Paylaştık zahmet çekmeden İslâmlık mirasını
ibadet etmeyiz Hakk’a almadan kirasını
Esiriz nefsin elinde, bilen yok çaresini

Namaz, oruç, hac ve kurban hep riyadır, hep riya
Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya!

Sade gösteriş i içindir fakire sadakamız
Boş telaştan bir araya gelmez oldu yakamız
Ya yalandır ikramımız ya küfürdür şakamız

Sevgi, şefkat, selâm, sohbet hep riyadır, hep riya
Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya!

Koşarız benlik peşinde her ay, her gün, her saat
Değişmeyen hedefimiz menfaattir, menfaat
Sahtekârlık mesleğimiz, hem kolaydır, hem rahat

Saygı, hürmet, izzet, ikram hep riyadır, hep riya
Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya!

Öğretmeni talebeye hayır öğüt vermiyor
Öz anası yavrusuna helal bir süt vermiyor
Gidenimiz boşa gider, gelen umut vermiyor

İlim, irfan, takdir, tenkit hep riyadır, hep riya
Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya!

Dilimizde duayı gör, gözümüzde yaşa bak
Kör şeytanı kovmak için attığımız taşa bak
Cami, mescit, çeşme, köprü yaptığımız işe bak

Hep riyadır, hep riyadır, hep riyadır, hep riya
Kıl şefaat, kurtar bizi ey Resul-ü Kibriya!

Abdurrahim Karakoç