instagram takipçi satın al

Etiketlenen üyelerin listesi

Sayfa 2 Toplam 2 Sayfadan BirinciBirinci 12
Toplam 20 adet sonuctan sayfa basi 11 ile 20 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Türk Halk Oyunları - Tüm Türk Halk Oyunları ve anlamları - Tüm yöresel oyunlar

  1. #11
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Booking.com
    Canım Ülke

    CANIM ÜLKE:
    Bu ve Can Türkistan adlı Türkistanlı kadın oyunları anayurt hasretinin ora motifleriyle ifadesidir.

    Can Temer Ağa

    CAN TEMER AĞA:
    Bayburt ve dolayının her şenlikli gününde, bayram ve düğünlerde dört beş erkek tarafından oynanan Bar çeşididir. Kadınlar düğünlerdeki kendi topluluklarında yürütürler. Oyunun şöhreti vilayet sınırını aşkın bulunduğu için asıl çıktığı yeri kesinlikle buluşturabilmek Temer Ağa'nın hüviyetini bilmeye bağlıdır.

    Cebki

    CEBKİ:
    "Çapiki" oyun adının Hınıs'taki söylenişidir.

    Ceylan

    CEYLAN:
    Hayvan taklitçisi oyunlardandır.

    Cezayir

    CEZAYİR:
    Maraş'ın Göksun ilçesinin Obruk Şemsiler köyündeki üç oyundan biri de Cezayir'dir. Diğerleri Sekme ve Sürtme'dir. Bunların üçü de kaval ve tef ile 2-4 kişi tarafından oynanır. Kadınlar ayrı oynar. Bölge köylerinde Zeybek de 1-8 kişi tarafından cura ile yürütülür.
    Cırıt Oyunu

    CIRIT OYUNU:
    Cirit maruf (bilinen, ünlü) atlı spor gösterisi olduğu halde, Ankara'nın Etimesgut köylerinde "cırıt" adında davul zurnalı bir de toplu raks vardır. Bucakta ayrıca Zeybek oyunu ve bağlama eşliğiyle yürütülen dört erkeklik Şıkırdım oyunu da vardır.



    Cigos

    CİGOS:
    Samsun'da yerleşik Rumelili göçmenlerin oyunlarından olup Kırklareli tarafında da vardır. Buna Trakya'da Cigoş, Zigoş denildiği de olur. Yer yer çeşitlenmeye yüz tutmuştur.

    Comburt Havası

    COMBURT HAVASI:
    Kütahya oyun havalarındandır.
    Comolu

    COMOLU:
    Maraş'ın Pazarcık ilçesinden Ağca Koyunlu köyündeki bu oyun pek özel mahiyette görünmektedir. Çifter çifter ve kadın erkek karma olarak oyuna geçerler.

    Coşkun Çoruh

    COŞKUN ÇORUH:
    Bu Artvin oyununun figürleri meselâ Sarıçiçek oyunu figür sayısında değildir. Eski adıyla hâlâ Deli Horon diye de tanınıyor.
    Beşinci figürün "Alassiya" komutası gemicilikle ilgili olup, Ceneviz dilinden alınmalığı "Denizcilik Oyunu" ihtimalini düşündürmektedir.
    Oyunun havası, türlü süsleme katılımlarıyla şu fıkranın (müzik cümlesinin) tekrarlanışından ibarettir.
    Her figür, bu parçanın iki ölçülük kısmında yürütülür. Birinci figürde musiki orta bir hızlılıkta çalar. İkinci figürde az daha hızlanır. Eller Yukarı! komutasıyla canlılaşarak sonuna kadar allegro gider. Ancak, oyunun ikinci tekrarında ikinci figürden sonra bu hızlılık daha da artar.


    Coşkun Horon

    COŞKUN HORON:
    Çoruh bölgesi oyunlarından olmakla beraber, üstteki Coşkun Çoruh'tan ayrıdır. Denildiğine göre, sevişen iki genç yıllarca ayrılığın hasretine katlandıktan sonra yine kavuşuyorlar. Bu Horon işte o gençlerin ana babaları tarafından buluşmaları şerefine oynanır. Oyunun bir özelliği de ailevi sevinci temsilen kadınlı erkekli yürütülmesidir.

    Curcuna

    CURCUNA:
    Çağdaş sözlüklerimizde bu Türkçe kelime şöyle tariflidir:
    1. Alaturka musikide süratli bir usul.
    2. Bir toplantıda her kafadan bir ses çıkmak suretiyle meydana gelen gürültü ve patırtı. Curcunaya çevirmek, curcunaya döndürmek, bir yeri curcunaya vermek, ortalığı gürültülü patırtılı hale sokmak."
    Kelime Anadolu'da eski olmasına rağmen, Nevşehir, Eğin gibi nice bölgelerde unutulmuştur. Doğu, güney illerimizde hiç yoktur. Trabzon gibi kuzey illerimizde kullanılıyor. İstanbul'da herkes bir tabir olarak bilir. "Curcuna kıyamet gitti" derseniz bunu herkes anlar, fakat "curcunalar oyuna kalktı" derseniz iyi Türkçe bilmediğinize hükmedilir. Yani curcuna bir oyundur, fakat onun oyuncusu demek değildir. Curcuna usulüne gelince; o kendine has olarak tenazursuz (karşılıklı simetrik olmayan) iç taksimatı ve oynak haliyle notada 10/8 olarak yazılan en eski aksak tartımlarımızdandır. Yalnız fasıl musikisinde değil, bugün için adsız olarak bazı Halaylar gibi kıvrak Anadolu oyun havalarında da esastır: 3+2+3=10/8.



    Curruh

    CURRUH:

    Birbirleri sırtına binmiş iki çocuk grubu arasında oynanan bir çocuk oyunudur. Bu oyunda taşıyan çocuğun yapacağı bütün hareketlere rağmen sırttan düşmek l'zımdır. Bir türkünün tartımıyla dönerlerse bir çeşit çocuk dansı meydana gelir (Isparta ve köyleri).


