZLAR TOPLANDIK”. Bu isim nereden aklınıza geldi? Bizim kaz oluşumuzdan. Dünyanın en yüksek vergisini ödeyişimizden kaynaklanıyor. Dünyanın en pahalı benzinini biz kullanıyoruz. Dünyanın en pahalı internetini biz kullanıyoruz. Dünyanın en pahalı elektriği yine bizde. Bunların hepsi ödediğimiz yüksek vergilerden kaynaklanıyor. Tabi bu kadar yüksek vergi ödeyince mecburen yolunur bir durumda oluyoruz. Nil Karaibrahimgil’in “Bütün Kızlar Toplandık” şarkısından hareketle “BÜTÜN KAZLAR TOPLANDIK” fikri aklımıza geldi. Tabi Nil’den de izin alarak yaptık. Radyoculuk hayatını nereye kadar götürmeyi düşünüyorsunuz? Gittiği yere kadar götüreceğim. 15 senedir yapıyorum bu işi. Bir 15 sene daha yaparım. Bu ülke böyle oldukça malzeme çok bana. Yani gittiği yere kadar götüreceğim.