Yemekler ağızda çiğnenip tükürükle karıştıktan sonra yemek borusu aracılığı ile mideye geçerler. Burada mide sıvısı ile karışırlar. Bu karışımın tekrar yemek borusuna kaçışına "reflü" denir. Mideden göğüs kemiği boyunca yayılan yanma ve ağza acı su gelmesi şikayetleri olur. Ayrıca yemek borusuna kaçan bu karışım kalıcı hasarlara ve yaralara neden olur.[1]
Reflü, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Gastroözefagial Reflü normal bireylerde de genellikle yemeklerden sonraki dönemlerde olmak kaydıyla 8-10 kez görülen fizyolojik bir olaydır. Normal koşullarda yiyecekler yemek borusuna kaçmaz. Yemek borusu alt ucunda yiyeceklerin yukarı kaçmasını engelleyen koruyucu kapak mevcuttur.[2]
Nasıl Oluşur

Reflü bebeklerde koruyucu mekanizma tam olarak gelişmediğinden ilk aylarda görülebilir. Çocukluk çağının reflüsü kendiliğinden düzelmektedir. Alt özefagus dediğimiz koruyucu kapak ile ilgili sıkıntılar, Düzensiz beslenme alışkanlığı, yetersiz ve dengesiz beslenme, çok kilolu olma, hareketsiz yaşam Reflü oluşumunu etkilemektedir.[2]
Belirtileri

Tipik Belirtiler

  1. Göğüste göğüs kemiği arkasında yanma
  2. Ağza acı ekşi sıvı gelmesi
  3. Geğirme, şişkinlik
  4. Ağza gıda artıkları gelmesi
  5. Yutma güçlüğü, yutakta takılma duygusu

Tipik Olmayan Belirtiler

  1. Ses kısıklığı
  2. Gıcık öksürüğü
  3. Ağız kokusu
  4. Çarpıntı, kalbe bası hissi
  5. Nefes darlığı, nefes yetmezliği duygusu
  6. Astım
  7. Diş çürüğü
  8. Süreğen yutak yangısı (kronik farenjit)
  9. Hıçkırık
  10. Süreğen sinüzit [3]

Serbest Gıdalar

  1. Süt, salep, çay, bitkisel çaylar, meyveli süt, limonata
  2. Haşlama ya da ızgara et ve tavuk
  3. Haşlanmış yumurta, beyaz peynir, kaşar ve dil peyniri, bal, reçel, zeytin
  4. Pirinç, makarna
  5. Pişmiş sebzeler
  6. Sade kek, sütlü tatlılar, komposto, jöleli tatlı, lokum, kabak tatlısı
  7. Zeytin yağı, çiçek yağı, mısırözü yağı
  8. Tuz, tarçın, kekik, nane, kimyon [1]

Kaçınılması Gereken Gıdalar

  1. Çay, kahve, nescafe, kolalı ve karbonatlı içecekler, alkollü içecekler, konserve meyve suları
  2. Kızarmış et ya da tavuk, sakatat, sucuk salam vs.
  3. Sahanda yumurta, tulum peyniri
  4. Kuru fasulye, nohut, mısır gibi gaz yapıcı gıdalar
  5. Kızartmalar
  6. Çikolata, kuruyemiş, yağda kızartılmış hamur tatlıları, tahin helvası
  7. Margarin, kuyruk yağı
  8. Acılı baharat, turşu, sirke, sarımsak, limon tuzu [1]

Yaşamsal Düzenlemeler ve Tavsiyeler

  1. Az miktarda ama sık düzenli yemek yiyin.
  2. Yemekten sonra en az 2 -3 saat yatağa girmeyin.
  3. Yiyecekleri yavaş yiyip, iyi çiğneyin
  4. Çok sıcak ya da çok soğuk yemeyin.
  5. Stresten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.
  6. Dar ve beli sıkan giysiler giymeyin.
  7. Fazla kilolardan kurtulun.
  8. Sigarayı azaltın, mümkünse bırakın.
  9. Yatarken vücudun üst kısmı ve başın yukarıda olması yararlıdır.
  10. Kullanmakta olduğunuz bazı ilaçlar reflüyu arttırabilir (Örneğin ağrı kesiciler)

