Tevhid Nedir?




Tevhid, Allah’ın bir olduğuna ve ondan başka hiç bir yaratanın olmadığına inanmaktır. İslamiyet’in en temel esaslarından biri de tevhid inancıdır. Başka bir ifadeyle, Allah’ı zatında, sıfatlarında ve fiillerinde tek kabul edip; aynı şekilde zatında, sıfatlarında ve fiillerinde başka hiçbir şeyi, kimseyi ona ortak koşmamaktır.

Dilimizden düşürmememiz gereken tevhidin birçok fazileti vardır. Tevhid hakkında söylenmiş bazı söz ve hadisler şu şekildedir;
La ilahe illallah cennetin anahtarıdır.” İ. Ahmed.
La ilahe illallah demek 99 belayı önler. Bunun en aşağısı sıkıntıdır.” Deylemi
Benim ve diğer peygamberlerin dediği en üstün şey La ilahe illallah sözüdür” Tirmizi
La ilahe illallah diyene işlediği günahlardan dolayı kafir demeyiniz. Buna kafir diyenin kendisi kafir olur.” Buhari
Tevhid Çeşitleri Nelerdir?



evhid rububiyyet tevhidi, uluhiyyet tevhidi, isim ve sıfat tevhidi olmak üzere üç çeşittir. Gelin bunları ayrıntılı bir şekilde öğrenelim.

Rububiyyet Tevhidi

Rububiyyet kelime anlamı olarak terbiye edici, yardımcı, efendi ve islah eden anlamlarına gelmektedir. Terimsel olarak ise insanların Allah tarafından yaratıldığına, onları diriltip öldürdüğüne, rızık verdiğine, kaza ve kadere inanmak demektir. Peygamber efendimiz zamanındaki müşrikler tevhidin bu türünü kabul eder ve asla inkara kalkışmazlardı. İslam alimleri Allah’ın rububiyyetinden şüphe eden insanlara şunları söylemektedir; nasıl ki bir eşya gördüğünüzde onu yapan bir zanaatkar olduğunu biliyorsanız, böyle bir evreni ve insanları yaratan, onları islah eden, rızık veren, kaderini çizen elbette kusursuz bir zanaatkar vardır. Tüm hatalardan, eksikliklerden uzak olan Allah muhakkak ki en yücedir.
Uluhiyyet Tevhidi

Bu tevhidin özelliği, yeryüzündeki kulların yalnız ve sadece Allah’a dua edip, ibadet etmesi, yaptıkları fiillerde, yaşadıkları hayatlarda bir tek Allah’ı tanımaları ve bilmeleri anlamına gelmektedir. O’nun için ibadet etmek, O’nun için adaklar adamak, yalnızca O’nun adına kurban kesmek uluhiyyet tevhidinin temellerindendir. Uluhiyyet tevhidinin tam olması için bazı gerekleri bulunmaktadır. Bunlar; ihlas, tevekkül, muhabbet, havf ve reca, sabır, şükür, hamd, Allah için öfkelenmek ve O’nun için kıskanmak, dua, istiğase, şefaat, tevessül, yemin, besmele ve adaktır.
İsim ve Sıfat Tevhidi

Bu tevhidin manası ise, Allah’ın Kuran-ı Kerim’de geçen tüm isim ve sıfatlarından bir olması demektir. İslam alimleri bu tevhid türü ile ilgili olarak; Allah’ın isim ve sıfatlarında teşbihten kaçınılması, hadislerde ne geçiyorsa olduğu gibi inanılması ve hiçbir şekilde kulların özelliklerinin Allah’a benzetilmemesi gerektiğini söylemektedir.
Kelime – i Tevhid Nedir?



Kelime-i tevhid yani “La ilahe illallah, Muhammeden resulullah” cümlesi, “Allah tektir ve Hz. Muhammed, Allah’ın elçisidir” manasına gelmektedir. Buradaki ilk cümlede, Allah’ın tek oluşu vurgulanırken, ikinci cümlede Hz. Muhammed (SAV)’in kesinlikle ilah olmadığı veya Allah’ın oğlu olmadığı dile getirilmiş, sadece bir insan ve peygamber olduğu vurgulanmıştır. Bu vurgunun sebebi, Hristiyanlar’ın Hz. İsa‘yı bir insan olarak değil de Allah’ın oğlu olarak görmesinden hatta Hz. İsa’yı sanki ikinci bir tanrıymış gibi kabul etmesinden kaynaklanır.

