Disosiyatif Kimlik Bozukluğu Nedir?

Disosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu), kişilikte oluşan bölünmeyi ifade eder. Diğer bir deyişle kişinin birden fazla kişiliğe sahip olması durumudur.

Eskiden Çoklu Kişilik Bozukluğu olarak adlandırılan Disosiyatif Kimlik Bozukluğu ( Dissociative İdentity Disorder) sergileyen hastalarda davranışları birbirleri arasında geçişlerle davranışları kontrol altına alan, iki ya da daha fazla farklı kimlik görülür. Aynı zamanda olağan bir unutma ile açıklanamayacak bir şekilde önemli kişisel bilgilerin anımsanamadığı da görülür. DKB, disosiyafif bozukluklardan sadece biridir. Kimliklerin her biri farklı bir kişisel geçmiş, benlik imgesi ve ada sahipmiş gibi görünür, ancak diğer kimliklerden yanlızca kısmen farklı ve bağımsız olan kimlikler de söz konusudur. Çoğu vakada en sık görülen ve kişinin gerçek adını taşıyan kimlik ev sahibi kimlik olarak anılır. Yine birçok vakada ev sahibi, özgün kimlik olmaz ve en iyi uyum gösteren kimlik olmak zorunda değildir. Öteki kimlikler cinsiyet, yaş, sağ-sol el kullanma, el yazısı, cinsel yönelim, gözlük numarası, baskın duygu, konuşulan yabancı diller ve genel bilgi gibi çok şaşırtıcı farklılıklar gösterebilir. Örneğin bir kimlik kaygısız, neşeli ve cinsel açıdan kışkırtıcıyken , diğer öteki benlik sakin,gayretli, ciddi ve iffetli olabilir. Birincil ya da ev sahibi kimlikte ket vurulan gereksinim ve davranışlar, öteki kimlik ya da kimliklerde genellikle özgürce sergilenir. Çocuk ya da karşı cinsten biri oma rolleri son derece yaygındır.

Disosiyatif Kimlik Bozukluğu ve İç Sesler

Tek bir bedeni paylaşan bu kişilik yapıları birbirlerinden her bakıma farklı olabildiği gibi Disosiyatif Kimlik Bozukluğu tıbbi olarak işitsel varsanı olarak adlandırılan sesleri duyma deneyimini içerir. Bir kişi sesler duyduğunda, seslerin olumsuz olduğunu, kişiye kötü bir şey yapmasını söyleyen bir varsayım vardır.  DKB’li birçok insan, çocukluğunun başlarında sesleri duymaya başlarken, bazıları ergenlik çağında veya yetişkinlikte sesleri duymaya başlar.  Bazen sesler doğrudan kişiyle konuşurken, bazen sesler kendi aralarında konuşur.  Sesler çok farklı olabilir: Genç ya da yaşlı, erkek ya da dişi, yüksek perdeli ya da düşük perdeli.  Bazen seslerin hepsi aynı ses çıkarır. Her birinin DKB’deki sesleri dinleme deneyimi farklıdır.

Çoklu Kişilik Bozukluğu Nasıl Ortaya Çıktı?

Jean-Martin Charcot, Paris’teki Salpetriere Hastanesi’nin başhekimi yeni bir hastalık keşfetti. Bu yeni hastalığı Hystero-Epilepsi olarak adlandırdı. Adından da anlaşılabileceği gibi, bozukluğun önceden keşfedilmiş iki zihinsel rahatsızlık, histeri ve epilepsinin bazı özelliklerini birleştirdiği düşünülüyordu.

Hastalık ilk keşfedildiğinde görülen belirtiler, eğilme, konvülsiyon, bayılma ve bilinç bozukluğudur. Charcot o tarihte önde gelen Fransız psikologlarından biri olarak kabul edildi ve hastalarındaki belirtilerini inceledi. Hastalık ilk keşfedildiğinden beri biz daha çok şey öğrendik ve*Çoklu Kişilik Bozukluğu*olarak adlandırılmaya başladı.

DKB Birçok Film ve Kitap Konusu Oldu

İlk olarak 1791’de semptomları teşhis edilen hastalığın yaygın bir şekilde bilinmesi aslında Flora Schreiber’ın 1973 yılında bu konuya değinen bir kitap yazmasıyla başladı. Yazıldığı dönemde çok satanlar arasına giren bu kitapta yazar, Sybil isimli bir kadının içinde on altı kişilik barındırmasını ve Dr. Cornelia Wilbur’ün hastaya uyguladığı terapi sürecini anlatan gerçek bir hikayeyi anlatıyordu. Kitabın kısa zamanda popülerleşmesi üzerine filmi de çekildi. Bunun üzerine vakaların sayısı hızlı bir şekilde arttı ve Sybil, bu hastalığın sembolü haline geldi.

