Enfarktüs atardamar dalların*dan birinin aniden tıkanması sonucu o böl*gedeki dokuların kansız kalarak iş görmez hale gelmesidir. Enfarktüs denilince akla önce kalp enfarktüsü gelir. Ancak, akciğer, böbrek, dalak gibi başka organlarda da enfarktüs olabilir.
Enfarktüs, çoğu zaman damar çe*perlerindeki yağ tabakalarının ya da kireç*lenmiş kısımların üzerinde kanın pıhtıla*şarak bir tıkaç meydana getirmesi sonucu olur. Damarların kendisinde böyle bir pıh*tıdan tıkaç meydana gelmesine tıp dilinde tromboz denilir. Seyrek te görülse enfark*tüs bir emboü sonucu olabilir. Emboli, vü*cudun bir başka yerinden kopup gelen bir pıhtı, bir yağ parçacığı, hava kabarcığı ya da herhangi bir yabancı cismin kan dolaşı*mına engel olacak şekilde daman tıkama*sına verilen isimdir.
Kalp Enfarktüsü
Koroner trombozu ya da koro*ner tıkanması da denilen kalp enfarktüsü için en doğru tabir miyokart en*farktüsüdür.
Koroner adı verilen atardamarlar kalbi besleyen, kalp kasma oksijen taşıyan, hayati önemi bulunan damarlardandır. Kalbin ön ve arka yüzünde dallanarak bir ağ meydana getirirler. Bu dallardan her*hangi birinin tıkanması, miyokard denilen kalp kasının o daldan kan alan bölgesinin oksijensiz kalmasına ve bu yüzden de işle*yemez hale gelmesine sebep olur. Yan dal*lar kansız kalan bölgeyi besleyebilirse ya da tıkanan yer yeniden açılabilirse ortaya çıkacak tehlikeli sonuçlar önlenebilir.
Kalp enfarktüsüne erkeklerde kadın*lardan daha çok rastlanır. Bunun sebebi, erkeklerin fikir ve beden işlerinin ağırlığı*na, hayat şartlarının güçlüğüne ve damar sertliği ile tansiyon yüksekliği gibi hasta*lıkların erkeklerde daha çok görülmesine bağlanabilir.
Kalp Enfarktüsünün Belirtileri
Kalp enfarktüsünün başlangıcında, kalp bölgesinde, göğüs kemiği arasında, mide üstünde aniden şiddetli bir ağrı du*yulur. Bu ağrı ya şıkıştırıcı ya da basınç ağırlık hissi veren bir ağrı şeklinde ortaya çıkar. Bazen yalnız bir yerde kalır, bazen de boyuna, sırta ve kollara yayılılr. Ağrıyla birlikte soğuk ter, soğukluk ve yüzde kül rengine benzeyen bir morluk görülür. Bu durumda bulantı ve kusma da olabilir. Hastada birkaç dakika ya da birkaç saat içinde bir şok hali ve dolaşım bozukluğu ortaya çıkar. Bazı ağrılar o derece şiddetli gelir ki morfinle bile hafifletilemez. Böyle durumlarda nabız çoğu zaman 100’den fazladır. Tansiyon (kan basıncı) düşer. Hasta büyük bir sıkıntı hali içindedir.
Bütün bu belirtileri sonucu hastaya bir teşhis konulabilirse de teşhis için en büyük yardımcı elektrokardiyogram’dır. Aynca yine hastalığın gidişi ve tedavisi sı*rasında da en iyi kontrol elektrodur.
Enfarktüstü hastaların çoğu ilk 2 – 3 günü geçirince kalp 2 – 3 hafta süren bir tamir devrine girer. Belirtiler geçer ve ha*rap olan dukadaki yaralar kapanmaya baş*lar. Şiddetli ağrı ya tamamen durmuş ya da çok hafiflemiştir. Üç hafta sonra hasta nekahat devrine girer, altıncı hafta sonun*da da ufak hareketlere imkân verecek ka*dar iyileşir.
Enfarktüs tedavisinde alınan sonuç genellikle değişik olmakla birlikte, çoğu zaman, yüzde 80 oranında başarılıdır ve hastaların pek çoğu eski işlerini sürdüre*cek kadar iyi olabilir.
Akciğer Enfarktüsü
Enfarktüsün bu türü daha çok emboliler sonucu meydana gelir. Vücudun diğer bölümlerinden gelen bir pıhtı birden akciğerin bir bölgesinde damar tıkanması*na ve dokunun harap olmasına yol açar.