İslamiyet ise bunu tamamen reddetmiştir ve Kuran-ı Kerim’in pek çok ayetinde Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğu iddiaları kesin bir dille yalanlanmıştır. Müslümanlar da aynı hataya düşmesinler diye, Hz. Muhammed (SAV)’in bir insan ve bir kul olmakla birlikte Allah’ın elçisi, peygamberi olduğu vurgulanmıştır. Tevhid inancı, Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu da reddeder, putlara tapılmasını da reddeder. Hatta peygamberlere tapılmasını da yasaklar.
Tevhid ve Şirk İlişkisi



Tevhid inancının zıttı şirktir. Şirk, Allah’tan başkasına tapınmak veya onlardan medet ummaktır. Şirk İslamiyet inancında, Allah’ın affetmeyeceği ilk günah olarak bilinmektedir. İkincisi ise kul hakkına girmektir. Elbette şirk günahından tövbe ederek yalnızca Allah’a yönelenlerin affedileceği Kuran’da belirtilmektedir. (Kul hakkının affedilmesinin şartlarından biri ise, hakkına girdiğiniz kişinin size hakkını helal etmesidir)

Gizli Şirk; Hz. Muhammed (SAV), artık Müslümanların apaçık bir şirke girmeyeceğini belirtmiş ve ardından şu çok önemli uyarıyı yapmıştır. Ne yazık ki Müslümanlar “gizli şirke” gireceklerdir. Yani bilmeden, istemeden farkında bile olmadan. Hatta İslam adına iyi bir şey yapıyormuş gibi hareket ettikleri esnada bile haberleri olmadan gizli şirke girebilirler.
“Haram ve Helal’i Allah’tan Başka Kimse Belirleyemez”
Tevhide aykırı olan durumlardan biri ise; Allah’ın helal kıldığı bir şeyin “haram” olduğunu ilan etmektir. Veya, Allah’ın helal kıldığı bir durumun, haram olduğunu ilan etmek de tevhide aykırı bir durumdur ve insanları şirke götürür. Yalnız, bu konu çok hassastır ve normal günah işlemek ile şirk günahı işlemek arasında hassas bir denge vardır.
Hangi Davranışlar Şirke Girer?



Daha detaylı bir şekilde açıklayacak olursak, İslamiyet’te namaz kılmamak bir şirk günahı değildir. Ancak, namazın bir İslam emri olduğunu inkar etmek günah sayılır. “Namaz diye bir şey yoktur” diye açıklamada bulunmak, insanı şirke götürebilir. Çünkü bu davranış, Allah’ın emrini reddetmektir.

Oruç tutmasanız şirk günahı kazanmazsınız, ancak “oruç diye bir şey yoktur, bu tamamen saçmalıktır” diyerek orucu reddetmek de şirk günahıdır. Bizi şirke götürecek diğer bazı yanlışları veya günahları örneklerle çoğaltacak olursak; Mesela, Kuran – ı Kerim‘de, kadınların yüzlerinin örtülmesi farz değildir. Herhangi bir kişinin çıkıp da, “Kadınların yüzlerini örtmesi İslami açıdan farzdır” demesi, o insanı şirke götürebilir. Çünkü bu durumda, Allah’ın farz olarak koymadığı bir kural, insanlara birileri tarafından “farz” gibi gösterilmiştir. Oysa farzları Allah dışında kimse belirleyemez, ilan edemez. Peygamberlerin bile herhangi bir şeyi farz ya da haram olarak ilan etme yetkisi yoktur. Onlar sadece Allah’ın koyduğu farz kurallarını insanlara olduğu gibi anlatmakla mükelleftir.

Unutulmamalıdır ki; İslamiyet’in özü bütün İslami emir ve yasakların bizzat Allah’tan geldiğini bilmek ve bunları olduğu şekilde kabul etmektir. İslamiyet, aşırıya kaçmayı da yasaklamıştır. Daha fazla sevap kazanmak amacıyla bile olsa, “Namaz günde 7 rekattır” diyerek, 5 rekatlık namazın aslında 7 rekatlık bir farz görevi olduğunu ilan etmek de, şirke götürebilecek tehlikeli bir yaklaşımdır. Oysa 7 rekat namazı farz olarak ilan etmeden, 5 rekatlık farz namazlarına ilave olarak fazladan 2 rekat namaz kılınsa bu durum İslami açıdan “sevap” kazanılan bir durumdur. Ancak bu fazladan 2 rekatı, İslam’da olmadığı halde “farz” kabul etmek; sevap kazanmak bir yana; insanları altından kalkamayacakları bir günaha sokabilir.

İşte tevhid, bu tür uygulamaları yasaklar. Tevhid aslında İslam’ın temel özlerinden biridir. Hatta en önemlisidir. Çünkü tevhid inancına aykırı hareket etmek, affolunmaz günahların ilkidir.
Şirke götüren davranışlar bazen sevap taşlarıyla döşenmiş olabilir. Aman dikkat.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, namazı Allah için değil de bir cemaat hocasının rızasını kazanmak için kılmak, insanı tevhidden ayırarak şirk günahına sokabilir. Oysa namaz farzdır. Ancak namazlar sadece Allah için yapılmalıdır.
Çünkü tevhide göre tek ilah Allah’tır ve yalnızca O’nun rızasını kazanmak için ibadet edilir. Ancak burada, Allah’ın değil de, bir cemaat hocasının veya başka bir kimsenin rızasını kazanmak birinci sıraya geldiğinde, tevhide aykırı bir durum meydana gelebilir. Müslümanların birinci önceliği Allah olmalıdır. Tevhid işte budur.