Yine güzel bir yaz sabahı. Küçük Dilara komşularının horoz sesiyle uyanmıştı yine.

Dilara'ya göre horozlar hep bu işi yapardı,çünkü onlar erkenden uyanır güçlü ve gür sesleriyle insanları uyandırırlardı.

Tıpkı horozların insanları uyandırması için bir görevi olduğu gibi,küçük Dilara'nında her sabah kahvaltısı için evlerinin önündeki bahçeden domates ve biber toplaması gerekiyordu.

Bunu yapmaktan çok hoşlanıyordu Dilara,çünkü sabahın tertemiz havasını soluyup domates biber toplarken az da olsa spor yapmış oluyordu,bu da küçük Dilara'nın güne sağlıklı başlamasına neden oluyordu.

Erken kalkmanın hem insanın vücuduna yararı vardı,hemde çok iş yapmak için bolca vaktin olmasına.Bu yüzden hep erken kalkardı küçük Dilara'lar.

Kahvaltı masası hazır ,Dilara'nın toplayacağı domates ve biberleri bekliyordu.
Dilara, kahvaltı masasına pijamalarıyla hiç oturmazdı,bu yüzden günlük kıyafetlerini giyip gözlüklerini taktıktan sonra,tarlaya gitmek için yola koyuldu.

Mis gibiydi hava ,her taraf yemyeşildi.Kuşlar bahar şarkıları söylüyordu.Kuşlar Dilara'yı çok seviyordu, çünkü Dilara onlara hiç zarar vermezdi,hatta her sabah ıslak ekmek ve su veriyordu.Dost olmuştu kuşlarla Dilara.

Bu sabah oda katıldı kuşların şarkı söylemelerine ,nazlı nazlı , elindeki küçük sepeti sallayarak yürüyordu bahçe yolunda,koşamazdı gözlükleri düşebilirdi çünkü..
'lay lay lay bugün yine çok güzel lay lay lay'....

Dilara birden sustu,tarladan konuşma sesleri geliyordu,biraz eğildi ve görünmemek için küçük adımlarla seslerin geldiği yere doğru yürüdü.
Kimsecikler yoktu tarlada,dikkatlice bakındı etrafına ,evet kimsecikler yoktu..
Domateslerin olduğu yere birazdaha yaklaştı ,oda ne ! havuçlar konuşuyordu ! hemde birsürü havuç kendi aralarında konuşuyordu.
Görünmemek için biberlerin arkasına eğildi ve 'çıt'bile çıkarmadan onları dinlemeye başladı...

-Havuç: Baharın daha ortasındayız kışa daha çook var.

-Öteki havuç: Ne zararımız var işte yaz kış biz varız herkezin masasında.

-Sağdaki havuç: Faydamız var faydamız !

-Diğer havuç: Mesela bizi yiyen bizi daha iyi görür,çünkü bizi yiyenin gözleri hiç bozulmaz.

-Havuç: Eveet 'C' vitaminiyiz biz.

-Öteki Havuç: He he bizi yiyen hiç unutkan olmaz değil mi.

-Havuç: Çünkü biz zihni güçlendiriyoruz,keşke herkez bizi yese o zaman kimse yaşlanınca unutkan olmazdı.

-Diğer havuç: Sadece yaşlılar mı , çocuklar ,abiler, ablalar ,amcalar ,teyzeler herkez herkez.

-Soldaki havuç: Baksanıza bizim yararlarımıza bizi yiyenin hem gözleri bozulmaz hemde unutkan olmaz.

-Diğer havuç: He he ben olsam gece gündüz bizi yerdim.

Dilara,duyduklarına öyle şaşırmıştı ki,gözleri ve ağzı kocaman açılmıştı birden,çünkü o hiç havuç yemiyordu.

Gözleri kocaman açıldığından gözüne toz kaçtı,silmek için elini gözüne götürdü,eli gözlük camına değdi Dilara'nın.

Dilara:'elim neden ilk gözüme değilde,gözlük camına değsin ki'diye düşündü..
Dilara hemen ayağa kalktı ve sepetini,hızlı hızlı havuç doldurup evin yoluna koyuldu.Yolda havuç yemek istedi ama yiyemezdi,çünkü yıkanmadan yenilemiyeceğini
biliyordu.

Dilara eve geldiğinde herkez ona şaşkın şaşkın bakıyordu,herkez domates biber beklerken o sepetini sadece havuçla doldurmuştu.

Tarlada duyduklarını bir bir anlattı ailesine.Annesi havuçları iyice yıkayıp masaya koydu.Dilara ,birden hepsini bitirmek istiyordu,çünkü artık gözlük takmak istemiyordu,birde büyüyünce hiç unutmak istemiyordu.

Dilara artık gözlük takmayacaktı çünkü;bol bol havuç yiyecek ve gözleri düzelecekti.