Virüsler kullanılarak hücrelerdeki genlerin bozuk olanları sağlam olanları ile yer değiştirilebilir. Bu tekniğe gen terapisi denir. Gen terapisi sayesinde kalıtsal hastalıkların olumsuz etkileri ortadan kaldırılabilir. Böylece genetik hastalıklara sahip insanlar sağlıklı yaşayabilirler.
Bir bireyin, genomundaki tekrarlı nükelotit dizilerinin belirlenmesiyle bu bireyin sadece kendisine özgü olan DNA parmak izinin çıkarılması artık mümkündür. Gelişmiş organizmalarda, çok değişiklik gösteren tekrarlı DNA dizilerinin olması, bu tekniğin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
PCR (Polimenaz zincir reaksiyonu) ve çeşitli teknikler ile elde edilen DNA örneklerindeki tekrarlar, o organizmanın DNA parmak izini oluşturur. DNA parmak izi tespiti adli tıpta suçluların belirlenmesi ve babalık testleri için sıklıkla kullanılmaktadır. Farklı bireylerden alınan DNA örneklerinin karşılaştırılması ile sonuç %99 doğruluk payı ile belirlenebilmektedir.
Birçok dokuda bulunan kök hücre denilen bir hücre tipi, değişik hücrelere dönüşebilme özelliği taşır. Kök hücre örnekleri, doku kültürleri içerisinde çoğaltılarak istenen hücrelere
yapay olarak dönüştürülebilir.
Başlangıçta sadece embriyonik kök hücre kullanılmaktayken günümüzde kordon kanında, dişte, yağ dokusunda bulunan kök hücrelerde kullanılabilmekte ve doku kültürlerinden bir organ bölümü dahi yapılabilmektedir.
İnsanlarda harap olmuş dokuların yerine kök hücreler kullanılarak oluşturulmuş yeni işlevsel dokularınkonmasıyla, sinir doku harabiyetinden kaynaklanan felçlere, kalp kapakçık problemleri gibi rahatsızlıklara çareler bulunabilecektir.
İnsanlar çok eski zamandan beri, bitki ve hayvanlar üzerinde ıslah çalışmaları yaparak verimi artırmayı başarmışlardır. Islah, aslında hayvanların ya da bitkilerin istenilen özelliklerini ortaya çıkarmak için yapılan bir yapay seçilimdir.
Yıllardır süt verimini artırmak için verimi iyi olan sığırlar çiftleştirilip ya da bunlara suni döllenme yaptırılıp et ve süt verimi yüksek yeni döller elde edilmektedir.
Daha iyi tohum bırakan tahıllar konusunda da çalışmalar devamlı yapılmaktaydı. Örneğin mısır aslında ıslah sonucu ortaya çıkmış bir bitkidir. Eskiden beri uygulanan bu ıslah çalışmaları yanında genetik mühendisliği çalışmaları sayesinde de günümüzde daha verimli ve daha dayanıklı bitki çeşitlerinin elde edilmesini sağlamaktadır.
Ancak başka canlı türlerinden gen aktarımına dayanan bu uygulamalar, önemli bir sorunu ortaya çıkarmaktadır:
Genetik uygulamaların ahlaki bir boyutu olmalı mıdır? Günümüzde içerisine DNA yerleştirilmiş camdan yapılmış cipler imal edilebilmektedir. Bu şekilde insanların genetik taramaları mümkün olabilmektedir.
Bu taramalarda tek gen mutasyonlarını görebilmek mümkündür. Ayrıca kişinin kalp krizine, şeker hastalığa, Alzheimer gibi hastalıklara yatkınlığı analiz edilebilmektedir.
Peki bu analizleri yaptırmak ne kadar gerekli ya da ne zaman gereklidir? Örneğin, bu türden hastalıklara yatkınlığı bilinen kişiler, sağlık sigortası yaptırmak isteyince sağlık sigorta şirketlerinin tutumu ne olacaktır?
İnsanlar bu testleri yaptırmadan önce güvenliği sağlamak ne kadar mümkün olabilir? Bu testler insanların sosyal ve psikolojik durumlarını etkileyerek özel hayatlarına müdahaleyi kolaylaştırabilir.
Örneğin genetik haritası bilinen bir kişide geç yaşlarda çıkacağı bilinen genetik bir hastalığının olması, işe alınmasını ve çalışma hayatını olumsuz yönde etkileyebilir mi? Bu olumsuzluklar çözülemeyecekse bir kişinin genetik haritasının bilinmesi ne işe yarar?
İnsan genom projesi (Human Genom Project – HGP) çalışmalarıyla birlikte, bu çalışmadan çıkacak sonuçların nasıl kullanılacağı, hem bireysel ve hem de toplumsal yararların nasıl korunacağına ilişkin bir program oluşturulmuştur. Etik, Hukuk ve Sosyal Etkileri adı verilen program ile genetik bilginin güvenilirliği, gizliliği ve bireyler üzerindeki etkisi, genetik danışmanlık ve üreme kararının verilmesi gibi çok çeşitli konularla ilgilenmektedir.
Etik, Hukuk ve Sosyal Etkileri programının çalışmaları dört konu üzerinde yoğunlaşmaktadır:

  • Toplumsal ve mesleki eğitim
  • Mahremiyet ve genetik bilgilerin yorumu
  • Genetik bilgilerin klinik uygulamalara geçirilmesi
  • Genetik araştırmaya katılanların bilgilendirilmeleri

Biyoteknolojik uygulamalar ile ortaya çıkan ürünler, zaman zaman sağlık sorunları, kültürel ya da sosyal sorunlar ortaya çıkarabilir. Örneğin rekombinant olarak üretilen aşılar, kullananlar içeriğini anlayamadığı için hukuksal sorunlar yaratabilir.
Tüp bebek yöntemleri, mikroenjeksiyon yöntemleri, aşılama gibi çocuk sahibi olma yöntemleri için de öncesinde düzenlenmiş yasal haklar olmalıdır. Bu yasal haklar olmadığında; insanların birbirlerinden şüphe ettikleri, sosyal ilişkilerinin ve psikolojilerinin bozulduğu görülmüştür.
Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) tüketilmesi durumunda bu ürünler yabancı
DNA’lar içerdiğinden alerjen etkiler yaratıp hukuksal sorunlar doğurabilir. Bir örnekle ifade etmek gerekirse, fındığa alerjisi olan bir insan fındığı yemez, ancak fındığın DNA sının
eklendiği gıda ürününü aldığında farkında olmadan bundan olumsuz etkilenebilir.
Aniden ortaya çıkan bir alerjik reaksiyon, kişinin ölümüne yol açabilir. GDO’lu gıdaların üretimi ve ithalatı ile ilgili bir güvenlik sözleşmesi vardır. Bu sözleşme kurallarına uyulduğunda ve bireysel farkındalığımız arttığında, bu tür ürünlerin yarattığı sorunların azaltılması mümkündür.