1976’da çekilen Sybil filmi, 16 kişilik barındıran bir kızın hikayesini anlatıyor. Ancak daha sonra açığa çıkan bazı ses kayıtları ve Sybil’in doktoruna mektubu aslında bu kadının çok kişiliğe sahip olmayabileceğini gösterdi.

Şizofreni ve Disosiyatif Kimlik Bozukluğu

Disosiyatif Kimlik Bozukluğu olguları, ismi Antik Yunan’da şizo yani ‘bölünüp gitme’ den gelen şizofreni ile bazen karışabilmektedir. Birbirinden farklı ya da uyumlu kişiliklerin iki ya da daha fazla parçaya ayrılması ve bu kişiliklerin aynı kişide görülmesi şizofreni belirtilerinden tamamen farklıdır. Disosiyatif Kimlik Bozukluğu olan kişiler şizofreninin özelliği olan düşünce bozukluğu ve dağınık davranışlar göstermezler.

“Kişilikler/Kimlikler Birbirini Tanımazlar”

Çoğul kişilik bozukluğu disosiyatif sorunlar içinde yer alır. Disosiyatif durumların en uç ve şiddetli şekli olan çoğul kişilik bozukluğunda kişi, birden çok kimlik veya kişiliğe sahiptir. Her kişiliğin bir adı, yaşı, anıları ve kendine özgü davranışları vardır. Bu kişilik ya da kimlikler birbirini tanımazlar, birbirlerinden habersizdirler. Birbirlerinin yaptığı eylemleri unuturlar. Öteki kişilik, koruyucu, kollayıcı, persekütör, intihara eğilimli, çocuk veya karşı cins vb. özelliklere sahip olabilir. Bir kişilik, diğer kişilikle ters düşen özelliklere sahip olabilir (örneğin; biri bağımlı iken diğeri yıkıcı, düşmanca özellikler gibi). Bir kişilik veya kimlikten diğerine kaymalar kısa sürede olur. Kişi saatlerce, günlerce süren hafıza kaybı süreçleri yaşayabilir. Bireyde ayrı kimliklerin, kişiliklerin sayısı 2-10 arasında değişebilmektedir.

Çoklu Kişilik Bozukluğuna Neden Disosiyatif Kimlik Bozuluğu Denildi?

Eski Çoklu Kişilik Bozukluğu teriminin yerine Disosiyatif Kimlik Bozukluğu teriminin tercih edilmesinin nedenlerinin en önemlisi, eski teriminin yanıltıcı çağrışımlara yol açması ve farklı olan, ancak kendi içlerinde bütünüyle örgütlü ve tutarlı ‘kişiliklerin’ mekan, zaman ve bedeni çoklu olarak işgal ettiği düşüncesinin oluşmasıydı. Gerçekten de öteki kişilikler farklı kişilikler değillerdir ve aslında birisinin kimliğin, bilincin ve belleğin çeşitli yönlerini bütünselleştirilememesini yansıtır.*Disosiyatif Kimlik Bozuklu terimi bilinç ve kimlikteki değişimleri Çoklu Kişilik Bozukluğundan daha iyi izah eder.

Öteki kimlikler farklı anlarda denetimi ele geçirir ve geçişler genellikle çok hızlıdır ( birkaç saniye içinde gerçekleşir), ancak daha aşamalı geçişler de görülebilir. DKB sergileyenlerde geçiş gerçekleştiğinde genellikle yaşananlarla, çoğunlukla diğer kimliklerin yaşadıklarıyla ilgili bellekteki boşlukları gözlemlemek kolaydır. Yine de bu amnezi her zaman simetrik değildir; yani bazı kimlikler belirli öteki kimlikler hakkında diğer kimliklere oranla daha çok şey bilebilir. Bazen alttaki kimliklerden biri halüsinasyonlarla ( örneğin zihinde emirler veren bir ses) denetimi ele geçirebilir. Sonuç olarak, DKB belleğin, kimliğin ve bilincin normalde bir bütün olan yönlerinin bütünlüğünü yitirmesidir.

