Demokrasi 20. yüzyılın en önemli kavramlarından bir tanesidir. Her ne kadar kökeni itibariyle Antik Yunan’a dayansa da demokrasinin yayılımı ancak 20. yüzyılda gerçekleşmiştir.

Bugün dünya ölçeğinde demokratik toplumların bu denli yaygın olması, çağımız toplumlarının koşullarına en uygun yönetim biçimi olarak değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Demokrasi en genel kabul edilmiş tanımı itibariyle “halkın kendi kendisini yönetmesi” anlamını (Çelebi, 2003: 188) barındırmakla birlikte halkın kim olduğu noktasında ve demokrasinin işleyişi konusunda belirsizlikler vardır.

Demokrasi bugünkü çağdaş anlamını Antik Yunan’daki demokrasi anlayışından aldığı mirasa ek olarak 1789 Fransız Devrimi’nin sonucu olarak ortaya çıkan özgürlük, eşitlik, adalet ve kardeşlik ilkelerinden hareket eden yeni yurttaşlık tanımı ile almıştır.

Ayrıca Giddens’ın vurguladığı gibi demokrasi salt yönetim biçimi ya da siyaset alanı içinde ele alınan bir olgu olmasının yanı sıra toplumun tüm katmanlarını kapsayan, geniş yayılımı çerçevesinde ele alınması gereken bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır .

Bu bağlamda ise “demokrasi genellikle, politik eşitliği sağlamak, bağımsızlık ve özgürlüğü korumak,ortak çıkarları savunmak, vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak, kişilerin ahlaki gelişimini desteklemek ve herkesin çıkarını göz önünde bulunduran etkili kararları almaya imkan sağlamak için en uygun politik sistem olarak” değerlendiril
ir