Ay çekildi, karanlığın ortasında, gelmeyecek olan yari beklemenin zamanıdır şimdi. Beyhude kaçıncı bekleyiş olacaktır bu, kaçıncı hayal kırıklığı... Gittiği günden beri hep geleceğini ummuş, her sabah yalnız uyanmışsındır.

Yine de vazgeçemezsin, beklemek asıl işin olmuştur. Hiçbir şeyi önemsemezsin artık. O gelebilir diye, evinden dışarı adım bile atamazsın. Kimseyi çağırmazsın, merdivendeki ayak seslerini duyabilmek için çıt çıkarmazsın. Giderek büyük bir boşluğun içine düşersin. Çırpınmaların fayda vermez, kurtulamazsın.

[[HAFTAYA]]

Daha da dibe inersin, en dibe... Sana yardım edecek kimse yoktur artık. Çıldırmak işten bile değildir. Sorular beyninde dans ederken sen kendini suçlarsın habire. “Benim yüzümden gitti” dersin, “Yeterince sevemedim onu, aşkım az geldi...” Yaptıkların, yapamadıkların bir bir gelir aklına. Söylediğin her sözü dün gibi hatırlarsın. Anılar daha da yakar canını, kanatır yaranı. Yüreğine söz geçiremediğin gibi beynine de söz geçiremezsin ki... Düşünmeden duramazsın ki...

Zaman kavramının anlamı kalmamıştır senin için. Günlerin, gecelerin bir anlamı yoktur. Onsuz geçirdiğin için her saniye yaşanmamıştır senin için. Yaşamak... Aslında bunun da bir önemi yoktur ama “Öleceksem bile onunla ölmeliyim” diyerek direnirsin. Hayat işkence gibidir çekmek zorunda olduğun. Ki zaten hayata katkın sadece nefes alıp vermekten ibarettir.

Bazen güzel anları hatırlamak için zorlarsın beynini. Nedense gelmez aklına, hep aynı sahne vardır gözünün önünde... Gittiği an... “Elveda” dediği an... Kapıdan çıktığı an... Ve senin “ölüyorum” dediğin an... Hangi mevsimdi hatırlıyor musun? Hangi gündü? Gece miydi, gündüz müydü?

Kulağında kapının kapanma sesi vardır. Bir de son bir gayretle söylediğin “Dur” sözü... Duymuştur mutlaka ama durmamıştır, gitmiştir işte. Senin asıl kabullenemediğin de budur.

Böyle kolayca gitmesi, bir anda bitirmesi mahvetmiştir seni. Birkaç gün önce “Seni çok seviyorum” derken ne değişmiştir ki her şeyi silmiştir?

Kocaman bir dağı neden üstüne devirmiştir? Bu yara da diğerleri gibi kapanacaktır elbet. Bir gün gelecek o düştüğün boşluktan çıkacak, en dipten yukarılara tırmanmaya başlayacaksındır.

Aşkı suçlamamışsındır hiçbir zaman, aşka günah yüklememişsindir.

Yeniden aşık olacaksındır ve kimbilir, yeniden duvara toslayacaksındır. Ama önce bu acıyı yaşama zamanıdır. “Belki gelir” diye yani bekleme zamanıdır. Kısacası, sürünme zamanıdır...