Disosiyatif Kimlik Bozukluğuyla ilgili İki Önemli Teori

DKB ile ilgili iki önemli teori söz konusudur: DKB’nın*travma sonrası modeli*ve*sosyal bilişsel model. Kafa karıştırıcı isimlere karşın iki teori de çocukluk yıllarındaki ağır fiziksel ya da cinsel istismar nedeniyle DKB’nin ortaya çıkabileceğini ön görmektedir. İstismara uğrayanların çok azı DKB geliştirse de, iki model de istismar sonrası kişilerin, neden DKB geliştirdiklerine odaklanmaktadır. Göreceğimiz gibi her iki yaklaşımın taraftarları arasında bu konuya ilişkin önemli bir tartışma mevcuttur.

Travma sonrası modele göre bazı bireyler, disosiyasyonu travma ile başetmek için özellikle kullanmaktadır; bu da travmadan sonra bireylerin nasıl alter karakter geliştirdiklerine işaret eden önemli bir faktördür. Bulgulara göre, travma geçiren kişiler, travmadan sonra psikolojik semptomlar geliştirmeye daha yatkındır. Disosiyatif Kimlik Bozukluğu çok yaygın olmadığı için DKB’nin gelişmesine ve disosiyatif baş etme stillerine odaklanan çalışma bulunmamaktadır.

Bir diğer model olan sosyal bilişsel model, DKB sergilenen sosyal rollerin öğrenilmesinin bir sonucudur. Bu modele göre alter, terapistin telkinlerine tepki olarak, DKB ile ilgili medya verilerine maruz kalma sonucunda ya da kültürel etkiler sebebi ile ortaya çıkmaktadır. Bu modelin en önemli sonucu DKB’nin terapi içinde yaratılmasıdır. Ancak bu teori, DKB’nin gerçek olmaması ve bilişin yanılması ile ilgili olduğu anlamına gelmez ancak nasıl geliştiğini gösterir.

Disosiyatif Kimlik Bozukluğu Kadınlarda Daha Çok Görülüyor

DKB genellikle çocukluk döneminde başlasa da çoğu hasta tanı sırasında ergenlik döneminde, yirmili ya da otuzlu yaşlarında olur. Erkeklere oranla kadınlar arasında görülme sıklığı üç ile dokuz kat daha yüksektir ve kadınlardaki öteki kimlik sayısı, erkeklere oranla daha fazla olma eğilimindedir. Bazılarına göre bu belirgin cinsiyet farklılığı, kadınlarda çocukluk döneminde cinsel tacize maruz kalma oranının erkeklere oranla daha fazla olması sebebiyledir.

Disosiyatif Kimlik Bozukluğu Belirtileri

Bu hastalar şizofren gibi yaşamasa bile, kafasından sesler duyabilir ve bunlarla iletişime geçmek isterler. Çocuklarda ve gençlerde bu sıkça görülür. Bu kişilik bozukluğu mutlaka bir travma ya da sarsıntı sonucu olarak ortaya çıkar. Daha çok çocukluk dönemi sırasında bilincin yeni oluştuğu ya da oluşmadığı zamanlarda travmalar yaşayan bireylerde, kendini gösteren çoklu kişilik bozukluğunun sebebi, her bireyde farklı bir şekilde kendini gösterebilir. Kimi zaman bu nedenler yoğun tedaviler ve seanslar sonucunda kendini ortaya çıkarırken, kimi zaman nedeni bulunamaz. Kimliğini oturtamayan kişiler bu dönemlerde yaşadıkları travmalarla kişilik bölünmesi yaşayabilir. Ayrıca uyuşturucu kullanan, anne ve babasından yeterli ilgi görmeyen, ailesi boşanmış çocuklarda bunu sıkça yaşar. Kişiler genellikle eşyaların nasıl geldiğini ve bulunduğu ortama kendisinin nasıl geldiğini hatırlayamaz. Özellikle eşine şiddet gösterdikten sonra, eşini seven ve okşayan kişiler bu rahatsızlığın etkisi altındadır. Bulundukları ortamlarda şiddet gösterisi yaparak, sonradan bir şey olmamış gibi davranıp, mutlu olduklarını gösteren kişilerde bu etkileri yaşamaktadır. Hastalar ilişkileri sırasında sürekli değişimler yaşar. Kişilerin ani gülmesi, üzülmesi, ağlaması, agresif olması gibi davranışlar kişilik bölünmesi yüzünden oluşmaktadır. DKB’li bir kişi, kendisini tanıyan fakat kendisinin tanımadığı ya da hatırlamadığı insanlarla defalarca tanışabilir. Hatta aldığını hatırlamadığı evin etrafında eşyalarını bulabilir.

