MÖ 3. yy başlarında kurulmuş antik dünyanın en büyük kütüphanesi. 150 bin cilt el yazmasıyla o dönemlerin en büyük derlemesine sahipti. Aynı zamanda yayınevi işlevi görür, Mısır’a giren her kitap önce buraya getirilir, bir kopyası çıkarılır, sahibine verilir; asıl nüsha kütüphanede tutulurmuş. Yurt dışına gönderilen memurlar, buldukları kitapları satın alıp, getirirlermiş. Böylece, o zamana kadar birçok bilime ait dağınık halde ve kaybolmaya yüz tutmuş eser emin bir yerde toplanmış. Varlığını 4. yy’a kadar sürdürdüğü bilinen kütüphanenin Hıristiyan fanatikler tarafından yakıldığı yönünde genel bir kanı var. Müslümanlarca yok edildiği hikayesini Alfred J. Butler, Victor Chauvin, Paul Casanova ve Eugenio Griffin gibi pek çok bilim insanı kabul etmiyor. Sezar’ın İskenderiye’yi kuşattığı sırada yok edildiği görüşü de çeşitli tarihi eserlerde yer alıyor. Bu kuşatmada sadece bir bölümünün zarar görmüş olabileceği de düşünülüyor. Yakılan kütüphanenin bulunduğu alanda 2002’de yenisi yapılmış. Fakat eskisinin taşıdığı kültürel miras ve bunun insanlığa olan hizmeti hiçbir şeyle mukayese edilemez. Ne gibi bilgiler taşıyordu, ne tür gizemler saklıydı içinde; hiçbir zaman bilemeyeceğiz.