Söz konusu, Şanlıurfa’daki Göbekli Tepe olunca açıklanamayan keşiflerin hangi birinden bahsetsek? İnsanlık tarihini alt üst eden bu tapınakların tam 12 bin yıl önce tavanı açık ama tabanı sıvı sızdırmaz şekilde inşa edilmiş mühendislik teknolojisinden mi? Yoksa, Taş Devri avcı-toplayıcılarının taş ustalığından, mimari ve sanatsal üsluplarının üç boyutlu figürler yapacak kadar gelişmiş olmasından mı? Tapınaklara yansıyan bütün bu ilim ve bilgi tam olarak nasıl ve ne zaman oluşmuştu? İnsanların açlık ve korunma içgüdüsüyle değil, dinsel inanışların etkisiyle yerleşik hayata geçtiklerini ve ancak bundan sonra tarıma başladıklarını Göbekli Tepe sayesinde öğrendik. Dinsel törenler için inşa ettikleri bu yapıların etrafında neden hiç yerleşim yeri yok? Böylesi faaliyetler için kalabalık gruplar nasıl bir araya geldiler, işgücünü nereden buldular, farklı uzmanlık gerektiren fakat eşzamanlı yürütülen bu işlerin organizasyonunu nasıl yaptılar? Daha da ilginci; çapı 30 metreyi bulan şimdilik benzerine hiç rastlanmamış oval planlı 20’ye yakın sayıdaki bu yapılar bilerek moloz yığınları ve toprakla örtülüp, terk edilmiş. Yaklaşık bin yıl sonra geri gelerek yeni bir mabet yapmışlar ve aynı işlemi tekrarlamışlar. Bunu neden yaptıkları bilinmiyor. Derdiniz ne olm, yapıp yapıp gömüyorsunuz…