Kimliğin iki ya da daha fazla farklı kişilik durumları ile bozulması ya da altere sahip olması durumunun, benlik kavramının süreğenliğinin, davranışların, duygudurumun, algıların, bilişlerin, belleğin ya da duygusal motor işlevselliğinin bozulması durumu. Bu bozulma başkaları tarafından ya da hastanın kendisi tarafından farkedilebilir.
Normal unutkanlığın ötesinde olan, önemli kişisel bilgilerin unutulması ve olayların hatırlanmasında boşlukların olması.

Belirtilerin genel olarak kabul edilen kültürel ya da dini bir öğretinin parçası ya da madde kullanımı ve tıbbi bir durumla açıklanamayacak olması.

Çocuklarda semptomların hayali oyun arkadaşlarına veya diğer düşsel oyunlara atfedilmemesi.

DKB’nin içinde barındırdığı diğer psikolojik semptomlar:

Davranış bozukluğu*Öfke nöbetleri*Sinirli olma*Sosyal ortamlarda uyumsuzluk,İntihar,Dalıp gitme,UnutkanlıkMod değişikliği,Depresif görünme,Döz ve davranışlarda tutarsızlıkİntihar riski (DKB’li insanların %70’i intihar girişiminde bulunur)Kişi kendi içinde başka bir kişinin ya da ikinci bir kişiliğin olduğunu hissetmeKendine Yabancılaşma (Depersonalizasyon)Zaman zaman kendi davranışlarını, konuştuklarını hatırlamamaEvinde nereden geldiğini bilmediği eşyalar bulma

Bu belirtilerin çoğuna bayılma ve ağrı şikayetleri de büyük olasılıkla eşlik eder.

DKB Semptomlarının Çoğu Tedavi Başladıktan Sonra Ortaya Çıkar

Çalışma bulgularına göre DKB hastaları tedaviye başladıklarında alterleri olduğundan genellikle haberdar değildir. Fakat terapi ilerledikçe alterleri olduğundan emin olmaya başlarlar ve bildirdikleri alter sayısı gittikçe artar. *Bu örüntü, tedavinin DKB’yi çağrıştırdığı fikri ile tutarlıdır. Ancak travma sonrası teorilerin destekçileri aslında alterlerin çocukluk sırasında var olduğunu ve terapinin sadece kişilerin bu alterlerinin farkına varmalarını sağladığını ve tanımlamalarına izin verdiğini söylemektedir.

Çoklu Kişilik Bozukluğu Hangi Beyin Fonksiyonunu Kullanır ?

Çoklu kişilik bozukluğu, toplum tarafından bilinenin  aksine oldukça derin ve yoğun sorunsallık oluşturan bir hastalıktır. Her bir kişiliğin ele aldığı beynindeki kısmi bölgelerin ayrı olmasına dair bulunan bulgular uzmanları  ciddi anlamda şaşırtmaktadır.

Beyninde çoklu kişilik, birden fazla kişilik barındırmak ve benlikler arasında kontrolsüz geçiş yapmak olarak tanımlanan kişilik bölünmesi üzerine yapılan araştırmalar, bu psikolojik rahatsızlıkla ilgili çarpıcı gerçekleri ortaya çıkarttı.

Hollanda’lı bilim adamları, her ayrı kişiliğin kendi beyin fonksiyonlarını ayrı ayrı kullandığını açıkladı. Yani her  farklı benlik beyinin çeşitli  bölgelerini kullanmakta.Böylece her benlik, diğer kişiliğin yaşadığı olaylara dışarıdan tanıklık edebiliyor, yaşanan olayları bir yabancı  yaşıyormuşçasına  bu duruma tanıklık edebiliyor.

Hollanda’da bulunan Groningen Üniversitesi’nde görev yapmakta olan Simone Reinders ve meslektaşları, Çoklu kişilik hastalığını taşıyan 11 hastayı bir deneye tabi tutmuştur. Her bir hastaya çeşitli zamanlarda kendi travmatik otobiyografileri okundu. Denekler ‘birinci benlik’ durumunda olduklarında, daha çok duygusal noktaları ile ilgili beyin bölgesinin harekete geçtiği görüldü; birinci benlikler okunan ve anlatılanları kendi öyküleri olarak tanıyıp tepki verdi. Diğer çift 2. kişilik ön planda olduğunda ise okunan olaylar durumunda hastaların farklı beyin bölgeleri harekete geçtiği görüldü. İkinci benlikteki denekler, bir başka  kişilikler anlatılırmışçasına  tepkiler verdi.
Çoklu Kişilik Bölünmesi genellikle meyvelerini çocukluk  yıllarında vermektedir  ve kendini gün yüzüne çıkarmaktadır.