    Çakacı Oyunu

    ÇAKACI OYUNU:

    Burdur'un Yazu köyünde şu oyunlar vardır: Çakacı oyunu, Kurt oyunu. İkisi de tek kadın veya tek erkek tarafından oynanır. Ayrıca, Zeybek oyunları da vardır. Burdur köylerinden "bozuk" sazı çok kullanılır.


    Çamaşır Oyunu

    ÇAMAŞIR OYUNU:

    İzmir'in Foça ilçesinde 10-12 erkek toplu olarak davul zurna eşliğiyle yürütürler
    Çandarma

    ÇANDARMA:

    Bergama ve köylerinde tek kişi tarafından oynanır.
    Çankırı Zeybeği

    ÇANKIRI ZEYBEĞİ:

    Çankırı'nın köylerinde kadın erkek tam bir eşitlik dairesinde toplaşıp saz ile karma oyun çıkarırlar. Bazı köylerinde ise karışık oyun nâdirdir. Her eğlence vesilesiyle kaşık veya zillerle de oyuna kalkarlar. "Oyun ", "Köy Oyunu" gibi mütevazi adları tercih ederler. Karışık alay çekme tarzında Zeybek, erkek kadın birlikte Çiftetelli. Çoğu zaman davul zurna eşlik eder. Ilgaz'da "alay" tabirini tam olarak Halay telaffuz ederler. Düğün oyunlarına gelin de katılır.
    Çapik

    ÇAPİK:

    Diyarbakır'dan Lice ilçesinin toplu yürütülen oyunlarındandır. Meselâ Silvan ilçesinin merkez köyünde bu isimdeki oyun iki kişi tarafından bile davul zurna eşliğiyle yapılıp erkeklere mahsustur. En fazla küsüntüleri (dargınları) barıştırmak üzere yürütülmesi görenektendir.
    Çapikay

    ÇAPİKAY:

    Bingöl'ün merkez ilçesinde Çapikay oyunu kadın erkek toplanılarak veya yalnız erkeklerce yapılır. Erkeklerin oynayışı yarı idmancı işi bir celâdet (dayanıklılık, yiğitlik) edinir.
    Çapukay (el çarpmaca); bir müddet ayrı ayrı ve sert alkış çarpışı gibi eller teker defa çırpılarak kızıştıkça oyun âdeta hasm'ne bir hal alır ve bu sefer oyuncu oyuncuya karşılıklı el çarpışmalarına girişilir. Sonunda da bu çarpıştırmalardan önceki vaziyete dönülür.
    Çarişka

    ÇARİŞKA:

    "Çar Oyunu"demektir. Kars bölgemizin çizme esareti yıllarından (Rus işgalinden) acı bir hatıra halinde mahallinde daha ziyade kurtuluş şenlik ve bayramlarında oynanıyor.



    Çark

    ÇARK:

    Mevlevî Sem''sının ana figürü bizde de Farsça "Çarh" kelimesini Mesnevî'den beri Divan Edebiyatı'nda tutundurmuştur. Konuşma dilinde "çark" deriz. Mamafih bu kelime açıkça bir fırıldanış taklitçisi söz olduğu için çark kelimemiz Farsça'ya geçmiş olabilirdi. Nitekim Kaşgarlı Mahmut "felek" ve "gök çığrısı (felek)" anlamına çığrı Türkçe'sini veriyor ki bugün çıkrık ve çarkfelek dediklerimizin atasıdır, cümlesi birdir.
    Nedim "Çarh-ı dever'n" a hayrandır:
    Şevk ile v'iz-i şehir attı rid'sın çarha
    Böyle şal oyununa çıkmadı dahi şeyh olalı




    Çayda Çıra

    ÇAYDA ÇIRA:
    Kına gecesi oyunlarından olarak en başta geleni, "üstünde beş altı mum yakılı" porselen tabaklarla yürütülen Çayda Çıra oyunudur. İlk oynanan budur. Tabağın bu yanar mumlu hali bir nevi meşale gibidir. Her elde bir mumlu tabakla yürütülen zarif gösteriye Çayda Çıra oyunu denir.
    Çayda çıra tabiri, eski düğünlerin bilhassa havuz başlarında veya çay kenarlarında tertiplenmesi ve yapıştırılan mumların yakılarak su üzerinde tepsilerle yüzdürülmesi âdetinden kalmıştır. Rivayet, keyfiyeti bu surette izah etmektedir. 30-35 yıl öncelere kadar erkekler havuz başlarında eğlenti tertipledikçe havuz başında sıralanıp bir tepsiye içki ve meze koyarlar. Bunları karşıdan karşıya itelemek suretiyle ikramlaşırlarmış. Tabir aynı eski görenekten ve oyun onu canlandırarak anmak ihtiyacından hatıra kalmış olsa gerektir. Çayda Çıra oyununun kendi türküsü de var, manileri epey çeşitlidir. Her mısra arkasından "nanay hanım nanay" terennümü ve "kibarım" gibi bazı geline atıf sözleri üçer defa tekrarlanır. Ezgisinin tartımı (ritmi) 3+2+2+3 aksağında olmak üzere 10/8'liktir. Sözleri güler yüzlü olmakla beraber, yeni baba evinden ayrılmış gelinin günlük ruhiyatı gibi içlidir de.
    Çayda Çıra oyununa önce oğlan evinden gelen genç kız ve kadınlar kalkar. Kız evindeki mahzunluğu dağıtmak üzere, oğlan evinden gelenler inadına taşkın bir şevk ve neşeyle oyuna girerler. Hatta kaynana hanımın bile Çayda Çıra oyununa kalkması âdettendir. Kız evinden kimse oynamaz. Daima mahzun dururlar, hem de bu üzgünlük tamamiyle samimidir. Bu eğlentide oğlan evinden gelenlerle kız evindekiler arasında âdeta bir neşe ve üzgünlük müsabakası açıkça kendini hissettirir.
    Çayda Çıra oyunundan sonra diğer mahalli oyunlara geçilir. Cümlesi pek çeşitli şeylerdir. Gerek oyunların özelliği, gerekse o sırada söylenen türkülerin mahiyeti bir bir yazılıp incelenmeye değer. Erkeklerin çıkardığı oyunları da bunlara katmak doğru olur. Horum, Tamzara, Halay, Delilo vs. gibi erkek oyunlarını kadınlar da kendi aralarında aynen oynayıp eğlenirler.
    Kına gecesinde gelinin merasim sırasında oyuna kalkması âdetten değildir. Ancak "subaha" günü, yani yüz açımı gününde, oğlan evine gidildikten sonra gelin (kaynanasının işareti ve muvafakatı üzerine) oğlan evinde oynayabilir. Fakat, oğlan evi, kız evinden ayrılıp da ev tenhalaşınca "ucuzluk olsun" telakkisiyle (inancıyla) gelini merasim dışı olarak oyuna kaldırmak ve Çayda Çıra oynatmak gizli kalan bir âdettir.





