1215’te Kral John tarafından imzâlanan, İngiliz halkıyla kral arasındaki hak ve hukuku bir anlaşma ile ayıran ilk siyâsî belge. Büyük ferman adlarıyla da anılan Great Charter, yâni Magna Charta, altmış üç maddeden meydana gelir.

Magna Carta
Magna Charta, Latince iki kelimedir. Büyük sözleşme anlamına gelir. 1215 yılında imzalanmış bir İngiliz belgesidir ve Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlükler Sözleşmesi) olarak da bilinir. Günümüzdeki anayasal düzene ulaşana kadar yaşanılan tarihi sürecin en önemli basamaklarından birisi olarak kabul edilir. Aslen, Papa III. Innocent, Kral John ve baronları arasında, kralın yetkileri hususunu karara bağlamak amacıyla imzalanmıştır. Bu belge, Kralın bazı yetkilerinden feragat etmesini, kanunlara uygun davranmasını ve hukukun kralın arzu ve isteklerinden daha üstün olduğunu kabul etmesini zorunlu kılıyordu.

Kralın idaresini bazı kanunlar ve şartlarla sınırlandıran Magna Charta, bu özelliğiyle İngiltere’ye demokrasinin yerleşmesinde önemli bir rol oynamış, ayrıca kralın hükümranlığını bazı şartlarla sınırlandıran bir anlaşma olması bakımından da dünya tarihinde önemli bir yer tutmuştur.

İngiltere’nin Normanlar tarafından işgal edilmesinden sonra krallar, derebeylerinin (baronlar, vasallar) haklarını kısıtlamaya başladılar. Baronlar bu duruma sık sık itiraz edip ayaklanıyorlardı. Nihayet İngiltere Kralı John’un, Fransa Kralı Philip Augustus’a 1214’te yenilmesi, baronlara cesaret verdi ve kralla pazarlığa giriştiler. Baronlar pazarlığın şehirde olmasını, kral da açık arazide yapılmasını istiyordu. Böylece kral, baronları askerleri ile ezip dağıtacaktı. Fakat pazarlık baronların istediği gibi olunca, Londra şehri bir anda serseri sürüsü ile doldu. Kral bu vaziyette hiçbir direniş göstermeden baronların isteklerini kabul ederek, bunları bir ferman halinde yazdırdı. Magna Charta (Büyük ferman) olarak ülkeye dağıtılan bu metinde en ilgi çeken madde, hiçbir hür insanın yürürlükteki kanunlara başvurmaksızın tutuklanamayacağı, mülkünün elinden alınamayacağı, öldürülemeyeceği idi.

1700 senelerinde Magna Charta, demokratik düşünceler halinde birçok millet tarafından benimsenmişti. ABD Başkanı Thomas Jefferson, 1776 senesinde bu düşüncelerle ABD İstiklal Beyannamesi’ni hazırlamış ve böylece ABD’nin politik yapısı meydana çıkmıştır.

İlk anayasal belge
Kral "Yurtsuz" John ile baronlar arasında Runnymede çayırında imzalanmış olan belge. Kıran kırana bir savaşın sonucunda, kralın baronlara yenilmesiyle kabul edilmiş olan bu "Büyük Özgürlük Fermanı"nın olağanüstü önemli, çağcıl demokrasi tarihinde kralın yetkilerini sınırlayan ilk temel belge olmasıdır.

Magna Carta'yı oluşturan 63 madde İngiliz feodal toplumunun çeşitli sınıf, katman ve kurumlarının geleneksel olarak sahip oldukları hak ve özgürlükleri güvenceye bağlamaktadır. Bu sınıflar içinde en önemlisi baronlardır. Bunun yanısıra özgür köylüler var. Ayrıca fermanda, geleneksel uyruk hakları de resmen anımsatılıp açıkça tanınmaktadır. Kilise'nin tam özerk olmasını sağlayan temel ayrıcalıklar burada yinelenmiştir.