Bellek Yitimi

Bellekteki boşluk sıradan bir unutkanlıkla açıklanamayacak kadar geniştir. Bilgi kalıcı olarak unutulmaz ancak bazen kısa bir süre, bazen de yıllarca süren bellek yitimi epizodu sırasında bile bu anılar geri getirilemez. Bellek yitimi genellikle başladığı gibi aniden sona erer, tam bir iyileşme sağlanır; tekrarlama olasılığı çok azdır.
Bellek kayıplarının çoğu sevilen birinin ani ölümüne tanık olma gibi travmatik olayların bir kısmını unutma olarak gerçekleşir. Stres altında gerçekleşen olayın tümüne yönelik bir bellek yitimi çok nadir olarak gerçekleşir. Bellek yitimi geçiren kişinin davranışı, bellek kaybı oryantasyon bozukluğuna sebep olmadıysa dikkat çekici değildir.
Disosiyatif Bozukluklar örtük bellekteki değil açık bellekteki hasarı içerir. Açık Bellek, yaşantıların bilinçli hatırlanmasını içerir, örneğin açık bellekte çocukken sahip olduğunuz bisikletin tarifi vardır. Örtük bellek ise yaşamlarının bilinçli olarak hatırlanmadığı kısmıdır. Örneğin, birinin bisikleti sürme davranışı, nasıl bisiklet sürüleceği örtük bellektedir. Disosiyatif Bozukluğu olan hastalarda örtük belleğin sağlıklı kaldığına dair birçok çalışma vardır.

Disosiyatif Kimlik Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir ?

DKB için tedavi hedefleri belirtileri hafifletmek, bireyin ve çevresindeki kişilerin güvenliğini sağlamak ve farklı kişilikleri iyi çalışan kimliğe “yeniden bağlamak”tır.

Tedavi aynı zamanda kişinin acı veren hatıraları ifade etmesi ve işleyebilmesi, yeni baş edebilme becerilerini ve yaşam becerilerini geliştirmesi, en iyi işleyişi geri getirmesi ve ilişkileri geliştirmesini amaçlamaktadır. En iyi tedavi yaklaşımı, kişideki mevcut tetikleyicilerin semptom belirlemesiyle yapılır. En olası tedavi aşağıdaki yöntemlerin bazı kombinasyonlarını içerecektir:

Psikoterapi:*Bazen “konuşma terapisi” adı verilen*psikoterapi, disosiyatif bozuklukların başlıca tedavisidir. Bu, çeşitli terapi biçimlerini içeren geniş bir terimdir.

Bilişsel-davranışçı terapi:*Bu psikoterapi biçimi, işlevsiz düşünce kalıplarını, duyguları ve davranışları değiştirmeye odaklanmaktadır. (Bakınız:*bilisseldavranisciterapi.gen.tr)

Göz Hareketi Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR):*Bu teknik, kalıcı kabuslar, flashbackler ve post travmatik stres bozukluğunun diğer belirtileri olan insanlara yönelik tasarlanmıştır.

Diyalektik Davranış Terapisi (DBT):*Ağır kişilik bozuklukları olan ve genellikle istismar veya travma deneyiminden sonra ortaya çıkan dissosiyatif semptomları içerecek şekilde psikoterapi biçimidir.

Aile terapisi:*Bu, ailenin bozukluğundan bahsedilmesinin yanı sıra, aile bireylerinin tekrarlamanın belirtilerini tanımasına yardımcı olur.

Yaratıcı terapiler (örneğin sanat terapisi, müzik terapisi):*Bu terapiler, hastaların düşüncelerini, duygularını ve deneyimlerini güvenli ve yaratıcı bir ortamda keşfetmesini ve ifade etmesini sağlar.

Meditasyon ve gevşeme teknikleri:*Bu, insanlara dissosiyatif semptomlarını daha iyi tolere etmelerine ve iç durumlarının daha fazla farkına varmalarına yardımcı olur.

Klinik hipnoz: İnsanların bilinçli zihinlerinden gizledikleri düşünce, duygu ve anıları keşfetmelerine izin veren, yoğun bir gevşeme, konsantrasyon ve dikkatin değiştirilmiş halini elde etmek için odaklanmış bir tedavi yöntemidir.

İlaçlar:*Disosiyatif bozuklukları için ilaç tedavisi yoktur.  Bununla birlikte, dissosiyatif bozukluğu olan insanlar, özellikle de depresyon ve / veya kaygı ile ilişkili olanlar, antidepresan veya*anksiyete*karşıtı ilaçlarla tedaviden fayda görebilir.

Alıntı