Ferman nedir?
Padişah buyruğudur.

Mutlakiyet nedir?
Bir hükümdarın kayıtsız şartsız idaresi altında bulunan hükümet şeklidir

Meclis Hükümeti nedir?
Yasama ve yürütme kuvvetlerinin, yasama organında birleşmesi ile oluşan hükümet biçimidir.

Kuvvetler Ayrılığı nedir?
Devletin yasama, yürütme ve yargı iktidarlarının farklı devlet organlarına verilmiş olmasını ifade eder

Başkanlık Hükümeti nedir?
Yasama ve yürütme kuvvetlerinin, birbirinden kesin olarak ayrıldığı hükümet biçimidir.

Parlamenter Rejim nedir?
Yasama ve yürütme kuvvetlerinin, yumuşak ve dengeli biçimde ayrıldığı rejim modelidir

Yasama ve yürütme kuvvetlerinin yürütme organında birleşmesi, mutlak monarşilerde ve diktatörlüklerde söz konusu olur
Kuvvetler ayrılığı rejimleri de ikiye ayrılır.


  • Yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden kesin olarak ayrıldığı sistemlere başkanlık hükümeti,
  • bu kuvvetlerin yumuşak ve dengeli biçimde ayrıldığı sistemlere de parlamenter rejim adı verilmektedir


Görülüyor ki Millî Mücadele döneminin hükümet sistemi, yasama ve yürütme güçlerinin TBMM’de toplanmış olması, bakanların teker teker Meclis tarafından seçilmeleri, meclisin bakanları her zaman değiştirebilmesi ve onlara yön verebilmesi, buna karşılık Bakanlar Kurulu’nun meclise karşı kullanabileceği hiçbir hukuki silahın (örneğin, fesih yetkisinin) mevcut olmaması ve bir devlet başkanlığı müessesesinin yaratılmamış bulunması bakımlarından, tam bir meclis hükümeti örneğidir.

I.TBMM Dönemi hangi tarihler arasında
(19201923)

Padişahlık resmen ne zaman bitti?
Nitekim TBMM, 30 Ekim ve 12 Kasım 1922 tarihli, 307 ve 308 sayılı iki tarihî kararıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona erdiğini ve padişahlığın 16 Mart 1920 tarihinden geçerli olmak üzere tarihe karışmış olduğunu ilan etmiştir.

Cumhuriyeti ilan eden ve 1924 Anayasası’nı hazırlayan hangi meclistir?
II. TBMM olmuştur

Yeni Anayasa ne zaman kabul edildi?
20 Nisan 1924’te TBMM tarafından kabul edilerek, 23 Nisan 1924’te yayınlandı. 29_1924 Anayasası’nın bazı temel ilkeleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Hükümet Sistemi, Anayasanın Sertliği, Laiklik, Kamu Hürriyetleri, 1924 Anayasası’nın Uygulanması

1924 Anayasası’nın meclis hükümetini andıran yönleri şunlardır:


  • Anayasaya göre, “Türk Milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır” (m.4). “Yasama yetkisi ve yürütme erki Büyük Millet Meclisi’nde belirir ve onda toplanır” (m.5).
  • Meclis, hükümeti her zaman denetleyebileceği ve düşürebileceği (m.7) hâlde, hükümetin meclisi feshetme yetkisi yoktur. Öte yandan,