  2. #12
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Çeçen

    ÇEÇEN:
    "Çeçen Kızı Havası" Malatya'da vardır.

    Çekirgem-Çekirge Halayı

    ÇEKİRGEM-ÇEKİRGE HALAYI:
    Sivas tarafının köy kadın Halaylarındandır. Kadınlarca "Çekirgem" türküsü söylenerek çekilen bu halayın tek figürü vardır. Üç ölçüden ibaret ezgisiyle aynı zamanda tamamlanan bu figürün icra tarzı şöyledir: Oyuncular el ele tutuşup hilâl şeklinde dizilirler. 10/16'lık ölçünün ilk sekizliğinde sol ayaklar bir adım ileri atılır ve pençe üstüne konulur. İkinci üç onaltılıkta yine sol ayağın pençesi yerden kaldırılırken, sağ diz tartımlı bir kırma yapar. O anda dizin nefis bir çöküntü yaptığı görülür. Bunu takiben sekizlikte sol ayak geri getirilerek hafif içe yere vurulur ve bu esnada sağ diz doğrultulur. Üç onaltılıkta sol diz kırılıp sağ ayak adıma hazırlanır. Bundan sonraki sekizlikte sağ ayak bir adım öne atılır, pençesi üstüne konur (Sol diz doğrultulur). Yeni gelen üç onaltılıkta yine sağ ayak -yerine getirilmek üzere- zeminden kesilirken sol diz doğrultulur. Sekizlikte sağ ayak eski yerine getirilirse de, biraz sağa konulur ve aynı zamanda sol diz doğrultulur. Sonraki üç onaltılıkta sol diz kırılıp sağ ayak yerden kesilir. Sekizlikte sağ ayak kısa bir adım sağ yana atılır. Üç onaltılıkta sağ dizle tartımlı bir kırma yapılır, aynı zamanda sol ayak da öne atılmak üzere yerden kesilir. Musiki ile figür burada tamam olmuşlardır. Tekrar sol ayaktan başlayan hareketler yukarda olduğu üzere devam ederler.

    Çenber

    ÇENBER:
    Kütahya'nın Gediz ilçesinde bilhassa iki oyun rağbettedir. Yalabık, Çenber, Düğün, sohbet ve toplu eğlentilerde, bir veya iki erkek tarafından saz, cura, glarnet, (klarnet) ve dümbelek çalgısıyla oynanırlar.
    Sivas tarafında Halay tertibinde oynanan Çenber oyun havası ağır başlayıp merhale merhale hızlanır. Şunun gibi sözleri vardır:
    Çenberimi vurdum taşa
    Taş bölündü baştan başa
    Şimdi gelir Musa Paşa
    Bizi çalar taştan taşa
    Al gel oğlan çenberimi
    Çal gel oğlan çenberimi
    Bu oyunun aslının Sivas olması ihtimal dahilindedir.

    Çengi

    ÇENGİ:
    Arap harfleriyle "çenki" ve "çengi" aynı imlada yazılagelmiş olmakla beraber, birincisi Farsça, çengi ise Türkçe'dir. Bu ikilik yerliler arasında bile öteden beri karışıklık çıkarmış çünkü iki eleman da Asya milletleri arasında aynı eşit yaygınlıkla müşterek meclislerde kullanılmışlardı. Çengi tabiri şimdi yalnız halk dilimizde yaşamaktadır. Şehirler hesabına yalnız edebî metinlerde görülebilir. Asya'da ise büsbütün revaçtan düşmüştür.
    Parmak zilleriyle çengilik etmek şimdi İstanbul'da Sulukuleli kara kızlara münhasırdır. Anadolu'da nezih kadınlar kaşık oyununa çıkabiliyorlarsa da, zille oynamak parayla tutulan esnaf oyuncu kadınların harcıdır. Halbuki geçen yüzyıl ortalarına kadar parmak zilleriyle çengilik etmek İstanbul'da bile cariyeler için çok daha müsamaha gören bir sanattır.
    Anadolu düğünlerinde tef çalıp türkü söyleyerek genç kızların oyununu destekleyen meslekten şarkıcı kadınlara şimdi de çengi denilmektedir. Bütün Türk oyunculuğunun denilmese de, bu tip esnaf işi kadın çengiliğinin menşei görünüşe göre bayaderliğe bağlıdır.
    Divandan örnek:
    Gazeli savt ü makamat ile teşhir etmek
    Çengiler şekline koymak gibidir tazeleri
    Nâbi
    Çingi diyen yerlerimiz de vardır. Çengiler şairlere çok şeyler söyletmiş, meselâ Nedim şöyle duygulanmıştır:
    Çengi, köçek yallah desin
    Hoş yaratmış Allah desin
    Görenler maşallah desin
    Nazar değmesin geline
    Şu Rubaî de onundur:
    Rakkas bu halet senin oynunda mıdır?
    Âşıklarının günâhı boynunda mıdır?
    Doymam şeb-i vaslına şeb-i rûz gibi
    Ey sîm beden, sabah koynunda mıdır?

