Bu Görüşle İlgili Hadislerin Tevili ve Cevapları

Ehlisünnet’in büyük muhaddislerinden bazıları bu hadisleri naklettikten sonra onları tevil etmeye çalışmışlardır. İbni Ebil Hadid (m.656) şöyle diyor: Birçok hadiste kendilerine cennet vaat edilen Şia’dan maksat Hz. Ali’nin (a.s) bütün insanlardan üstün olduğuna inanan kimselerdir. Şöyle ki bizim mutezile âlimleri kendi tasniflerinde ve eserlerinde şöyle yazmışlardır: Hakikatte biz Şia’yız ve bu söz sağlam ve hakka daha yakındır.”

İbni Hacer Heytemi’de kendi kitabında bu hadisleri naklederken şöyle bir tevile başvurmuştur: “Bu hadislerde Şia’dan maksat Şiiler değildir, bilakis Ali’nin (a.s) hanedanından ve taraftarlarından olup ta ashaba küfür etme bidatine düşmemiş kimselerdir.”

İbni Hacer’in bu hadislerde geçen Şia’dan maksadın Ehlisünnet olduğunu iddia etmesi gerçekten ilginçtir. Ben bunu anlamış değilim acaba o Şia ve Sünni kelimesini müteradif olarak mı görmüştür yoksa bu iki fırkanın aynı fırka olduğunu mu sanmıştır veyahut Ehlisünnet, Şia’lardan daha mı fazla Ehlibeyt’e (a.s) tabi olmuş ve onları sevmiştir?

Merhum Kaşiful Gita da konuyla ilgili olarak şöyle diyor:

“Şia lafzını Hz. Ali’ye (a.s) nispet vermekle maksadı anlamak mümkündür; çünkü bu sınıfın dışında kalanlar başkalarının Şialarıdır.”

Bu görüşü savunanlara göre Şia’nın ne olduğu ve kimler olduğu Resul-i Ekrem’in (s.a.a) hadislerinden net olarak anlaşılmaktadır. Bu yazarlar ilginç tevillere başvurarak aslında hakikati kabullenmekten kaçmak istemişlerdir. Şunu da belirtmek gerekir ki Resul-i Ekrem (s.a.a) döneminde Şia denildiğinde fert ve şahıs anlaşılmaktaydı ve o dönemde zaten belirli bir grup Ali’nin (a.s) Şia’sı olarak tanınıyordu.”

Eldeki mevcut hadislere göre herkesten önce Resul-i Ekrem’in (s.a.a) kendisi Şia ismini Ali’nin (a.s) taraftarlarına vermiştir. Sakife, Cemel Savaşı, Hakemlik ve Kerbela Vakası ile ilgili hadisler bu kavramın yaygınlaşmasında ve Şia öğretilerinde etkili olmuştur.

Bu rivayetlerde en önemli ya da tartışma kabul etmeyen husus şudur ki Şia düşüncesini ayakta tutan ve bu mektebi ayakta tutan unsur Ali’nin (a.s) yolundan gitmektir ve Şia mektebi bununla tanınmıştır. Bilinen gerçek şudur ki İslam dininin banisi yani Resul-i Ekrem (s.a.a) buna tavsiye etmiştir.