1924 Anayasası, bazı yönleriyle de parlamenter sistemi andırmaktadır:


  • Meclis, yasama yetkisini kendi kullandığı (m.6) hâlde, yürütme yetkisini ancak Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu eliyle kullanabilir (m.7). Öyleyse, yürütme yetkisi teorik olarak mecliste bulunmakla beraber, meclisin yürütme işlemlerini bizzat yapması söz konusu değildir. Bu sistemi, anayasacılarımız, kuvvetler birliği ve görevler ayrılığı sistemi olarak adlandırmıştır.
  • Hükümetin kurulması konusunda parlamenter sisteme uygun bir model kabul edilmiştir. Anayasanın 44. maddesine göre “Başbakan, Cumhurbaşkanınca Meclis üyeleri arasından tayin olunur. Öteki bakanlar, Başbakanca seçilip tamamı Cumhurbaşkanı tarafından onandıktan sonra meclise sunulur. Meclis toplanık değilse sunma işi meclisin toplanmasına bırakılır. Hükümet, tutacağı yolu ve siyasi görüşünü en geç bir hafta içinde meclise bildirir ve ondan güven ister”.
  • 1924 Anayasası, parlamenter sistemin temel ilkelerinden biri olan hükümetin kollektif sorumluluğu ilkesini açıkça kabul etmiştir. Anayasanın 46. maddesine göre “Bakanlar Kurulu, hükümetin genel politikasından birlikte sorumludur”


Laiklik hangi tarihte kabul edildi?
1937 değişikliği ile de laiklik ilkesi resmen kabul olunmuştur.

1924 Anayasası kaç partilidir?
İki kısa çok partili hayat denemesi (1925’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 1930’da Serbest Fırka) bir yana bırakılırsa, 1946 yılına kadar tek partili;

Çoğulcu Demokrasi nedir?
Siyasal çoğunluğun etkin şekilde sınırlandığı ve çeşitli siyasal ve sosyal güçlerce paylaşıldığı demokrasi anlayışı.

Çoğunlukçu Demokrasi Anlayışı nedir?
Çoğunluk iradesinin daima kamu iyiliğine yöneldiği ve hiçbir zaman yanılmadığı varsayımına dayanır

27 Mayıs 1960 müdahalesi ile iktidara geçen Millî Birlik Komitesi (MBK) neler yapmıştır?
Kabul ettiği 1 Sayılı Kanunla, 1924 Anayasası’nın birçok hükmünü değiştiren geçici bir anayasa düzeni kurmuştur. Bu Anayasaya göre, MBK, TBMM’nin yetkilerine sahiptir. Komite, yasama yetkisini bizzat, yürütme yetkisini de kendi seçtiği bakanlar eliyle kullanacaktır.
Bakanları, Devlet Başkanı tayin etmektedir. MBK, bakanları denetleme ve istediği takdirde azletme yetkisine sahiptir. Geçici anayasanın meydana getirdiği Devlet Başkanlığı makamı; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Baş komutan ve MBK Başkanlığı yetkilerini kendisinde birleştirmiştir.


1924 Anayasası nasıl bir sistem kurmuştur?
Meclis hükümeti ile parlamenter rejim arasında karma bir sistem kurmuştur.

_ Hak ve hürriyetin özü nedir? Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarına göre, eğer bir sınırlama, bir hak ve hürriyetin kullanılmasını imkânsız kılıyor veya aşırı derecede güçleştiriyorsa, o hak veya hürriyetin özüne dokunmuş olacaktır.
Hürriyetlerin özünün ne olduğunu, bütün hürriyetler için genel olarak tanımlamaya çalışmaktansa, bunu her hürriyetin kendi özelliklerine göre saptamak daha doğru olur. Gene de bu konuda bazı genel ölçüler koymak mümkündür.
Mesela bir hürriyetin kullanılmasının idari makamların iznine bağlanması, o hürriyetin özünü zedeleyici bir sınırlama olarak kabul edilebilir.

Sosyal Devlet nedir?
Devletin sosyal barışı ve adaleti sağlamak amacıyla toplumsal ve ekonomik yaşama müdahalesini gerekli kılan devlet anlayışıdır.

1961 Anayasası’nda vesayetçi anlayışın izleri birkaç noktada kendini göstermektedir:


  • Cumhuriyet Senatosu, tümüyle seçilmiş üyelerden oluşmamıştır. Askeri müdahaleyi gerçekleştiren MBK’nin 13 Aralık 1960 tarihindeki başkan ve üyeleri (23 kişi) “yaş kaydı gözetilmeksizin” (yani ömür boyu) Cumhuriyet Senatosu’nun tabii üyesidir. Ayrıca, Cumhurbaşkanı’na on beş üye seçme hakkı tanınmıştır (m.70). Anayasanın Cumhurbaşkanlığı’nı da esas itibarıyla bir vesayet makamı olarak tasarladığı düşünülürse, Senato’nun bu karma yapısı, anayasanın vesayetçi karakterini güçlendirmektedir. Gerçekten, 38 seçimsiz üye, 150 seçimli üye karşısında ciddi bir karşı ağırlık oluşturmaktadır.