Magna Carta anımsattığı bu temel hak ve özgürlükleri güvenceye de bağlamıştır. Bu haklar, 1)Adalet satılmaz, reddedilemez, geciktirilemez, 2)Suçsuza ceza verilemez, 3)Ceza suçla orantılı olmalı, 4)Zoralım yasak, 5)Kendilerinin izni olmadan uyrukların araçları kullanılamaz, 6)Ülkeye giriş ve çıkış serbesttir, 7)Tam bir ticaret serbestisi vardır.

Bu belge, 1215’te İngiltere’de Kral John’un bazı baron ve piskoposların baskısıyla onayladığı ve uyruklarına tanıdığı haklara ilişkin yazılı belgedir.

Kral John Fransa’nın İngiliz egemenliğinde bulunan Normandiya topraklarını elinde tutabilmek için savaşa girmek zorunda kaldı. Fakat bütün saltanat dönemi boyunca yitirdiklerini geri almaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Bu savaşlar için halktan ve soylulardan vergi topladı. Ayrıca kiliseyi ağır biçimde vergilendirmesi de din adamlarını kızdırdı. O dönemde İngiltere de bütün topraklar kralın malı sayılır, kral baronlara toprakların kullanma hakkını belirli ödemeler ve hizmetler karşılığında verirdi.

Bu ödemeler ve hizmetler John’dan önce de bazı krallar krallık beratları gibi yazılı belgeler yayımlamışlardı, ama bu haklar çoğunlukla yazıya dökülmez, kuşaktan kuşağa aktarılırdı. Feodal yasalara göre kral, yetişkin mirasçısı olmayan baronların topraklarının vasisi sayılırdı.

Bu uygulamaların yarattığı hoşnutsuzluk baronların başkaldırmasına neden oldu ve John’a “alışık oldukları eski özgürlüklerini” geri vermesi için baskı yapmaya karar verdiler. Canterbury piskoposu önderliğinde baronlar kendi sorunlarının yanısıra kilisenin, daha küçük feodal beylerin, kent halkının ve hatta köylülerin sorunlarını da içeren istekleri bir belge biçiminde düzenlediler. Bu belge John’a sunuldu. Bir iç savaş çıkmasından korkan kral, istekleri kabul etti ve anlaştıklarını göstermek için mührüyle damgaladı. Daha sonra bu belge, kral tarafından Magna Carta denen Krallık beratı olarak yazdırıldı. Berat, kopyalandı ve kontluklara dağıtıldı. Bu kopyaların dördü günümüze kadar ulaşmıştır. Bunların ikisi British Museum’da öbür ikisi ise Lincoln ve Salisbury katedrallerinde bulunmaktadır. 63 maddeden oluşan Magna Carta’nın içeriği kralın, kilise ve uyrukları karşısındaki hak ve yetkilerinin sınırını belirler. Bu belgeyle, feodal beylere tanınan hakların yanında, kentlerde özellikle Londra’da yaşayan halka ve tüccarlara da bazı haklar verilmiştir. Ayrıca, hukuk ve yargı alanında düzenlemeler ile krallık ormanlarına ilişkin yasaların yumuşatılması konusunda hükümler de yer alır. Magna Carta’nın sonunda, bu beratı uygulamayan krala karşı çıkma ve onu zorlama hakkı tanınır.

John verdiği sözleri tutmadı ve Magna Carta amacına ulaşamadı. Ama, bir karalın ülkeyi istediği gibi yönetemeyeceği açıkça belirten bu beratın İngiliz tarihinde çok büyük etkisi oldu. Kral, ülkeyi yasalara uygun olarak yönetmek zorundaydı. Eğer yasalara uymazsa halkın krala karşı zor kullanma hakkı vardı.

Kral John’un ölümünden sonra, oğlun üçüncü Henry tarafından da onaylanan Magna Carta, daha sonra anayasal bir yönetim için mücadele eden İngilizler’e ışık tutmuştur. Bu belge İngiliz tarihi boyunca krallar, yasalara uymadıkları zaman tekrar tekrar gündeme getirilmiş ve birçok krala onaylatılmıştır.

Magna Carta, çağının çok ilerisinde bir belgedir. Özellikle insan haklarına, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile Fransız Devrimi’nin İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’ne öncülük ettiğine inanılmaktadır.