Kompozisyon, Türkçeye Fransızcadan geçmiş bir kelime olup, “ayrı ayn par*çaları, unsunları bir araya getirerek uyumlu bir bütün oluşturma” demektir. Kompozisyon, edebiyat, resim, müzik, heykeltraşlık, mimarlık gibi bütün sa*nat dallarında kullanılan bir terimdir. “Musikide beste, beste parçası” veya “mu*sikîde bestekârlık ilmi” kompozisyon kelimesiyle ifade edilir. “Bestekâr” anlamı*na gelen “kompozisyon” kelimesi de kompozisyonla ilgilidir.

Bir edebiyat terimi olarak kompozisyon, “okullarda yazı yazma alışkanlığını kazandırmak için öğrencilere verilen yazı ödeui, kalem alıştırması”, daha geniş manada ise “düşüncelerin, duyguların, olayların tasarıların uyumlu bir bütün oluşturacağı şekilde sözle veya yazı ile anlatılması’‘dır.

Fıkra, makale, sohbet, tenkit (eleştiri) deneme, roman, hikâye masal, tiyatro, hatırat, seyahatname (gezi yazılan), mektup-dilekçe (eski: arzuhal), şiir, nutuk, kon*ferans, röportaj hayat hikâyesi (biyografi) edebiyatla ilgili birer kompozisyondur.

Farklı parçaları, uyumlu ve düzenli şekilde bir araya getirmeye kompozisyon denir. Fransızca kökenli bir kelime olup, düzenleme anlamındadır. Kompozisyon kelimesini, genel anlamı içinde değerlendirecek olursak, yaşadığımız dünya ve evrenin kendisi de bir kompozisyondur.


Bir mimarî eser nasıl meydana gelir? Mimar ve mühendisler, binanın kâğıt üzerinde projesini hazırlar. Elektrikçi, elektrik kablolarını döşer. Duvar ustası duvarını belli ölçüler doğrultusunda örer. İşçiler harcını kararınca karar… vb. Bütün bu çalışmaların sonunda bir mimarî eser ortaya çıkar.

Farklı iş kollarında çalışan insanlar uyumlu bir tekilde bir araya gelerek eseri oluştururlar. Eğer, düzenli bir çalışma olmazsa, düzenli bir eser da ortaya çıkmaz. Konuyla ilgili daha çok örnek vermek mümkündür. İnsan hayatının kendisinde de bir kompozisyon vardır. Sabah belli saatlerde kalkılır, el ve yüz yıkanır, kahvaltı yapılır, okula ya da işe gidilir, öğle ve akşam yemekleri yenir, uyunur… vb. İnsan, günlük işlerinde bir düzenleme yapmazsa mutlu ve başarılı da olamaz. Her sanat dalında ayrı bir kompozisyon görülmektedir. Müzikte beste düzenleyenlere “Kompozitör” denilmesi de buradan kaynaklanmaktadır.

Dilde kompozisyon ise; insanların duygu, düşünce ve hayallerinin, belli bir ahenk içinde yazılı ya da sözlü olarak etkili bir biçimde yansıtılmasıdır. Pek çok insan yazı yazar. Ama, kompozisyon kurallarına uygun yazı yazan pek azdır. Herkes konuşma yapar. Ama, kompozisyon kurallarına uygun konuşma yapan pek azdır. İnsan, yazı yazma ve konuşmada düzenleme yapabildiği takdirde başarılı olmayı da yakalar.

Yukarıdaki tariften de anlaşılacağı üzere sözlü ve yazılı olmak üzere iki türlü kompozisyon vardır:

1. Sözlü kompozisyon: Sözlü kompozisyon, duygulara, düşüncelere, sezgilere, tasarılara konuşma yoluyla bütünlük vermektir. Nutuk, tartışma, konferans, münazara, açık oturum ve ders anlatma sözlü kompozisyon örnekleridir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi alabilmek için, “Sözlü Anlatım” bölümüne bakabilirsiniz.

2. Yazılı kompozisyon: Yazılı kompozisyon, duygulara, düşüncelere, sezgilere, tasarılara yazma yo*luyla bütünlük vermektir. Fıkra, makale, sohbet, tenkit, deneme, roman, hikâye, masal, tiyatro, hatı*rat, seyahatname, mektup, şiir biyografi yazılı kompozisyon örnekleridir. Gerek sözlü, gerekse yazılı kompozisyonda fikirler, olaylar, verilen örnekler yeri yerinde olmalıdır.

Bir kompozisyon yazarken konu ile ilgili maddelerin toplanmasına buluş; bu*luşların bir sıraya konulmasına düzenleyip; yazı şekli verilmesine anlatış denir.

Bir kompozisyonun başarılı olabilmesi için birlik, denge ve canlılık şarttır. Birlik ana fikirden ayrılmamaya; denge, unsurların ana fikrin çevresinde oranlı bir biçimde bulunmasına; canlılık, anlatımın (ifadenin) sürekleyici, ilgi uyandırıcı bir kıvraklık taşımasına denir.

İyi ve güzel yazabilmek sabır ve titizlik ister. İnsan, iyi yazmayı çabuk yazmakla öğrenemez. Aksine, iyi yazarak, çabuk yazmayı öğrenir. Bunun için yazılı anlatımda başarılı olabilmek, yazılı kompozisyon ilkelerini bilmek ve bunları yazma çalışmaları ile geliştirmek gerekir.

İyi yazı yazmak; “İyi düşünmek, doğru duymak, uygun anlatmak, aynı zamanda düşünce, ruh ve beğeni (zevk) sahibi olmak” demektir. İyi ve başarılı yazı yazabilmek için önce, doğru düşünmek ve duymak, sonra da en iyi biçimde bunları anlatabilmek gerekir. Yani, “yazmadan önce, düşünmeyi öğrenmek” başta gelen özelliktir.

Güzel yazmak bir sanattır. Özel bir yetenek ister. Örneğin; şiir, hikâye, roman yazmak… Fakat, iyi ve doğru yazmak ise, yeteneğe bağlı değildir. Yazma zevk ve alışkanlığına sahip olan, yazma tekniğini ve dil kurallarını bilen, plân ve paragrafların oluşmasıyla ilgili gerekli deneyimi bulunan herkes, zamanla başarıya ulaşır. İyi yazmak, kolay bir iş değildir. Kişinin kendini yetiştirmesi, geliştirmesi ve düzeltmesi gerekir.


ALINTI:cokbilgi