Afrika Dinleri

Afrika insanının dinsel dünyası, Avrupalılarınkinden oldukça farklıdır. Bununla birlikte Avrupa dininin temelinde yatan birçok kavramda Mısır, Hint ve Avrupa etkisini bir arada görmek mümkündür. Bu nedenle de çeşitli inanç sistemleriyle dolu olan Zenci Afrika'nın dinsel yaşamını bütünüyle kavramak, oldukça güçtür. Ne var ki, Afrika'daki yerli dillerin yeterince öğrenilmesi ve Afrika asıllı incelemecilerin katkıları ile Afrika dinleri daha bir açıklık kazanmış, dinsel olguları açıklamak için gerekli olan terim ve kavramları saptamak kolaylaşmıştır.

Afrika'daki ilkel çağdaş dinler arasında en çok Animizm, Fetişizm ve Totemizm yaygındır. Özellikle Orta Afrika'da, Asya'da ve Pasifik Okyanusu'nun bazı adalarında, hâlâ, yaklaşık olarak 140 milyon kadar insanın kabul ettiği Animizm inanışına göre, yalnız canlı varlıkları değil cansız varlıkları da, birer ruh yönetir. Animizmi tabiatta insan ruhuna az çok benzer ruhlar bulunduğunu kabul eden din olarak tanımlayabiliriz. Zenci Afrika'da Animizm, İslamiyet'ten hemen sonra gelmektedir. Yapılan istatistiklere göre Afrika'daki Müslüman sayısı 102 milyon, Animist sayısı 95 milyon, Hıristiyan (Katolik, Protestan ve Kıptî) sayısı ise, yaklaşık olarak 60 milyondur.


Animizm terimini, ilk kez 1871 yılında antropolog E.B. Taylor, "ruhsal varlıklar'a inanma anlamında kullanmıştır. Taylor'a göre Animizm, tikel ruhların ölümden ya da bedenin tahribinden sonra da yaşamaya devam ettikleri inancına dayanır. Buna göre ruhlar, önemlerine göre, değişik düzeylerde bulunan ve tikel ruhlardan tanrılara kadar uzanan bir hiyerarşi meydana getirir.

Taylor, "ruh" kavramının kökenini, insanların rüyalarında ve hayallerinde temellendirmiştir. Ona göre ilkel insanlar, özellikle uyku sırasında ruhun bedenden ayrılıp dolaştığını, değişik biçimler aldığını düşünmüşler, bu yüzden insanın ölümünde de ruhun, ama bu kez sürekli olarak, bedenden ayrıldığını sanmışlardır, Çağdaş antropoloji açısından kesinlikle bilinen bir şey varsa o da, birbirinden çok farklı kültür ortamlarında yaşayan insan topluluklarının tümünde "hayalet-ruh" kavramının bulunduğudur. Taylor, bu verilere dayanarak Animizm'i, dinlerin evriminde bir başlangıç aşaması saymıştır.

Animizm, ruhun bedenden ayrıldıktan sonra başıboş kalmadığına, canlı ya da cansız başka nesnelere de girdiğine, başka bir deyişle "ruh gücü'ne inanır. Yalnız hayvanlar ya da bitkiler değil, taşlar bile, ölümle bedenden ayrılan insan ruhu için birer barınak meydana getirir. Animizm inancına göre, ruhun bedenden kesinlikle ayrılması için, ölümü beklemek de şart değildir. Ruh, geçici bir süre için bedenden ayrılıp, canlı ya da cansız başka bir bedene girebilir, daha sonra yeniden eski bedenine dönebilir. Dinsel anlamda fetişizm düşüncesi de bu inanca bağlanır.