Atelektazi

Atelektazi, akciğerlerin, yenidoğanda yeterince genişleyememesi ya da sonradan bazı solunum bozuklukları nedeniyle, tümüyle ya da yer yer şişme yeteneğini yitirmesidir. Doğuştan, sıkışmaya bağlı ve tıkanmaya bağlı olmak üzere başlıca üç tip atelektazi vardır.

Doğuştan atelektazi, ölü doğduğu için hiç solunum yapmamış ya da solunum güçlüğü nedeniyle yalnızca birkaç gün. yaşayabilmiş bebeklerde görülür. Solunum güçlüğü olan bebeklerde, akciğerlerin bazı bölgelerindeki hava kesecikleri (alveoller) havayla dolamaz ve bu keseciklerde yüzey geriliminin değişmesine bağlı olarak kesecik duvarlarından dışarıya sürekli hava kaçacağı için kesecikler giderek büzüşür (emilme atelektazisi). Yeni doğan bebeklerde görülen ve genellikle akciğerlerde yüzey gerilimini artırıcı maddelerin eksikliğinden kaynaklanan hiyalin zar hastalığı da, hava keseciklerinde sonlanan küçük kanalların tıkanması sonucunda atelektaziye yol açar. Bir kanalın tıkanmasıyla hava keseciğinde kapalı kalan hava yavaş yavaş kan akımı tarafından emileceğinden, hava keseciği sonunda tümüyle büzüşür ve bu tıkanıklık akciğerlerin büyük bir bölümünü etkilediğinde solunum işlevi de sona erer.
Sıkışmaya bağlı atelektazi, akciğerleri sıkıştırarak içerideki havanın dışarı kaçmasına yol açan bir dış basınçtan kaynaklanır. Bu basınç akciğerlerin bütün yüzeyine eşit olarak uygulanıyorsa genel, yalnızca belli bir bölgeyi etkiliyorsa yerel büzüşme görülür. Bölgesel basıncın nedeni genellikle bir tümör, kalp büyümesi ya da diyafram yükselmesidir. Böyle bir dış basıncın etkisiyle hava keseciklerinde sonlanan küçük kanallar ve bronşlar ezilip sıkışır, keseciklerde kapalı kalan hava da yavaş yavaş kan akımıyla emilir.
Tıkanmaya bağlı atalektazinin nedeni, genellikle ana bronş dallarından birine yerleşen yabancı cisimlerdir. Bazen karın cerrahisine bağlı bir yan etki olarak da bu tür bir atelaktazi gelişebilir. Akciğerlerin içindeki soluk yollan, normal koşullarda, solunan havayla birlikte gelen toz, kurum ve bakteri hücrelerini tutabilmek için bir mukoza salgısı salgılar. Bir ameliyat sırasında, anestezi maddeleri bronş salgılarında artışa neden olur. Normalde bu salgılar aşırı miktarlara ulaştığında, öksürük ya da zorlu bir soluk vermeyle bronşlardan atılabilir. Ne var ki, karın içi ameliyatlarından sonra, gerek solunum kaslarının güçsüzleşmesi, gerek hastanın soluk alıp verirken çok ağn duyduğu için akciğerlerine yeterince hava çekmemesi nedeniyle solunum oldukça yetersizdir. Sonuçta, bronşlarda biriken balgam pıhtıları atelektaziye yol açar ve ameliyatı izleyen birkaç saat ile birkaç gün arasında akciğerler büyük ölçüde büzüşür.
İleri derecede atelektazinin başlıca belirtileri ağrılı ve sıkıntılı solunum, deride mavi lekeler, akciğerlerin büzüşüp küçülmesi, büzülen sol ya da sağ akciğerde solunum hareketlerinin kaybolması ve kalbin o yöne doğru yer değiştirmesidir. Uzun süre atelektazi durumunda kalan bir akciğerde, solunumla görevli dokular zamanla bağdokuya dönüşür ve solunum işlevinin yemden sağlanması söz konusu olamaz.Tedavi, doğrudan doğruya tıkanıklığın giderilmesi, enfeksiyonun denetim altına alınması, birikmiş sıvıların atılması ve yitirilmiş olan akciğer içi basıncın yeniden sağlanmasına yöneliktir.