Japonya, dünyanın en nevi şahsına münhasır halklarından birine sahip. Kendine özgün kültürü ve yaşam tarzıyla bilinen Japonlar, çocuklarını okula tek başına ve yaya yolarak gönderiyor. Peki neden?

Ülke olarak ciddi bir dilemmanın içinde olduğumuzu kabul ederek başlamak gerek: Belki bizler de çocukların düşe kalka büyümesi veya daha yetişme döneminde dahi kendi ihtiyaçlarını giderebilecek şekilde alışkanlıklar edinmesi gerektiğini biliyoruz. Ancak ortada belli ülke gerçekleri var ve yetişkinler için dahi ürkütücü koşulların olduğu ortamlarda ebeveynler, çocukları hiçbir şekilde yalnız bırakmaya yanaşmıyor.Yine de işin bir başka boyutu var: Bugünün çocukları, sorunlarla baş etme yöntemini nasıl öğrenmişlerse ileride de bu tip bir çözüm yordamı bulmaya çalışıyorlar. Her istediğini ağlayarak elde eden bir çocuk, ileride karşılaştığını sorunlarda sudan çıkmış balığa dönebiliyor. Nitekim o şartlarda bile sorundan şikayet etmenin iyi bir getirisi olabileceği sanrısı devam ediyor.

Bu bağlamda Japonya'da çocuk yetiştirme konusunda oldukça ilginç bir bakış açısı olduğunu söylememiz gerek. Yazar Tamarix Smyrnensis'in, Japonya'da 2-5 yaş arası çocukların eğitiminde yarı-zamanlı çalıştığı süreçle ilgili deneyimleri konuya fazlasıyla ışık tutuyor. Elbette bu yaş dilimindeki çocuklar okula aileleri tarafından getiriliyor. Ancak buradan sonra neredeyse hiçbir sürece eğitmenler pek fazla müdahil olmuyorlar. Tamarix, oldukça ağır çantaların taşınmasında, çocukların eşyalarını yerleştirmesinde yardımcı olmak istediğinde ise öğretmenlerin müdahalesi ile karşılaştığını belirtiyor.

Gün boyu yapılacak neredeyse her rutini önceden bilen çocuklar, eğitmenlerinin desteğine ihtiyaç duymaksızın bu işlemleri kendileri yapıyorlar. Burada 2-5 yaşlarındaki 'el kadar' bebeklerden bahsettiğimizi unutmayalım. Böylece onlar için devasa sorunları dahi tek başına aşabilen çocuklar geleceğin yetişkin bireyleri olmakta da zorlanmıyorlar.