Dua Etmenin Faydaları

Dünya, hizmet yeri, âhiret de mükâfat yeridir. Onun için biz bu dünyada ibadet eder, mükâfatını âhirette alacağımıza inanırız. Aslında, ibadetin özü olan dua için de aynı şey geçerlidir. Fakat Allah’ın bir lutfu olarak dualarımızın, dünyada da birtakım faydalarını görebiliriz.

Genel Faydaları

1. Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli her şeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyaçlarını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp Elhamdü lillâhi Rabbi’l-Âlemîn der.2

2. Dua, Allah’tan hidayet ve başarı talebidir. Dua insanı başarıya ulaştırır.

3. Rızkın genişlemesine, sağlığın artmasına, ömrün bereketlenmesine vesile olur.

4. Dua, hazinesi sonsuz, kerem ve ihsanı bol olan Allah’tan istemektir. O, bir şeye “ol!” deyince olur. Bir isteği yerine getirmekle hazinesi eksilmez.

5. Dua edeni Allah’ın rahmeti kuşatır. Allah’ın ihsanı ve yardımı ona yönelir.

6. Dua eden, Allah’a itaat etmiş olur. Duayı terk etmek günahtır, Allah’a karşı kibirlenmektir.

7. Genişlik ve sağlık zamanlarında dua etmek, darlık ve hastalık zamanlarında fayda verir.

8. Allah, kulunun çok ve ısrar ile dua etmesini sever.

9. Dua hayrı çeker, zararı savar.

10. Her dua, Allah katında muhafaza edilir, dua eden, duasının yararını ya hayatında, ya da öldükten sonra muhakkak görür.

11. Dua, öyle cömert bir Zât’tan istemektir ki, O kendisine açılan elleri boş döndürmekten hayâ eder.

12. Dua insanı belâdan korur, inmiş ve inecek musibetlere karşı bir kalkandır. Belâların tesirini azaltır.

13. Dua, düşmanların düzenlerini bozar, üzüntü ve sıkıntıları defeder. İnsanın ruhunu tasalardan arıtıp temizler.

14. Dua ettikten sonra insan gönlünde bir ferahlık ve serinlik hisseder. İsteğinin yerine getirileceği konusunda ümidi artar. Bu yönüyle dua, insana bir şifa ve rûhî bunalımlara karşı koruyucu bir sağlık tedbiridir. Bu sebepledir ki, dua etmeyen toplumlar rûhen çökmüş toplumlardır.

15. İnsan, duaya muhtaçtır. Çünkü dua, ruhun gıdasıdır.

16. Dua bütün problemlerin çözüm kaynağıdır. Küçük-büyük bütün problemler, Allah’a havale edilerek ve O’na sığınılarak çözülebilir. Zira bizi hiç yoktan yaratan ve bize yol gösteren O’dur. Bizi yedirip içiren; hastalandığımız zaman bize şifa veren O olduğu gibi; bir gün bizi öldürecek ve tekrar diriltecek de yine O’dur. Nerede olursak olalım, bizimle beraber olan O’dur ve nerede, ne yaparsak yapalım bütün yaptıklarımızı görmektedir. Dolayısıyla, iyilikleri elde edip kötülükleri def edebilmemiz için; “Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam an…” (A’raf sûresi, 7/205) emrine uyarak gece-gündüz devamlı duayla meşgul olmalıyız.

17. Bugün artık biliniyor ki, birçok hastalığın temelinde mânevî sebepler yatmaktadır, birçok derdi ve problemi olan insanlar bazı hastalıklara daha kolay yakalanabilmektedirler. Hattâ öyle görünmektedir ki, rûhen çok sıkıntılı insanlarda kısa bir süre sonra bazı rahatsızlıklar görülmektedir, işte dua maddî hastalıklara zemin hazırlayacak psikolojik ortamı yok etmektedir. Çok sevdiği yavrusunu kaybeden nice ana babanın üzüntüye dayanamayarak kısa bir süre içinde hastalanıp öldükleri bilinen hâdiselerdendir. Şuurlu Müslüman ise, onların birer emanet olduğunu, emanetin sahibinin emanetini geri aldığını, ama o yavrunun öbür dünyada onlara şefaatçi olacağını bildiği için sabretmektedir.

