Bugün kullandığımız birçok makinenin, daha öncesinde Sanayi Devrimi’ne ve icatlarına zemin hazırlamış olan Cizreli El Cezeri’ye ait olduğunu biliyor muydunuz?




Fizik, Matematik, Sibernetik çağının ötesinde bir mucitti El Cezeri. Yaşadığı dönemde Mardin Mardin, Diyabakır da henüz Diyarbakır olmadığı için, 1153 doğumlu Cezeri’nin Cizre’de doğduğu ve yaşadığını söylemek en doğrusu olur. Nitekim Cezeri adı da buradan geliyor. Sibernetik bilimin babası sayılan el Cezeri'nin yaptığı otomatik saat, su pompaları ve otomatik abdest alma makinası tarihteki ilk robotlar olarak kabul ediliyor.
SİBERNETİK ALANININ İLK KURUCUSU

El Cezeri’yi tanımlarsak; fizikçi, matematikçi, robot ve matris ustası, mühendis diyebiliriz. Sibernetik, canlılarda ve makinelerde kontrol, iletişim ve işleyişi inceleyen bir bilim dalı, yani canlılar ile kendi kendini düzenleyen ve çalışan makineler arasındaki çalışma benzerlikleri inceleniyor. Matris ise bir matematik terimi muhakkak duymuşsunuzdur; toplanabilir veya çarpılabilir soyut miktarlar tablosu da diyebiliriz. Bu arada, “sibernetik” terimini ilk kez matematikçi ve fizikçi olan Fransız André-Marie Ampère’in 1834’te kullandığını, güncel anlamına ise modern sibernetiğin kurucusu ABD’li matematikçi ve felsefeci Norbert Wiener’ın 1948’de yazdığı kitapla kavuştuğunu söyleyelim. Yani El Cezeri’den aşağı yukarı 750 yıl sonra!

AVRUPA KARANLIK ÇAĞINI YAŞARKEN…

El Cezeri’nin kaleme aldığı Kitâb fî marifeti’l-hiyeli’lhendesiyye’de (Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap), bizzat kendisinin tasarladığı ve günlük hayatta kullanılması amacıyla geliştirdiği pek çok mekanizmaya dair bütün ayrıntılı bilgiler var. Cezeri’nin neden çağının ötesinde bir bilim insanı sayılması gerektiğinin delili de bu kitapta işte. Kendisi bu eserinde anlattığı icatlarla uğraşırken Avrupa Orta Çağ’ı yaşıyor; şehirleşme yeni yeni başlamış, Haçlı seferleri ile Kudüs hedefli askeri hareketlilik devam ediyor ve kilise, heybetli katedral inşaatlarıyla hâlâ en büyük otorite olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Bilimsel çalışma ve araştırmalar sınırlı, kıtada türlü hastalıklar kol geziyor…


SİSTEMATİK ÇALIŞMA

Aynı devirlere dönüp El Cezeri’nin kaleme aldığı başka metinlere bakalım. Cezeri, önce aletleri genel olarak tanıtıyor, sonra imal sırasıyla parçaların nasıl yapılacağını teker teker anlatıyor ve bunların birbirine nasıl monte edileceğini de açıklayıp sonuç olarak aletin nasıl çalışacağını tarif ediyor. Çalışmalarına dair ön araştırmalarını da şöyle anlatıyor;
“Benden çok evvel gelen âlimlerin kitaplarını ve onları takip edenlerin çalışmalarını gözden geçirdim... Nihayet nakillerden kurtuldum, başkalarının yaptıklarından sıyrıldım ve problemlere kendi gözümle bakabildim... Uygulamaya dönüştürülemeyen her teknik ilmin, doğru ile yanlış arasında muallakta kaldığını gördüm.”


TARİHİN İLK ROBOT ÖRNEKLERİ

El Cezeri’nin yaşadığı dönemde tarihin ilk robot örnekleri diyebileceğimiz otomatik saatler, abdest alma ya da ikram hizmetinde bulunan makineler, onun tarafından yüzyıllar önce hayata geçirilmişti. Bunlara günümüzde otomat demek daha doğru ama El Cezeri’nin icat ettiği mekanizmalar devreye girdiğinde bu aletler de otomatik olarak çalışıp hareket ediyordu. Enerji kaynağı ise yer çekimi kuvvetiydi. Bu kuvvet de ya düşürülen bir ağırlık, ya boşalan bir kaptaki şamandıra ya da batan bir cisim sayesinde enerji üretiyordu.

DA VİNCİ BİLE ONUN KİTABINI ELİNDEN DÜŞÜRMEDİ

El Cezeri, bilim aşkıyla çalışırken geleceği nasıl etkileyeceğinden bir haberdi. Çizimlere aktardığı o tasarımlarını, Diyarbakır’ın İç Kale’sinde bulunan sarayda hayata geçirmiş, böylece onlar birer çizim olarak kalmamış, üretilmiş hatta gündelik hayatta da kullanılmıştı. Denilen o ki; Leonardo da Vinci dahil, Rönesans Dönemi’nde bilim insanlarının ellerinden düşürmeyeceği kitabı; yüzlerce yıl sonra, 1700’lerin sonu 1800’lerin başında, Almanya başta olmak üzere o devrin Avrupa ülkelerinde tercüme edilecek, El Cezeri’nin ismi bile anılmadan 1900’lü yıllara kadar mühendislik fakültelerinde ders kitabı olarak okutulacaktı.

SANAYİ DEVRİMİNE KATKISI

O kitapta yer alan, hidrolik güçle çalışıp bir dönme hareketini bir öteleme hareketine çeviren krankbiyel ve piston sistemleri de daha sonra içten yanmalı motorlarla işler hâle getirilecekti. Bu gelişme ise pistonlu pompaların ve buhar makinelerinin temelini atıp Sanayi Devrimi’nin yolunu açacaktı. Bir yanda 1200’lü yıllarda Artuklu Emiri’nin sarayında hayata geçirilen tasarımlar, diğer yanda 21. yüzyılda günlük hayatımızın bir parçası haline gelen trenler, otomobiller, gemiler, enerji santralleri ve bütün o karmaşık sistemler... Aradaki bağın sadece çağının ötesine uzanan bilim insanı El Cezeri ve onun 50-60 çizim içeren, 400 sayfadan ibaret “Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap”ı olduğunu söylememek mümkün mü?