  • 1961 Anayasası’nın Cumhurbaşkanlığı’na ilişkin hükümlerinde doğrudan doğruya vesayetçi anlayışı çağrıştıran bir nitelik olmamakla beraber, anayasanın Cumhurbaşkanlığı’nı mümkün olduğunca siyaset üstü, tarafsız bir denge makamı olarak düşündüğü, çeşitli hükümlerinden anlaşılmaktadır. 1961 Anayasası dönemindeki üç cumhurbaşkanının (Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk) siyaset dışı ve asker kökenli oluşu, tamamen bir tesadüf eseri sayılamaz.



  • Gene muhtemelen anayasanın bir askeri müdahale ürünü oluşu nedeniyle 1961 Anayasası, askeri otoritenin sivil otorite karşısındaki konumunu güçlendirecek hükümler kabul etmiştir. Bunların en önemlisi, 1924 Anayasası döneminde olmayan Millî Güvenlik Kurulu’nun (MGK) bir anayasal organ olarak kurulmasıdır. “Kanunun gösterdiği Bakanlar ile Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet temsilcilerinden” kurulan bu Kurul, “millî güvenlik ile ilgili kararların alınmasında ve koordinasyonun sağlanmasında yardımcılık etmek üzere, gerekli temel görüşleri Bakanlar Kurulu’na bildirmekle” görevlidir (m. 111).Kurul, görünüşte istişari nitelik taşımakla birlikte, gerek dönemin siyasi Konjonktürü, gerek uygulamada millî güvenlik kavramının çok geniş yorumlanması, gerçekte Kurul’a anayasa metninin çağrıştırdığından çok daha büyük güç kazandırmıştır. 1961 Anayasası’nın askeri otoritelerin sivil otoriteler karşısındaki konumunu güçlendiren başka bir yeniliği de 1924 Anayasası döneminde Millî Savunma Bakanı’na karşı sorumlu olan Genelkurmay Başkanı’nın, Başbakan’a karşı sorumlu kılınmış olmasıdır (m.110)


1961 anayasasındaki Bu olumsuz oyların şu sebeplerden kaynaklandığı düşünülebilir:


  • DP taraftarları, partilerinin iktidarına karşı haksız bir müdahale olarak gördükleri 27 Mayıs Hareketi’ni ve dolayısıyla o hareketin ürünü olan 1961 Anayasası’nı benimsememişlerdir
  • Anayasa yapımı sürecinde diğer iki partinin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) rol almış ve Temsilciler Meclisi’nin büyük ölçüde CHP ağırlığı taşımış olmasına karşılık, geniş DP kitlesinin anayasa yapımından dışlanmış olması, bu kitlenin 1961 Anayasası’nı benimsemesini, kendisini onunla özdeşleştirmesini psikolojik açıdan güçleştirmiştir.
  • DP, 1950’lerin hâkim partisidir; 1950, 1954 ve 1957 milletvekili seçimlerinin ilk ikisini bu parti çok açık farkla olmak üzere kazanmıştır. 1960’lı yıllar da DP’nin siyasal mirasçısı olan Adalet Partisi’nin (AP) üstün gücünü devam ettirdiği yıllardır. Parlamentoda normal olarak çoğunluk sağlayabilecek güçte olan bir siyasal eğilimin, 1961 Anayasası ile parlamentonun üstünlüğüne getirilen sınırlamalardan ve siyasal iktidarın, genel oydan kaynaklanmayan organlarla paylaşılmasından rahatsızlık duyması, başka bir deyişle 1960 öncesinin sınırsız çoğunluk hâkimiyetinin özlemini çekmesi, bir ölçüde doğal karşılanabilir.