Tıbbi Tedavi

2. 4 haftalık başlangıç tedavisi ile genellikle semptomatik rahatlama olmaktadır. Fakat endoskopik ve histolojik iyileşme ile paralellik göstermemektedir. Bu dönem için elimizde kullanabileceğimiz etkin çözümler bulunmaktadır. Önemli olan ekonomik ve güvenilir olmasıdır. Uzun süreli tedavide etkinlik ve güvenilirlik yanında maliyeti minimuma indirmek de önemlidir. Minimal semptomlu hastaların etkili tedavisi gerektiğinde önerilen antiasiti almak ve yaşam stilini değiştirmektir. Genel olarak önerilen yaşam stili değişiklikleri basit önlemler olarak da adlandırdığımız önerilerdir. Yatağın başucunun kaldırılması, yatmadan en az iki saat önceden yeme ve içmeyi kesmek, sigara ve alkolün bırakılması, zayıflamak, AÖS basıncını azaltan yiyecek ve ilaçlardan sakınmak ve sıvı antiasit almak gibi öneriler özellikle semptomları az olan hastalarda ilaç kullanımını azaltacak ve konforu sağlayacaktır. Muhtemelen en güç tavsiye diyetsel değişikliklerdir. Semptomları oluşturabilen yiyecek maddelerinin kısıtlanması etkisiz olabilir. Çünkü neye hassas, ne gerekli kişiden kişiye değişmektedir. Ayrıca aşırı diyet kısıtlamalarına itaatsizlik fazladır. En iyisi yağlı yiyecekler, çikolata ve çok alkol kullanımı yasaklanmalı, geri kalanlar hastanın kendi seçimine bırakılmalıdır.[4]
İlaç Tedavisi

Semptomatik gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH) hastaların çoğu reçetesiz kendilerini tedavi etmelerine rağmen özofajitler ya da aşırı rahatsızlık veren semptomların ilaçlarla tedavisi gerekir. Semptomları az olan hastalarda antiasitler (aljinik asit-antiasit kombinasyonları), daha ciddi ya da antiasite yeterince cevap alınamayan hastalarda H2-reseptör antagonistleri (Cimetidin, Ranitidin, Famotidin ve Nizatidin) ya da hidrojen pompa blokerleri (Omeprazol, Lansoprozol, Pantaprozol ve Esomeprazol) verilebilir. Tedavide kullanılan asit azaltıcı ilaçlara ek olarak prokinetik ilaçlar (betanekol, metoklopramid, cisaprid) kullanılabilir. Hastaların çoğunda Helicobacter pylori eradikasyon tedavisinin gerek yararı, gerekse reflü özofajit üzerine yan etkisi olmadığı için önerilmektedir. Buna zıt olarak küçük bir grup hastada ise eradikasyonun yan etkisi tanımlanmıştır. Fakat eradikasyonun yararı zararından daha fazladır.

Uzun süreli tedaviler için olumlu sonuç alınacak çalışmalar gereklidir. Proton pompa inhibitörleri 10 yıldan beri güvenli ve etkin kullanılmasına rağmen daha uzun süreli kullanımlar üzerine ilgi devam etmektedir. Tedaviye farklı yaklaşımlarla 10-30 yılın üzerindeki periyotlarda hasta maliyetlerinin nasıl olacağı üzerinde daha uzun süreli çalışmalara ve bilgilere gereksinim vardır. Antikolinerjik ajanların kullanımı kontrendikedir. Çünkü; gastrik asit sekresyonunu inhibe ederken aynı zamanda gastrik motor fonksiyonu, özofagus kontraksiyonlarını ve özofagus sfinkter basıncını inhibe ederler. Ancak selektif muskarinik (M1) aktivitesi olan kolinerjik agonistler motor aktiviteyi etkilemeden asit süpresyonu yaparlar.
1. H2 reseptör antagonistleri

GÖRH’li semptomatik hastalarda en çok kullanılan ilaçlardandır. Bu sınıfta 4 tane ilaç bulunmaktadır (Tablo 2). özofajit tedavisinde kullanılabilen H2 reseptör antagonistlerinin etkinliği birçok çalışmada gösterilmiştir. Bu çalışmalardan birçok prensip çıkartılmştır. Bunlar;