    Çepeku

    ÇEPEKU:
    Mardin oyunlarındandır.

    Çepik

    ÇEPİK:
    Bingöl'ün Genç ilçesinde bu Çepik adlı oyun davul zurna veya kaval eşliğiyle yalnız erkekler tarafından yürütülür. Düğün ve bayramlarda toplu oynanılmakla beraber, ikişer de yapılabilir. Diyarbakır Çepik'i şimdi Bingöl köylerinde az çok oynanılan tertipten farklıcadır; Çeppik derler. Kılıç çeppik, kılıç kalkan demektir. Dik de vardır.


    Çerkez Oyunu

    ÇERKEZ OYUNU:
    Ödemiş ilçesinin Ertuğrul köyünde eskiden yerleştirilmiş Çerkes göçmenleri mevcut ve sayıları azdır. "Çerkes Oyunu" denilen Kafkas işi bir danslarını hâlâ Asya'dan hatıra olarak saklıyorlar. Köy gençlerinden ikişer erkek bağlama veya armonik eşliğiyle oynuyorlar. Bütün köy gençleri bunu yürütmesini yaşlılardan öğrenmişlerdir. Bu tarz oyunlardan, esaret yıllarından hatıra olarak Kars bölgemizde de vardır.
    Merzifon'da davul zurnalı Çerkes Halayı'ndan başka, Üç Ayak, Laz Halayı ve Kürt Halayı denilen oyun havaları da vardır. Sonuncu oyun Ağırlama, Yanlama ve Yeldirme kısımlarıyla bir tertip bütünlüğü halindedir. Yukardaki isim bileşimlerinde göçmen ağzının etkisi açıkça görülmekte ve sırıtmaktadır. İstanbullu mutaassıbın (tutucunun) "Çingene çalar Kürt oynar." ithamını andırıyorlar ki, bunun da Kırım'daki düzgün tertibi "Çoban çalar, kız oynar." sözüydü. Tahriflerin (bozmaların) zihniyet isnatlarından doğduğuna cümlesi (hepsi, tamamı) delildir.




    Çevirme Halayı

    ÇEVİRME HALAYI:
    Yozgat'a aittir.

    Çıl Keklik

    ÇIL KEKLİK:
    Bazı Erzincan köylerinin kadın meclislerinde rağbette kalan oyun çeşididir. Adını türküsünden almış görünüyor. Eldeki her hangi bir mahalli çalgı eşliğiyle ve mutlaka tek kadın tarafından oynanır. (Buralarda oyun kelimesi uyun ve uynamak telâffuz olunur ki dikkate değer bir etimolojik ipucu olabilir.) Çıl Keklik, düğün toplantılarında yer alıyor. Mutlaka tek kişi tarafından oynanması, esasında keklik yürüyüşünü taklitten doğduğu intibaını uyandırmaktadır.

    Çındır

    ÇINDIR:
    Urfa'da Sinsin oyununa bu isim verilir.
    Çıtırdağ Oyunu

    ÇITIRDAĞ OYUNU:
    Safranbolu taraflarında çokça oynanılmakla beraber, adını oralarda "Kastamonu Oyunu" da denildiği için aslında oradan gelmeliği mümkündür. İki veya çaprazlama olarak dört oyuncu tarafından yürütülür. Kastamonu'da kama ve saldırmalarla oynandığı halde, Safranbolu'ya silahsız gelmiştir. Oynanış tarzı hemen aynıyla Sepetçioğlu oyunundaki gibidir. Fakat birkaç figür değişikliği göze çarpacak kadar açıktır.
    Oyuncular, tıpkı pehlivanların güreş öncesi oyunlarını andıracak şekilde peşrevler yaparlar. Sağ ellerini dizlerine vurup karşılıklı selamlaşırlar. Sonra koşar gibi yaparak yüz yüze gelir ve dirsek tokuştururlar Sert ve çevik dönüşler, hem de çok kuvvetli atlamalar yaparlar. Bu oyun erkeklerce oynanmakla beraber, kadınlardan oynayanları da olur.
    Z'vil makamını andıran havasının sözlerini yazalım:
    Çıtırdağ'dan baskun geliye
    Aman baskun değil hasmun geliye
    Korkma da ağanın dostun geliye
    ***gusuz avrat
    Hoy deyive saygusuz avrat
    Haydini saygusuz avrat
    Aranağme
    Çıtırdağ'dan gece mece geçtim
    Anam garlı buzlu sular mular içtim
    Ben bu sevdadan ***ri tez geçtim
    Nakarat ve aranağme
    Çıtırdağ'ın anam ekinleri
    Top top olmuş kakülleri
    Nakarat ve aranağme

