Halk arasında akciğer sönmesi olarak bilinen 'Pnömotoraks' hastalığı, pek çok farklı nedene bağlı olarak gelişebiliyor. Şiddetli göğüs ve kol ağrısından dolayı kalp krizi ile de karıştırılan akciğer sönmesi, genellikle uzun boylu ve zayıf erkeklerde görülüyor. Peki, akciğer sönmesi nedir? İşte, akciğer sönmesi hakkında merak edilenler...
Akciğerlerdeki havanın göğüs kafesi içine dolması sonucu akciğerin çökmesi ve işini yapamaması durumu olarak kendini gösteren “Pnömotoraks'' rahatsızlığı hayati sonuçlar doğurabiliyor. Akciğeri çevreleyen akciğer üzerine yapışık zar ile göğüs duvarının iç zarını kaplayan dış zarın arasında normal şartlarda hava bulunmaz. Akciğer sönmesi olarak bilinen Pnömotoraks'da bu iki zarın arasına hava girer ve birikir eğer kaçak büyük ise kalp ve karşı akciğeri de baskı altına alabilir. Spontan (kendiliğinden) ve spontan olmayan pnömotoraks diye iki ana başlık olarak ayrılmaktadır. Bül ve bleb denilen olayla da akciğerin üzerinde küçük ve büyük hava kesecikleri oluşur ve bunlar spontan pnömotoraksın en sık nedenidir. Bu hava keseciklerinin patlaması ile akciğerin içinden göğüs kafesi içine hava sızar ve akciğer balon gibi söner. Ayrıca bu durum kalıtsal akciğer hastalıklarından kaynaklanabileceği gibi dışarıdan gelen darbelere bağlı da gelişebilir.
KİMLER RİSK ALTINDA?

Ani gelen şiddetli göğüs ağrısı ve nefes darlığı ciddi Pnömotoraks'ın en belirgin belirtileridir. Genelde yavaş ve hafif klinik belirti vermesine rağmen ani ve şiddetli gelen göğüs ağrısı-nefes darlığı ile belirti vereren bu hatalıkta ğöğüs ağrısı o kadar şiddetlidir ki, genellikle kalp krizi ile karıştırılır.
Öte yandan pnömotoraks KOAH'lı hastalarda da sık görülen bir rahatsızlıktır. Bu hastalarda öncelikli şikayet nefes darlığıdır. Dolayısı ile KOAH'lı bir hastanın da göğüs ağrısı ve nefes darlığı durumunda KOAH atağı olarak geçiştirilmeden Pnömotoraks ihtimaline karşı da mutlaka tetkik edilmesi gerekir.
Primer spontan pnömotoraks sigara içen, uzun boylu, zayıf ve hafif kambur, genç yetişkin erkeklerde daha sık görülen rahatsızlıktır ayrıca pilot ve dalgıç gibi meslek gruplarını da hedef alıyor. Araştırmalar 100 binde 5-10 kişide görüldüğünü söylüyor. Erkeklerde kadınlardan 6 kat daha sık görülür.
Ülkemizde yılda 13 bin civarında Pnömotoraks vakası saptanmaktadır. Bunların 10 bine yakını yatırılarak tedavi edilmektedir. Hastaların yüzde 40'a yakını 15-45 yaş grubunda ve 3'te biri erkektir. Nadir de olsa büllöz doku kansere dönüşebilme ihtimali var. Akciğerdeki hasarın çok büyük olmasına bağlı hava kaçağının fazla olduğu durumlarda ölümcül sonuçlar doğurabiliyor.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Pnömotoraks tedavilerinde 4 temel ilke vardır. Akciğerin genişlemesinin sağlanması, şikayetlerin ortadan kaldırılması, komplikasyonların önlenmesi ve nükslerin önlenmesi şeklinde. Bunlardan ilki oksijen desteğidir, hava miktarı az olan kişilere uygulanır ve hasta gözlemlenir. Bir diğeri iğne aspirasyonudur.
Pnömotoraks alanı yüzde 15'ten büyükse hava kesilene kadar iğne ile boşaltılır. Eğer akciğerden kaçan hava fazla miktarda ise dren takılarak havanın boşaltılması sağlanır. Orta ve büyük derecede Pnömotorakslarda karşı akciğer ve kalbe baskı yapacak durumda olanlarda Tüp Torakostomi denilen yöntem kullanılmaktadır.
Tüm bunlara rağmen; genişlemeyen akciğer dokusu varlığında, her iki akciğerde de sönmenin olduğu durumlarda, göğüs kafesi içinde kan birikmesi durumunda, takılmış olan göğüs dreninden devam eden hava kaçağının fazla olması durumunda ayrıca sosyal endikasyonları olan pilot, dalgıç, gemici gibi meslek grupları ile sağlık merkezine uzakta oturan hastalarda cerrahi önerilmektedir. Cerrahide kapalı (videotorakoskopik -robotik) yöntemler kullanılıyor. Bunlar göğüs cerrahlarının en sık yaptığı ameliyatlardandır.