Uluslararası İlişkilerde Aktörler
DEVLET
Hukuki açıdan devletin tanımı şöyledir; “Ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir siyasi iktidar altında örgütlenmesidir.Devletin ana unsurları şunlardır; Ülke (Toprak): Sınırları belli olan ve üzerinde hâkimiyet sağlanmış bir toprak parçası, yurt.İnsan Topluluğu (Halk): Devletin çeşitli haklar tanıdığı ve kendi meşruiyetini tanıyan insanlar bütünü, vatandaşlar.İktidar: Çeşitli hukuki – siyasal düzenlemelerle oluşturulan devletin halk üzerindeki yaptırım yetkisi.Sonuçta; “Devlet, belli bir ülke üzerinde yerleşmiş, zorlayıcı yetkiye sahip üstün bir iktidar tarafından yönetilen bir insan topluluğunun meydana getirdiği siyasal örgütlenme, siyasal kuruluştur.Her ne kadar devletlerin temelleri çok eski çağlara götürülebilse de, modern devletler (ulus devlet veya milli devlet) oldukça yeni kuruluşlardır. Modern devlet tüzel kişiliği olan hukuki bir yapılanmadır. Tüzel kişiliği sayesinde devletin kişiliği ve eylemleri hukuki temele ve güvenceye kavuşur. Ayrıca tüzel kişilik sayesinde devletin devamlılığı sağlanır.
DEVLET DIŞI AKTÖRLER
Devlet dışı aktörler üç grupta incelenir;a. Uluslararası Hükümetler Arası Örgütlerb. Uluslararası Hükümet Dışı Örgütlerc. Çokuluslu ŞirketlerUluslararası Örgütler; Kişilerin, grupların, hükümetlerin ya da şirketlerin uluslararası düzeyde sürdürdükleri pek çok işbirliği biçimi bulunmakta, hatta bunların hatırı sayılır kadarı da organize özellikler göstermektedir. Uluslararası düzeydeki organize işbirliklerinin teşkilatlandırılmış, yasal veya meşru kural ve uygulamaları bulunan biçimlerine de uluslararası örgütler adı verilmektedir.Uluslararası örgüt, amaç ve kuralların sistemli hale getirildiği yönetimsel bir kurumdur. İşbirliği faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için genel olarak fiziki donanıma, idari hiyerarşiye, memurlara, üyelerinin tümünün bir araya geldiği kurul, meclis ya da konferans adı verilebilecek mekânlara ve sekretaryaya gerek duyulur. Uluslararası örgütlerin diğer uluslararası kuruluşlardan farkı ekonomi, ticaret ya da teknik bir alanda faaliyet gösterse bile kısmen siyasal etkiler yaratmasıdır.Örgüt mutlak biçimde yazılı bir hukuk belgesiyle yaşama geçer. Bu kurucu belge, kuruluşun amaçlarını, faaliyet biçimlerini, katılımcıların özelliklerini, kurumsal yapısını ve karar alma yöntemlerini kapsar. Her örgütün kaynak temin etme biçimi geliştirmesi gerekir. Bir bütçe bulunur ve bütçe kalemleri üyelere dağıtılır. Her örgütün bir merkezi, yürütme organı ve genel kurulu bulunur. Örgüt ya birbirini tamamlayan oyuncuların ya da birbirine benzer oyuncuların birlikteliğini esas alır.Uluslararası örgütler, uluslararası hukuk ve teamülü oluştururlar. Uluslararası örgütler, uluslararası faaliyetlerinin ve etkilerinin önemi bakımından bugün devletlerden sonra ikinci sırayı almaktadır. Özellikle gerçekleştirdikleri faaliyetleri açısından uluslararası ilişkiler bilim dalı çerçevesinde ele alınan bu uluslararası birimin yapısı ve yetkileri büyük ölçüde uluslararası hukukun konusunu oluşturmaktadır. Her bir uluslararası örgüt amaçları, örgütlenme biçimi yetkileri üyeleri gibi çok değişik nedenlere bağlı olarak kendine özgü bir hukuksal yapı sergilemektedir. Ancak tüm uluslararası örgütlere ortak genel nitelikli birtakım uluslararası hukuk kuralları da vardır. Bunlar özellikle uluslararası örgütlerin devletlerle, kendi aralarında ve öteki uluslararası birimlerle olan ilişkilerini düzenleyen kurallardır. Uluslararası örgüt kavramının bu iki özelliğini göz önünde tutarak ilk önce bütün uluslararası örgütlere ortak genel nitelikli uluslararası hukuk kuralları ile aynı zamanda uluslararası örgütlerin fiilen var olan ortak noktalarından yararlanarak oluşturulacak bir soyutlamayı da içeren genel veriler ele alınacaktır.