  1. Özofajit iyileşme oranı tedavi edilen özofajitin ciddiyeti ile ters orantılıdır.
  2. Semptomatik hastaların P- 70’i H2-bloker ile tedavisinden sonra tam ya da kısmi semptom rahatlaması vermektedir.
  3. Semptom iyileşmesi mukozal iyileşmeye paralel değildir.
  4. Mukozal iyileşme oranları tedavinin süresi ile (12 haftaya kadar) doğru orantılıdır.
  5. Yüksek dozda ve sıklıkta yapılan H2-bloker tedavisi özofajitin iyileştirilmesinde az dozaj ve seyrek kullanımdan daha etkilidir. Bunlar göz önünde bulundurulduğunda, ilaçların miktarı ve kullanım süreleri hastalığın iyileşmesinde önemlidir.

2. Proton pompa inhibitörleri

Omeprazol: H2 reseptör antagonistlerinden asit baskılanmasında daha etkindir. Bundan dolayı özofajit tedavisinde daha etkin bir rol oynar. 20-30 mg/gün kullanımında mide asit salgılanmasını yüzde 90 oranında baskılar. Bu oran 1000 mg/gün cimetidinde P, 300 mg/gün ranitinde ise p’dir. 20-40 mg omeprazol ile tedavi edilen özofajitli hastalarda taşınabilir pH-metre ile yapılan kayıtlarda asit reflüsünün hemen hemen yok olduğu gösterilmiştir. 20-60 mg/gün omeprazol 2-4 derecede özofajit tedavisinde 2150 mg/gün ranitidine göre daha etkindir. İyileşme oranı omeprazol için yüzde 85--90 iken ranitidinde yüzde 66’dır. Omeprazol aynı zamanda ranitidine dirençli ciddi özofajitlilerde de etkilidir. Omeprazol’ün uzun süreli kullanımları ile ilgili bir çok çalışma mevcuttur. Kayda değer bir yan etkisi yoktur.
Lansoprazol, pantaprazol ve esomeprazol: Sırası ile kullanıma giren proton pompa inhibitörleridir. Kısa süreli kullanımlarında omeprazol ile kıyaslanabilecek etkilere sahiptirler. Fakat omeprazol kadar uzun süreli kullanım sonuçları yoktur.
3. Proknetik ajanlar (betanekol, metoklopramid, cisaprid)

Prokinetik ilaçlar reflü özofajit tedavisinde tavsiye edilen diğer ilaçlardandır. İlk farmakolojik ajan tipik bir H2 reseptör antagonistidir. Ana prokinetik ilaçlar betanekol, metoklopramid ve cisaprid’dir. LES basıncını artırdıkları, gastrik boşalmayı kolaylaştırdıkları ve özofagus peristaltizmini düzenledikleri için reflü hastalığının tedavisinde kullanılmaktadırlar. Bu ilaçlar özofajit gelişmesine neden olan fizyopatolojik anormallikleri önlerler. Toplanan veriler bütün bu ajanların reflü hastalığının tedavisinde yararlı olabileceğini göstermektedir. Betanekol LES basıncını, özofageal peristaltik amplitüdü ve gastrik boşalmayı artıran kolinerjik bir ilaçtır. Hafif ve orta derecede özofajitli hastaların tedavisinde 4300 mg/günlük dozda cimetidin kadar etkilidir. özofagusun motor fonksiyonu, tükrük salgısını artırması ve dolayısı ile özofagus asit klirensi üzerine etkisi açık değildir. Metoklopramid betanekole benzer motor etkili, kolinerjik agonisttir. -50 oranında yorgunluk, tremor, huzursuzluk, parkinsonizm, boşalma diskinezisi gibi yan etkiye sahiptir. Cisaprid myenterik pleksusta asetilkolin salgılatarak etki gösteren prokinetik bir ilaçtır. Özofagusta peristaltik hareketleri, LES basıncını ve gastrik boşalmayı artırır. Yan etkisi nedeni ile kullanılmamaktadır.[4]