    Çibik Çalmak

    ÇİBİK ÇALMAK:
    El çırpmak.
    Çift Basma Çiftetelli

    ÇİFTETELLİ:
    Çocukluğumuzda İstanbul'da Yahudi ve Çingene çengilerince Çırpıcı Çayırı gibi eğlenceli mesire yerlerinde ve düğünlerde pek sık yürütülmüş olan bu oyunun o yıllardaki yayılış sahası eski imparatorluk ölçüsünde olmuş olmalı ki hâlâ bir baştan Trabzon'da ve öbür uçtan Ege adalarında Türkçe adıyla izlerini haber alabiliyoruz. Bugün yurdun dört bir bucağında oynanmadığı anlaşılıyor. Başta İstanbul olduğu halde ekser yurt semtleri onu tamamiyle unutmuş, bazı bölgeler de şüphe yok ki hiç bir zaman tanımamışlardır. Çiftetelli İstanbul'da yerini Şehzadebaşı salaşpur şanolarının kantolarına bırakarak tarihe karıştığı gibi, "kanto" denilen sokak melezliği de şehrin surları dışına uğrayamadan soysuzluğu yüzünden sönüvermişti. Kanto, çiftetellinin sözüm yabana alafrangası olmuş, fakat Peruz ve Şamran'ın ömürleri kadar bile yaşayamamıştı. Çiftetelli'nin çok eskiliği manası çıkarılmamalıdır. Bilakis, Çiftetelli kantodan bir önceki nesilden ibarettir. Adı da kantodan daha manalı değildir. Keman oktavda akortlu çifte telde çalarken, ud beşli aralıkla güy' bir çeşit basso tutardı.
    Yani, o da bir nevi alafrangalaşmışlık iddiasında idi. Baloz danslarından soysuzlaşma bir nevi oyun havası argosuydu. Çingene piyasacıların sazla alafranga da çalınabileceği iddiasından doğmuştu.
    Çiftetelli'nin Anadolu'daki yayılabiliş gücünden bazı izler şurada burada zamanımıza kadar sürüklenebilmiştir. Tespit edilebildikleri yakın yıllardan günümüze kadar o hatıra izlerinin de haritamızdan silinmiş bulunmaları kuvvete muhtemeldir. Çünkü esası bir uydurmacılıktan ibaretti ve zevk mahsulü değildi.
    Tekirdağ merkez ilçesinin İncir köyünde bu oyun yalnız kadınlar tarafından kendi aralarında darbuka eşliğiyle yürütülür.
    Bilecik'ten Bozüyük ilçesinin Erekli köyünde görülen Çiftetelli'de beşer, onar erkeğin cura eşliğiyle oyun yürüttükleri olur. Gölpazarı ilçesinin Küçük Yenice köyünde de davul zurna veya keman sesleriyle Çiftetelli oynandığı biliniyor. Söğüt ilçesinin Dudaş köyünde bile çiftetelli vardır. Ahır köyünde de oynanıyor. Bozüyük ilçesinin Bozcaarmut köyünde sadece Çiftetelli bilinir. Davul ve kabazurna takımıyla ikişer ikişer oynanarak, kadınlar yalnız kendi aralarında yürütürler. (Buradaki Çifte sıfatı oyuncu ikişerliğiyle ilgili olabilir. Havası bulunamadığından İstanbul Çiftetellisi'yle ilişiği olup olmadığı anlaşılamamıştır.)
    Tokat'tan Reşadiye ilçesinin Kızılcaviran köyünde de bir Çiftetelli oynanır. Bu köyde üç oyun vardır. Üçü de taşradan alınmışa benziyor: Tanzara, Çiftetelli, Hora. Üç beş bölge köyünü göçmenler kurmuşlardı. Reşadiye ilçesinin Çilehane köyünde "Çerkez müzikasıyla oyun" denilip ayrıca Türkçe adı bulunmayan oyuna Çerkes el müzikası eşlik eder. Kız ve erkek birlikte toplu olarak oynarlar. Bütün genç kız ve delikanlılar iyi oyunculardır. Bazı taşra oyunları böylelikle göçmenlikte yer değiştirmişlerse de, devede kulak miktarında kaldıkları için Orta Anadolu'da tutunmaları imkânsız addedilmektedir.
    Ordu ilinin kasabalarında Çiftetelli klarnet eşliğiyle iki tarafından oynanır. Kadınlar kendi aralarında oynarlar. Kabadüy bucağında kez' biliniyor. Rize'ye kadar yer yer oynayan kasabalar biliniyor. Samsun merkez ilçesinde Aydın Zeybeği gibi Çiftetelli de oynanıyor. Güneyden meselâ İçel'de yürütülür.

  3. #13
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Çift Güvercin

    ÇİFT GÜVERCİN:
    Erzurum'un çok zarif kadın oyunlarındandır.

    Çift Zeybek

    ÇİFT ZEYBEK:
    Çanakkale'den Ayvalık ilçesinin Kıranburgaz köyünde yürütülen davul zurnalı oyunlardandır.


    Çiğdem

    ÇİĞDEM:
    Anadolu'nun muhtelif bölgelerinde mevsim âdetlerinden olarak çocukların çiçekler toplayıp kapı kapı dolaştıkları çok gezmişlerce hep bilinir. Bunların türküleri de vardır. Yozgat'ın çiğdem pilavı âdeti o cümledendir. Göreneğin seyrinde özel bir raks unsuru yer almamakla beraber, pilavı yenildikten sonra çocuklar türlü eğlenceler arasında kendi türküsünün bir ağızdan çağırarak Halay da çekerler. Buna yakın çiçek toplamalı âdetler Türkistan çocukları arasında da hâlâ yaşamaktadır. İki ülkenin bu konudaki müşterek kıdem münasebetleri araştırılmaya değer. Bir zamanların büyüklere ait göreneklerinden kalmış olabilirler:
    Çiğdem geldi kapıya
    Yağ gönderin yapıya
    Yağ olmazsa bal olsun
    Oğlan uşak sağ olsun vs.






    ÇİFT BASMA:
    Çoruh ilinden Yusufeli ilçesinin Kölsak Sarıgöl köyünde 10-30 erkek tarafından tulum eşliğiyle yürütülen Horan çeşididir.

    Çifte Oyun

    ÇİFTE OYUN:
    Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesinde bu isimde bir oyun vardır.



    Çingâne Oyunu

    ÇİNGÂNE OYUNU:
    Kütahya'nın taklitçi oyunudur.

