Gençlikten yeni çıkmış güzellik.
Gözleri mavi ve acemi.
Bilmiyor henüz
nasıl geçilir acılardan,
Neden akşamlar erken?
Sabahların ise geciktiğini.

Hal bu ki
yüreğine sorsan
her şey boş,
her şey yalan.
Yüreğine inat
kısacık saçlarında uzatıyor ümidini.

Renklerin içinde ölmek,
ya da çiçekleri koparmadan sevmek
yetmiyor artık.
Çıkmıyor zaman girdiği karanlıktan.
Karanlıkta zaman
zemheride yaralı bir geyik

Şaşkınlığı akşamın kızıllığı
O yaralı geyiğin göğsünden sızan aslında pişmanlığı.
Korkuyor bir sağnakta boğulmaktan.
Fırtınalarda kaybolmaktan
Susuyor
Susturuyor
Bir şiire zulüm olmaktansa,
bir zulüme şiir yapıyor yüreğini.
Kendine kızıyor hep,
sadece kendine.
Haksızlığına isyan edip gururundan çekip gidenler bile
eksiltmiyor güzelliğinden
hiçbir şeyi...