18. Bazı ameliyatlardan sonra veya tedavisi devam eden hastalıklarda hastanın maneviyatının, yaşama azminin tedavide büyük rol oynadığı ifade edilmektedir. Dua edip Allah’a yalvaran bir hastanın mânevîyatı yükselir, kaybolmaya başlayan yaşama azmi canlanır. Yüce Yaratıcı Kur’ân âyetlerini biz mü’minlere şifa olarak indirdiğini bildirmiştir.

19. Dar ve sıkıntılı zamanlarda dua etmek sıradan insanların yapacağı şeylerdir. Zaten sıkıntılı zamanlarda dua etmeyen insana rastlamak pek mümkün değildir. Yiğit adam, eli bol, gönlü ferah ve işi denk olduğu zaman dua eden, Allah’ı hatırlayan insandır. İşte böyle rahat zamanlarda dua eden, yalvarıp gözyaşı döken, seher vakitlerinde kuşlarla birlikte Allah’ı zikir ve tesbih eden insanlara yüce Allah, sıkıntılı anlarında yardım elini uzatır. Bazen öyle kazalar görmekte veya duymaktayız ki, âdeta bir hurda yığını hâline gelen otomobil veya otobüsün içinden burnu bile kanamadan insanlar çıkabilmektedir. Ve bazen gazetelerde okuyoruz: “Öldürmeyen Allah öldürmez.” Çünkü böyle bir hurda yığınından canlı insan çıkabilmesi mümkün değildir. Bu tür kazalardan hiçbir yara almadan kurtulmanın temelinde bazı hayırlı işlerin, bazı güzel duaların bulunmadığını kim iddia edebilir? Ferah zamanlarda yapılan iyilikler ve dualar zor zamanlarda fayda verir.

20. Dua ve ibadet insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en büyük özelliktir. Âhirette mutlu bir hayat yaşamak bu dünyadaki ibadet ve dualarla mümkündür. Allah’ın rızası O’na yürekten yapılacak dualarla kazanılabilir.

21. Dua, rızkın genişlemesini, sağlığın korunmasını ve ömrün bereketli olmasını sağlar.

22. Dua, kulun yüce Allah’ın gazabından emin ve uzak olmasına vesile olur. Bir hadîste: “Allah’a dua etmeyene Allah gazap eder.” (İbn Mâce, Dua 1) buyurulmaktadır.3

23. Canlı ve zinde kalabilmek, dinî şevk ve heyecanımızın devamı için dua çok önemlidir: Bir Müslüman’ın, dinî hayatının canlı ve zinde kalması, şevk ve heyecanını yitirmemesi için evrâd u ezkâr, yani dua okuması çok önemlidir. Yoksa insan zamanla sapabilir, ayağı kayıp sürçüp düşebilir.

24. Dua eden kimsenin hâli, çoluk-çocuğu ıslah olur, malı da bereketlenir. Kendisi de sâlih amel işlemeye muvaffak olur. Her türlü hâli ve her türlü ihtiyâcı için Allah’a dua edip yalvaran kimseye, duada büyük bir sevinç ve nasîp vardır. Çünkü ona, annesi, babası ve diğer insanlar sâlih amelde bulunması için dua ederler. Fakat duadan nasîbi olmayan, Allah’a yalvarıp yakarma lezzetini tatmayan ve Rabbine dua ve ibâdet etmekten kaçınan, kendini büyük gören kişiler hayırdan, Allah’a yaklaşmaktan ve O’nun sevgisini kazanmaktan mahrum sayılırlar. Böyle kişiler, kendilerine ve dualarına cevap verilecek rahmet kapılarını kapatmış olurlar. Çünkü dua etme lezzetinin kalbden çıkarılması, bir şahsın -kendisi farkında olmadığı hâlde- maruz kaldığı en şiddetli bir cezâdır.