1488 Sayılı Kanun’la yapılan 22 Eylül 1971 tarihli değişiklik (bununla 1961 Anayasası’nın 35 maddesi değiştirilmiş ve dokuz geçici hüküm eklenmiştir), ikincisi de 1699 Sayılı Kanun’la yapılan 20 Mart 1973 tarihli değişikliktir. Bu değişikliklerin ana yönleri şöyle özetlenebilir:


  • Yürütmenin güçlendirilmesi: Bu özellik, Bakanlar Kurulu’na kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisinin tanınmasında (m.64); vergi, resim ve harçların muafiyet ve istisnaları ile nisbet ve hadlerine ilişkin hükümlerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu’nun yetkili kılınmasında (m.61); üniversite özerkliğinin zayıflatılmasında (m.120) ve Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun (TRT) özerkliğinin kaldırılmasında (m.121) kendisini göstermektedir.



  • b. Temel haklarda meydana getirilen sınırlamalar: Bu alanda, özellikle 11. maddede yapılan değişiklikle, bütün temel haklar için geçerli genel bir sınırlama hükmü getirilmesi; çeşitli hak ve hürriyetlerle ilgili anayasal sınırların ve yasal sınırlama sebeplerinin arttırılması; devlet memurlarının sendika kurma hakkının ortadan kaldırılması (m.119); “tabii yargı yolu” yerine “kanuni yargı yolu” ilkesinin getirilmesi (m.32) sayılabilir.



  • Yargı denetimine getirilen sınırlamalar: Bu konuda da özellikle, Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açabilecekler arasında “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsilcisi bulunan siyasi partiler” deyiminin “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partiler” olarak değiştirilerek küçük partilerin iptal davası açma hakkından yoksun bırakılması (m.149); Anayasa Mahkemesi’nin anayasa değişikliklerini ancak şekil yönünden denetleyebileceğinin belirtilmesi (m.147); Askeri Yüksek idare Mahkemesi’nin (AYiM) kurulması suretiyle, asker kişilerle ilgili idari eylem ve işlemlerin denetiminin Danıştay’ın görev alanından çıkarılması (m.140); üyelerinin atanmasında Bakanlar Kurulu’nun aday göstermesi gibi, hâkimlerin atanmalarındaki genel yöntemden sapan Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin (DGM) kurulması (m.136) sayılabilir. 1971 ve 1973 Anayasa değişiklikleri, bir bakıma 1982 Anayasası’nın habercisidir. Çünkü 1982 Anayasası, 1961 Anayasası’ndan gene aynı yönlerde, fakat bu sefer daha da radikal biçimde ayrılmıştır.


1961 Anayasası’nın temel niteliklerini ve uygulanmasını açıklayabilmek. Çoğunlukçu demokrasi anlayışından çoğulcu demokrasi anlayışına geçilen 1961 Anayasası’nda bu yönde bazı ilkeler saptanmıştır;


  • Anayasanın üstünlüğü ilkesi,
  • Kuvvetler ayrılığı ilkesi ve devlet iktidarının paylaşılması,
  • Çoğulcu toplum yapısının geliştirilmesi,
  • Temel hakların genişletilmesi ve güçlendirilmesi,
  • 1961 Anayasası ile devletin toplumsal barışı ve adaleti sağlamak amacıyla ekonomik ve toplumsal yaşama müdahalesini ifade eden sosyal devlet ilkesi getirilmiştir.


Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerçekleşen Anayasacılık hareketlerini özetleyebilmek.
İmparatorluk dönemindeki anayasal gelişmeler merkezi hükümetle âyan temsilcileri arasında 1808 yılında imzalanan Senedi ittifak belgesi ile başlamıştır.
Bu gelişmeyi 1839 yılında ilan olunan Tanzimat Fermanı, 1856 yılında Islahat Fermanı ve 1876 yılında yürürlüğe giren ve ilk anayasamız olan Kânüni Esâsi izlemiştir

1921 Anayasası en önemli ve devrimci ilkesi nedir?
Meclis Hükümeti” sistemini öngörmüştür. Anayasanın en önemli ve devrimci ilkesi, millî egemenlik ilkesidir.