Şaşkınım hala -- biliyorsun:
Şaşmalarım taa ne zamandan --
Sürekli ve sonuçsuz.
Oruç Aruoba Sözleri, Oruç Aruoba Kitaplarından Alıntılar, Oruç Aruoba Cümleleri, Oruç Aruoba Tümceler, Oruç Aruoba Hani, Oruç Aruoba Uzak, Oruç Aruoba İle, Oruç Aruoba Yürüme, Oruç Aruoba Sayıklamalar, Oruç Aruoba Geç Gelen Ağıtlar
Böyledir insan; oradadir, ortadadır iyi, ve bagışlarıyla
Bir tanrı bile ugraşırken onun için, tanımaz, görmez onu. Yüklenip taşması gerekir once; şimdi ama adlandırır en sevdigini,
Şimdi, şimdi açmalıdır bunun için sözcükler, çiçekler gibi.
Konu MorganStalk tarafından (27.Şubat.2018 Saat 16:53 ) değiştirilmiştir.
Şaşkınım hala -- biliyorsun:
Şaşmalarım taa ne zamandan --
Sürekli ve sonuçsuz.
Ayırdedemiyorum içimdeki kıpırtılarla
Dışımdaki tangırtıları
Yaptıklarımsa hep yanılgılardan
Yanılgılar.
Hani çiçekler vardır-sanarsın,hep tomurcuk kalacaklar (öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları); oysa, gün gelir, inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverirler ya-işte öyle: birdenbire geliverir yaşamının anlamı.
Yıllar sürer, çünkü, o küçücük tomurcuğun gelişmesi, sonra çiçeklenmesi; sonra olgunlaşması, meyveye duracak hale gelmesi.
Yıllar ve yıllar... Meyve: olgunluktan çürümeye geçiş olacaktır; ama, yokluktan varlığa da...
Yaşamdan ölüme; ama, bir o kadar da, ölümden yaşama...
Yokluğun kıyısında duruyoruz
Sönük gözlerimiz, yanık ellerimiz
Hiçliğin düşünü kuruyoruz
Serin sözlerimiz, gergin tellerimizle..
Konu MorganStalk tarafından (23.Mart.2018 Saat 17:01 ) değiştirilmiştir.
1.
Yavaştır yaşamının anlamı
2.
Sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da.
Senin beklemen: bir boşunalık duygusudur yalnızca; gerçekler içinde hayallerin; olup-bitenler içinde olamaya-cakların düşlenmesi-boyuna ve boşuna bir düşüş – oysa o, gelişmektedir. Sana doğru. Sen hiç bilmeden – beklerken, bilmeden.
Senin beklediğindir o; ama sen, bilmiyorsundur. Gelmeyeceğini sanarsın. Yıllar geçtikçe, hatta, hiç gelmeyeceğini bildiğini sanarsın-yıllar geçer, emin olduğunu da sanarsın artık hiç gelmeyeceğinden.
Senin beklemen; hüzünlü ama dingin bir umutsuzluktur; bir an önce bitirip gitme isteği çökmüştür üzerine -hatta bitiremeyeceğini de bildiğin bir çok şeye aldırmazca ve umarsızlıkla girişip, hepsini yarım bırakıp gitmek, bir ayartı kadar keskindir artık.
-Yaşamının anlamı bulunmamıştır, bulunamayacaktır-o, gelmeyecekti ya; sonuçsuz, bir son olarak, ölüm,gelebilir, artık,işte…
3.
Hani çiçekler vardır-sanarsın, hep tomurcuk kalacaklar (öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları); oysa, gün gelir, inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverirler ya-işte öyle: birdenbire geliverir yaşamının anlamı.
yıllar sürer, çünkü, o küçücük tomurcuğun gelişmesi, sonra çiçeklenmesi; sonra olgunlaşması, meyveye duracak hale gelmesi. Yıllar ve yıllar…
Meyve: olgunluktan çürümeye geçiş olacaktır; ama, yokluktan varlığa da…
Yaşamdan ölüme; ama, bir o kadar da, ölümden yaşama…
4.
Yıllar önce görmüşsündür onu-bir an için, tek bir kez: Ufacık. Belirsiz. Uçucu. Yalnızca, içinden, “Ne güzelsin” demişsindir. “Kalsan ya biraz” bile diyemeden -zaten bilmiyorsundur deyimi o zamanlar.
Bir karışıklı ve geçip gidicilik içinde yalnızca : anlık bir görüntü. Bir görünüm, bir yüz, bir çehre -birkaç renk içinde. Esintili bozkır tepesinde (bir tür bahardır) ak bir kızıltı. Kötü bir çivit mavisi ve yapışkan bir beyaz içinde. Yanında sapsarı birşey…
Geçip gitmiş, silik; hep de silinen bir anı. Küçücük. Zorlukla anımsadığın(o gün niye orada olduğun bile belirsizdir), hiçbir anlam veremediğin; kavramak şöyle dursun, daha nereye – hangi yerine- koyacağını bile bilemediğin bir an-ani bir anı olacak birşey…
***
İşte pencerenin camında yavaştan biriken buğu gibidir-gözünü tamamiyle kapayacak körlük-: görüşünü tamamiyle örtmeye yönelmiştir; ama açık bakışının da hangi noktada olanaklı olduğunu (bahar’ın ne zaman ve nasıl geleceğini) sana bildiren, gene, odur…
5.
Sonra, işte yıllar sonra (yarıyı çoktan aşmış ömür sonra) gelir: “İşte o benim” der –
“bendim o işte…”
En iç, en içten, en içteki sesine bile aykırı düşebilir mi kişi?
Düşer..
Konu MorganStalk tarafından (16.Nisan.2018 Saat 20:50 ) değiştirilmiştir.
"Sevgi, iki insanın birbirlerinin yüzlerine bakmaları değil, birlikte aynı yöne bakmalarıdır."
Birgün benim yüzümden acı çektiğinde -ki, çekeceksin- lütfen az çek.
Kıskançlık tamamiyle narsisistik bir duygudur -kıskanılan kişi ile hiçbir bağlantısı yoktur - kişi değildir; ilişkide, karşıda duran 'nesne'dir, kıskanılan.
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)