Çoğunlukla ameliyatlardan sonra ameliyat edüen yerden kopan bir pıhtının sebep olduğu bu şekil enfarktüsler tehli*keli durumlar meydana getirir.
Akciğer enfarktüsü ani ve şiddetli bir yan ağrısıyla başlar. Ağrı omuza doğ*ru yayılır. Hastada şiddetli bir soluk güç*lüğü görülür, öksürük ve kanlı balgam var*dır. Ateş 37 – 38 derece arasındadır.
Enfarktüs bölgesinde dolaşım bazen açılır, bazen de harap olan doku kısmında bir yara izi belirir.
Akciğer Enfarktüs Tedavisi
Kalp enfarktüsünde olduğu gibi, akciğer enfarktüsünde de ağrıyla ve şokla savaşılır. Hastaya oksijen verilir ve pıhtı*laşmayı önleyecek ilâçlar kullanılır. Has*tanın mutlak bir yatak istirahatine ihtiya*cı vardır ve pehriz yapmalıdır.
Böbrek Enfarktüsü
Böbrek atardamarlarından birinin tromboz ya da emboli sonucu tıkanması ile ortaya çıkar. Böbrek enfarktüsünün da*ha çok emboli sonucu meydana geldiği anlaşılmıştır.
Hastalık birden bire ortaya çıkan kıvrandın«, bazen günlerce devam eden bel ağrıları ile kendini gösterir. İdrar aza*lır, hatta kesilebilir. İdrarda albümin ve kan vardır.
Büyük bir bölgeyi tutan iki yanlı olan tıkanmalar çok tehlikeli olabilir.
Böbrek enfarktüsünün tedavisi, en*farktüsü meydana getiren sebebe göre ya*pılır.
Dalak Enfarktüsü
Dalak enfarktüsü trombozdan da*ha çok emboliden meydana gelir. Vakaların çoğu teşhis edilemez, özel bir tedavi yapılmadan geçip gidebilir. En fazla görü*len belirtiler, dalak bölgesi üzerinde ağrı ve hassasiyet, mikroplu embolilerde titre*me ve ateştir. Tedavi sebebe göre yapılır. Gerekirse bir ameliyatla dalak çıkanlır.
Dalak Enfarktüs Tedavisi
Enfarktüs görülen hasta hiç kı*pırdamadan yatırılmalıdır. Yapılacak ilk iş ağrıyı yatıştırmaktır. Ağrı dindirici ilaç*lar arasında en etkilisi morfindir. Şok hali ağırsa hastada ileri derecede solunum güç*lüğü varsa morfinden sakınmak gerekir.
Ağrıdan sonra şokla savaşmak gere*kir. Hasta başı aşağıda ayaklan yukarıda olacak şekilde yatırılır. Vücuttan su kay*bını önlemek için hastayı aşırı derecede terletecek müdahaleler yapılmamalıdır. Ayakları ısıtmak için sıcak su torbası koy*mak, kanı çevresine toplaması ve hastayı terletmesi bakımından zararlıdır. Tansi*yon düşmesine karşı ta tedbir alınır. Has*tanın oksijen çadırına alınması veya mas*ke ile oksijen verilmesi yararlı olur.
Yatak istirahati ortalama altı hafta sürmelidir. Flebit ihtimali göz önüne alına*rak bacaklar hareket ettirilmemelidir. Has*ta iki hafta sonda iskemlede oturtulabilir ve oda içinde yavaş yavaş gezinebilir, üç aydan önce kesinlikle işe başlanmamalıdır.
Enfarktüste Pehriz
Hastalık belirlendiği zaman ilk hafta içinde süt, meyve sulan, su ve çay verilebilir. İlk haftadan sonra pehriz yavaş yavaş bırakılır. Gaz yapmayan hafif yiye*cekler günde beş öğüne bölünerek veril*meli, mide birden bire doldurulmamalıdır. Sigara kesinlikle yasak edilmeli, uykusuz*luk hali yaratmaması halinde çay, kahve ve hatta alkol az miktarda verilebilir.
Şurası unutulmamalıdır ki enfarktüs tedavisi bir savaşın idaresi kadar güçtür. Her an ortaya çıkabilecek yeni şartları ve ihtilatları önlemek ancak doktorun hasta*lığın başlangıcından sonuna kadar hastayı takip etmesiyle mümkün olur.