HÜKÜMETLERARASI VE HÜKÜMETLERDIŞI ULUSLARARASI ÖRGÜTLER SORUNU
Uluslararası örgüt kavramını en geniş anlamında aldığımız zaman uluslararası düzeyde faaliyet gösteren ticari amaç taşımayan her türlü birleşme anlaşılmaktadır. Ancak statülerini ve ilişkilerini düzenleyen hukuk düzeninin belirlenmesi söz konusu olduğu andan itibaren uluslararası hukukun konusunu oluşturan hükümetler arası uluslararası örgütler ile çeşitli ulusal hukuk düzenlerine bağlı olan hükümetler dışı uluslararası örgütler arasında bir ayrıma gidilmektedir. Hükümetler arası uluslararası örgütler devletlerarası oluşturulan fakat kendilerini oluşturan devletlerden ayrı ve sürekli bir iradeye sahip olan ve devlet niteliği taşımayan birleşmelerdir. Uluslararası hukukta kısaca uluslararası örgüt denildiği ve herhangi bir başka sıfat eklenmediği zaman yalnızca bu hükümetler arası uluslararası örgütler kastedilmektedir. Biz de burada bu tür dar anlamında uluslararası örgütleri ele alacağız. Hükümetler-dışı uluslararası örgütlere gelince değişik uyruktan özel ya da kamu kişilerinin birleşmesi sonucu oluşan hiçbir devletlerarası anlaşma konusunu oluşturmayan ve uluslararası düzeyde faaliyet gösteren örgütlenmeleri belirtmektedir.
HÜKÜMET DIŞI KURULUŞLAR VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
Devletlerarası anlaşma yoluyla oluşturulmayan tüm örgütler sivil toplum örgütü olarak tanımlanabilir. Günümüz dünyasında artan demokratik katılımcı rejimlerle beraber sivil toplum kuruluşları gerek bir ülke içerisinde, gerekse uluslararası siyasette etkili aktörler haline gelmişlerdir. Sivil toplum örgütleri, bireylerin kendi özgür iradeleriyle ve eşit koşullarda somut çıkarlara ulaşmak amacıyla toplandıkları örgütlerdir. Batılı demokratik ülkelerde oldukça aktif durumdadırlar. STÖ’lerin aktif ve güçlü olması liberal düşüncede demokrasinin güçlü olması anlamına gelir. Ancak STÖ’ler son dönemlerde rejim ihracı gibi olaylara da neden olabilmektedir.
ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER
Küreselleşme ve piyasa ekonomisinin dünyanın dört bir yanına yayılması neticesinde büyük ciroları alan ve direkt ve dolaylı olarak milyonlarca insanı etkileyen çok uluslu şirketler uluslararası politikada önemli aktörler haline gelmiştir. 21. yy’a girilirken uluslararası ilişkiler sahnesinin aktörleri iyiden iyiye kalabalıklaşmış ve devletlerin dışında yeni birimler son derece iddialı roller üstlenmeye başlamışlardır. Uluslararası sistemin bu yeni aktörleri bir yandan ekonomik ilişkilere direkt olarak etki ederken, diğer yandan da siyasi, kültürel ve sosyal etkileşimleri yönlendirme eğilimine girmişlerdir.Çok uluslu şirketlere merhametsiz sömürücüler gözüyle bakılabildiği gibi olumlu bakanlar da vardır. Tanım yapmak gerekirse, çok-uluslu şirketler; iki veya daha fazla ülkede mülkiyeti kısmen veya tamamen kendisine ait olarak üretim ve pazarlama faaliyetlerini yürüten, kendisine ait işletme stratejileri olan ve bu stratejileri tüm bağlı kuruluşları ve şubelerinde uygulayan büyük işletmelerdir.Çok Uluslu Şirketlerin Özellikleri1-) Yabancı ülkelere doğrudan yatırım yaparlar.2-) Merkezi belli bir ülkede olsa da birçok ülkede şubeleri ve kendisine bağlı yan kuruluşları vardır.Çok uluslu şirketler yabancı bir hükümet üzerinde 4 şekilde etkili olabilir;1-) Dolaylı olarak şirketin kendi hükümetinden yabancı hükümet üzerine baskı yapılmasını istemesi ile.2-) Dolaylı olarak bir uluslararası örgütte genel bir politika sorunu olarak konuyu gündeme getirmek.3-) Doğrudan kendi ülkesindeki diplomatik temsilcilik aracılığı ile baskı yapmaya çalışmak.4-) Doğrudan öteki ülkede ilgili bakanlık aracılığıyla baskı yapmaya çalışmak.Çok Uluslu Şirketlerin Anlamı1- Çok uluslu şirket, birden çok ülkede iktisadi faaliyetlerde (yatırımlarda) bulunan, fakat üretimle ilgili kararları, bir tek merkezden güden ve sardığı şirketlerin yönetimlerini etkileyen dev bir şirkettir. Mülkiyet ve yönetim tek bir merkezde toplanmaktadır.2- Günün birinde geleceği ele geçirmek için tasarlanan en güçlü insan örgütüdür. Tüm dünyayı fırsatlar için tarayarak kaynaklarını ülkeden ülkeye, endüstriden endüstriye kaydırarak ve en üst teki amacını basitleştirerek eşsiz bir güç kuruluşu haline gelmiştir.Şirketlerin önceleri yerel ticari faaliyetlerinin bir unsuru iken sonraları devletlerin politik çıkarlarını sağlamak amacıyla kullanılan sonrasında ise 19. yy’ın sonlarına doğru modern endüstri şirketlerine dönüşerek 20. yy’dan itibaren devletlerle rekabet eder hale gelmesi onu sistemin aktörlerinden biri haline getirmiştir.