Bir varmış bir yokmuş evvel zamanların birinde insanın birinin bir keçisiyle bir de eşeği varmış. Keçi: “Ona benden daha iyi bakıyorlar! Onu benden daha iyi yediriyorlar!” diye eşeği imrenmiş. Bir kurnazlık düşünmüş, eşeğe demiş ki: “Ne olacak senin bu durumun? Bir değirmen taşına koşarlar, onu çevirirsin, bir arkana yük vururlar, onu taşırsın! Bir gün rahat ettiğin yok… Ben senin yerinde olsam ne yaparım, bilir misin? Bir hendeğin yanından geçerken kendimi hendeğin içine yuvarlanıveririm, belki birkaç gün bu şekilde dinlenirim!” Keçi işte bu şekilde demiş, eşek de inanmış onun sözüne, hendeğin yanından geçerken kendini atıvermiş. Tüm vücudu yara bere içinde kalmış.
Efendisi derhal bir baytar getirmiş, ondan ilaç sormuş. Baytar, eşeğin ötesine berisine bakmış, en sonunda: “Bir keçi ciğeri bulup kaynatacaksın, suyunu bu hayvana içireceksin; iyileştirmenin başka yolu yok” demiş. Adamcağız da tek eşeği iyileşsin diye keçiyi gözden çıkarmış, kesivermiş.

Bu masaldan alacağımız nasihat: Başkasına fenalık için seviye kuran, kendi kuyusunu kazmış olur.