    Çinge

    ÇİNGE:
    Çağatay metinlerinde hatırası eski olan bir gelenek, oralar düğünlerinde vardır. Genç kızlar sıra kurup tef ve türkülerle gelini karşılamak gibi vesilelerde oynarlar. Türkülerde beyit sonları "yar yar" veya "hay evlenk hay" gibi ünlemlerle biter. Çinge, işte bu oyunların adıdır. Bizdeki çengilikle kök birliği bulunmuş olsa gerektir.
    Çingene Çengiler
    ÇİNGENE ÇENGİLER:
    İstanbul'da en büyük Çingene düğünü geçen asırda meşhur köçeklerden İsmail için yapılmış, bu meydan düğününde yirmi bin kişi bulunmuş, cümleye parmak ısırtan oyunlar günlerce sürmüştü. Çengi ve köçek kolları doya doya yarışmışlardı.
    Şair N'bî'nin beyiti:
    Kailiz nağmeşin'sına İstanbul'un
    Çiğner ağzında Yahudileri, Çingeneleri
    Fazıl Bey'in (Enderunlu Fazıl) Nedimk'rî şuh eserlerinde Rum ve Yahudi rakkasları ile Çingene çengileri hakiki renkleriyle yaşar: "Başlarına sırma püsküllü beyaz fesler koyan, kaşlarına ıtır ş'hîler (şaha ait) sürünen, 'teşin atlas üstünde barudî binişleriyle rakseden, al baratalar (başlıklar), altın sarısı kaftanlar giyen..."
    Şöyle zannım girmiş on beş yaşına
    Itr-ı ş'hîler sürünmüş kaşına
    Sırma püsküllü beyaz fes başına
    Bir yaraşmıştır ki yahu y'lelli
    (Fazıl Divanı)

    Çingeneler

    ÇİNGENELER:
    Erzurum oyunlarındandır. Bu barda eller taraklanır. Oyun hareketleri bilhassa ileri ve geri yürünülmekten ibarettir. Sıçrama, oturma ve çevirme hareketleri de vardır. İki bacak ve ayakların aynı zamanda önemli rolleri bulunması oyunun özelliğidir.

    Çingi

    ÇİNGİ:
    Çingi, çengi demektir.
    Çirtik

    ÇİRTİK:
    Parmak şaklatmadan çıkan ses.

    Çiya

    ÇİYA:
    Horon'da ortaya toplanıp ayakları yere vurma.
    Çoban Kavalı

    ÇOBAN KAVALI:
    Erzurum'dan Çat ilçesinin bazı köylerinde her toplantının pek sevgilisi olan sade Barlardandır. Adını türküsünden almıştır. Daha ziyade kadınlar sazsız olarak türküsünü çağırmak suretiyle 8-10 kişilik bir dizi halinde oynarlar. İrticali figürleri, Bar'ı çekene ayak uydurulmak özeni içinde yürütülür. Köylü arasındaki sevgi ve dostluğu besleyen türkülü oyunlardandır
    Çorum Halayı

    ÇORUM HALAYI:
    Kıyafet: Cepken (Zılga ve Salta), kuşak (***ret Kuşağı, Tosya Kuşağı), şalvar ve fes giyilir. Fesin üstüne işlemeli kırmızı bir çevre bağlanır. Oyuncunun üzerinde köstekli saat ve gümüşlü kordonu bulunur. Elbise motifleri Selçukî ve Osmanlılık zamanından örnekler olduğu için bu oyunların yüzyıllardır gün gördüğüne hükmedilebiliyor.
    N'me yazdım sokuya
    Gelen giden okuya
    Kızlar şarabe düşmüş
    Tanrı cümle koruya
    Karşıda kürt evleri
    Yayılır develeri
    Oturmuş inek sağar
    Terliyor göğüsleri
    Hey nazından nazından
    Sürmesi gitmez gözünden
    Yaylada Türkmen kızından
    Dönüver meydan senindir.



    Çökçök Oyunu

    ÇÖKÇÖK OYUNU:
    Isparta'dan Şarkikaraağaç ilçesinin Dinek köyünde iki kişi tarafından yürütülür. Oradan bunu bilmeyenler yerlisince pek ayıplanırlar. Oyun esnasında kadın erkek birbirlerini mutlaka seyretmelidirler.

    Çökeri (Küccari?)

    ÇÖKERİ (KÜCCARİ?):
    Çökeri veya Küccari denilen sıra oyunu Van'da da vardır. Gümüşhane'de Koççarı denilen oyun asılda birdir. Buna Köçeri denildiği de olur. "Koç eri" bileşimi olduğu kuvvetle muhtemeldir ki bir oymak adıdır. Bu yolda yer adı da vardır.

  4. #14
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Dadaş

    DADAŞ:
    Kars, Kağızman, Sarıkamış ve yörelerinde delikanlılara verilen isim. Dadaşlık, Dadaşların erkân ve 'dabı çok ince ve eskidir. Kelimenin aslı "taydaş" olsa gerektir. Güney Anadolu'da ölçüşmek anlamına bir "dadaşmak" fiili vardır.

    Dağlar Halayı

    DAĞLAR HALAYI:
    Urfa'dan Yaylak ilçesinin merkez köyünde düğün ve bayramlarda bilhassa oynanır. 2-4 erkek tarafından davul zurna eşliğiyle yürütülür. Kadınlar da aynen oynarlar
    Dağlı Oyunu

