'Kırık değil çıkıktır. Kırık olsa duramazsın' fenomeni gibi onlarca farklı yanlış bilgiye sahibiz.

"Kımıldatabiliyorsan kırık değildir."
Bu her zaman için doğru değil. Vücudunuza aldığınız herhangi bir darbede kırığı tespit etmek için sorulan bu soru çoğu zaman kırığa işaret etse de bazen kırılan kemiği kımıldatabilmeniz mümkündür. Kırığın bilinen en büyük üç belirtisi şunlardır: Ağrı, şişme ve şekil bozukluğu.

"Kırık varsa dayanılmaz bir ağrı vardır."
Kırığın ağrı yapması genel geçer bir durum değil. Kırılan kemiğe rağmen günlük hayatına devam eden ve bunu uzun süre fark etmeyen kişiler de mevcut. Bunun sebebi kırığın küçük bir bölgede gerçekleşmiş olmasıdır.

"Yaşlı ve beyaz kadınlarda kemik erimesi kırığa yatkınlık oluşturur."
Kısmen doğru. Ancak buradaki farklılık etnik kökenden değil siyahi kadınların kemiklerinin dağa sağlam ve kemik yoğunluklarının daha yüksek olmasından kaynaklanıyor. Bu anlamda ileri yaşlarda kemik erimesinin hem kadınlarda hem de erkeklerde kırık riskini artırması olası.

"Ayak parmağı alçıya alınamayacağı için kırık durumunda doktora gitmeye gerek yoktur."
Fazlasıyla yanlış ve tehlikeli bir düşünce daha. Kırığın çapı, herhangi bir tendon yırtığı olup olmadığı bilinmeden kaderine terk etmek oldukça yanlıştır. Nitekim parmak kırıklarının iyileşme süreci 4-6 hafta periyodundadır ve bu süreçte kötü açılardan oluşan kırıklar geri dönülemez yaralanmalara sebep olabilir.

"Kırık kemik iyileştikten sonra eskisinden daha mı sağlam olur?"
Uzun vadede böyle bir şey söz konusu değil. Kırık yeni iyileşirken etrafında ekstra koruyucu bir tabaka oluşur ve kemiğe zarar gelmesini normalden daha fazla engeller. Ancak uzun vadede bu tabaka ortadan kalkacak ve diğer kemiklerden herhangi bir farkı kalmayacaktır.