    DAĞLI OYUNU:
    Toplu oyunların en çevik olanıdır. Yiğitçe tavırlarıyla Zeybek oyunlarının en canlısı budur. Bengi oyunu için geniş bir alana ihtiyaç gösteren oyuncular Dağlı'ya çıkabilmek üzere o meydanın üç misli kadar büyüğünü ararlar. Bergama taraflarında çok oynanır.
    Dağlı oyununa en az altı kişi kalkar. Oyundaki çekmeleri idare eden iki "baş"ın birisi başta, diğeri ortada yer alır. Oyun figürleri 3-5 esasına göre yazılıdır. Oyuncular bir daire çevirip dururlar.
    1. Yürüyüş: Üçler, beşler yapılır. Harmandalı'ndaki gibi olmakla beraber, ondan daha çevik olur.
    2. Sekmeler: Üçler yapılır. Beşler ise, sol ayak sekerken sağ ayak diz üstüne konur (bir), sağ ayak ileri yere basar (iki), sağ ayak sekerken sol ayak diz üstüne konur (üç), ileri basar (dört), sağ ayak ileri basar ve sol diz üstüne çökülür (beş).
    3. Çapraz: "Üç" yerine sağdan dönme yapılır. Beşte çapraz yapılır: Sağ ayak sol ayağın önüne basar (bir), sol ayak arkadan basar (iki), sağ ayak sağa açılıp basar (üç), sol ayak sağ ayağın kıyısına vurur (dört), sol ayak sola açılıp yere basılır (beş).
    4. Halkadan geriye: Üçler. Geri yürünür: Sağ ayak geri basar (bir), sol ve sağ ayaklar geri basar (üç), sol ayak geri basarken vücut yarım sola döner (dört), sağ ayak ileri basar (beş).
    5. Ayak savurma: Üçler. Sol ayak yere basılır. Sağ ayak ileri uzatılır (bir), yine sağ ayak sağdan geriye savrulur (iki), sağ ayak ileri yere basar (üç), sol ayak sağ ayağın kıyısına vurulur (dört), sola açılır ve basılır (beş). İkinci figürdeki sekmeler yapılır.
    6. Çekme: Üçler. Birinci "baş" birerle kola geçer: Bu çekiliş sekmelerle -ikinci figürdeki gibi- yapılır. Daire bir sıraya gelinceye kadar sekmeler devam eder. Sıra düzelince sağ ve sol ayakta eşme yapılır.
    7. Eşmeler: Üçler. Sonra sol ayak basılı, sağ ayak ileri ve geri beş defa eşilir. Yine üç yapılır. Sonra, sağ ayak basılı, sol ayak ileri geri dört defa eşilir. Beşincide sol ayak yarım sola fırlar ki, vücud da beraberdir. Böylelikle tek sıralı saf haline geçilir.
    8. Saftan birerle kola: İkinci figürdeki sekmeler üç defa yapılır ve altıncıdaki eşmeler sağ ve sol yapılır. Soldan geri dönülür. Yine eşmeler üç defa tekrarlanarak, eşmeler sağ ve sol yapılır. Yarım sola dönülür. Birerle kol böylelikle yürütülmüş olur.
    9. Geri basma: Üçler yapılır. Sonra geri yürünür. Sağ ayaklar geri, sol ayaklar geri. Daire haline gelininceye kadar devam olunur.
    10. İki koldan çekme: Üçler. İkinci figürdeki sekmeler yapılır. Sonra baştaki ve ortadaki "baş"lar bu sekmeler sırasında birbirinden ayrılırlar. Biri sola, diğeri sağa çeker. Birerle kol olununcaya kadar devam eder. Üç yapılır, sağ ve sol eşmeler yapılır.
    11. Üç yapılır. Sağ ayak basılı sol ayak yarım sola dönülür. Her iki grup sıralı saf haline geçer. İkinci figürdeki sekme üç defa tekrarlanır. Eşmeler sağ ve sol yapılır. Üçler yerine soldan geri dönülür. Yine üç defa sekme ve eşmeler aynen yukarıdaki gibi olur.
    12. Toplanma: Üç yapılır. Sağ ayak basılı, sol ayak yarım sola dönülür. Her iki grup birerli kolla geri geri yürürler. Bu hal tam daire olununcaya kadar devam eder. Üçler ve sekmeler yapılır.
    13. Diz çökmeler: Üç yerine sağdan geri dönülür. Ortaya yüz yüze diz çökmelere başlanır: Sol ayak basılı, sağ ayak ileri uzatılır (bir), basılır (iki), sol diz üstüne çökülür (üç), sol ayak üstüne kalkılır (dört), sağ ayak geri basılır (beş). Diz çökme hareketi üç defa tekrarlanır.
    Üçler yapılır. Sağ ayak ileri uzatılır (bir), sağ ayak ileri basar (iki), sol diz üstüne çökülür (üç), sol diz biraz kaldırılır, tekrar yere çökülür (dört).
    14. Dönme ve çapraz: Üçler. Soldan beş sayıyla dönülür. Dördüncü figür yapılır, geri yürünür. Sonra üçüncü figürdeki çapraz yapılır. Oyun selam duruşuyla biter.

    Dah Lenk

    DAH LENK:
    Erzurum'un bütün bucak ve köylerinde oyun çeşitleri merkez ilçesindeki kadar zengin değildir. Nice köylerde iki üç çeşitle yetinilegelmiştir. Bu durum biraz da "pek ehliyetli davul zurnacıların her semtçe tedarik edilememesinden" ileri gelmektedir. Fakir ve ücra bir köyün fazla mütevâzi zurnacısı iki üç basit havadan fazlasını çeviremeyince ora oyunlarının repertuvarı da ister istemez daralıp kalmış olur. Nice köylerde de bilakis zengince kalabilmişlerdir. Meselâ, Tercan ilçesinin Pekeriç köyündeki durum böyledir. Bar ve Hançer Barı oranın davul zurnalı, karma ve toplu oyunlarından olduktan başka, tekli oyunları da vardır. Bu sonuncuların en orjinali Dahlenk adını verdikleridir. Gerek bu oyun gerekse Ördek ve bir de Karşıdan Karşıya adındakiler hep tek erkek tarafından davul zurnayla yürütülürler. Yine tek erkek için olan "Dasni Cors" burada da varsa da mutlaka kemençeyle oynarlar. Dah Lenk adındaki Lenk kelimesi Türkçe'de topal demektir. Dah nidâsı "haydi" anlamındadır. Bileşim, "Haydi topal, kalk oyna" manasını verir.

    Daldala

    DALDALA:
    Erzurum'un Daldalan dedikleri Bar çeşidi Sivas köylerinin birtakımında da vardır. Adı Halaylar arasında geçer. Havası ve figürleri Erzurum'un Daldalan Barı'nı andırır. Sivas ilinin köy halaylarındandır. Daldala'da oyuncular elele tutuşmazlar. Bellerden sımsıkı kavraşırlar. Başçekenin elinde mendil vardır. Sondaki oyuncu boş kalan elini kalçaya kor. Havası 5/8'lik ölçülerle kuruludur. Tartım fasıl mu*****izin "Türk Aksağı" usulüne uygundur.
    İlk ölçüde oyuncuların belli belirsiz bir diz kırma hareketi yaptıkları sezilir. İkinci ölçünün dörtlük zamanında sol ayak bir adım ileri atılarak ökçe üstüne konur. Aynı zamanda iki diz birden kırılmak suretiyle sol ayak istikametinde tartımlı bir yaylanış yapılır. Bundan sonraki üç sekizliğin birincisinde dizler süratle doğrultulur. İkinci ve üçüncüde hiç kımıldanılmaz. Üçüncü ölçüde o hoş yaylanış bir defa daha gösterilir. Gelen ölçünün dörtlük zamanında sol ayak yerine getirilir ve üç sekizlikte vücut ağırlığı sola yüklenirken sağ ayak da belli belirsiz yerden kesilir. Bundan sonra sağ ayak yarım sağa atılıp ökçe üstüne konur ve dört defa yaylanış yapılır. Bu dört ölçü sürer. Beşinci ölçünün ilk dörtlük zamanında sağ ayak pençesi yere vurulur (sağ ayak ökçe üzerindeydi). Aynı zamanda da gövde bu ayağa bindirilir. Üç sekizlikte sol ayak bir diz kırmasıyla arkaya yukarı fırlatılırken, sağ ökçe de yere vurulur. Gelen dörtlükte sol ayak bir adım ileri atılır. Üç sekizliğin birincisinde sağ ayak ökçesiyle vurulur. Diğer ikisinde o vaziyette durulur. Bunu tabip eden ölçünün birinci zamanında yine sağ ayak bir adım geri atılır. Üç sekizlikte sol ayak bir diz kırmasıyla yukarı kaldırılırken, sağ ökçeyle yere bir vuruş yapılır. Bundan sonra sol ayak yarım sola atılıp ökçe üstüne konulur. İki sol, iki defa da sağ ayak üzerlerinde yaylanışlar yapıldıktan sonra, ileri gitme ve geri gelmelerle oyun (yukarıda tarif edildiği üzere) devam eder.
    Daldala'nın Tezleme'si:
    Daldala'nın Tezleme'si denilince oyunun hızlanması anlaşılır. Figürlerde ve musıkide hiç bir değişiklik olmaz. Yalnız, zamanların hızlanışı nispetinde oyun canlılığının da arttığı görülür. Ağırlama'dan Tezeleme'ye geçilişin belirli bir zamanı da yoktur. Bu cihet daha ziyade davul zurnanın isteğine bakar.
    Erzurum'un Aşkale bucağında ve Siirt'in Şirvan ilçesinden bazı köylerde Erzurum ve dolayında "Daldalan" denilen Bar böyle isimlendirilmiştir. Oyunun adında olduğu gibi şeklinde de zamanla ve yer yer ufak farklar olmuştur.

  5. #15
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Dallike

    DALLİKE:
    Amasya'da oynanıp adını türküsünden almıştır. Sıra oyunudur. Ağırlama ve Yeğinneme kısımları vardır. Amasya'nın kadın oyunlarından olan "Dımbılgaz"da hoştur ve adını sözlerinden almıştır. "Keleğay" giyimli bir kız tarafından yürütülür. Bunu kadın oynamaz. Yine oranın "Yalel Zamahı" uzak menşei mistik görünen Zamah adlı oyunlara güzel bir örnektir. Havası ayrıdır.

    Dandini

    DANDİNİ:
    Çocukları canlı kukla gibi sıçratıp sevindirmek ve güldürmekle ilk duygu tohumu atılır ki buna "Dandini" denir. Davul sesini taklit eden bir benzektir. Tekerlemede iki üç defa tekerlendiği olur: "Dandini dandini danadan" gibi.
    1. Bebekleri hoplatırken söylenen tekerlemelerde geçer. Hafifçe nağmeli de söylenebilir: Dandini yavrum, hoppala paşam.
    2. Düzensiz, darmadağınık. Ortalık dandini. Dandini bebek: Yaşına yakışmayacak hafifliklerde bulunanlar için söylenir. Sakallı bebeklere, süfehaya (zevk, eğlence ve süse aşırı düşkünler) maskara için derler.
    3. Eski başka bir oynatış göreneğine "hobbaca eğlenmek" deyimiyle rastlanır. Bir XIII. yüzyıl metninde bu deyim şöyle tarif ediliyor: "Arkası üstü yatan bir kimse, ayaklarıyla bir çocuğa havaya kaldırmak."



    Dasniçors

    DASNİÇORS:
    Erzurum Barlarındandır. Bu oyunda bilhassa ağır başlılık, incelik, hareketlerde sadelik ve tavırlarda dilbazlık (konuşkanlık) göze çarpar. Adına bakılırsa Kafkas'tan gelmeliği düşünülebilir. İki delikanlı tarafından oynanır. Oyuncuların ellerinde birer mendil bulunur.

    Daşı

    DAŞI:
    Rize bölgesi oyunlarındandır.

    Davaz Zeybeği

    DAVAZ ZEYBEĞİ:
    Kütahya'da sevilmekle beraber Burdur'da da gün görünüyor. Tek Zeybek gibi bu da sözsüz havasıyla oynanır. Denizli ve havalisinin yüzyılları saran yerli oyunlarından başlıcaları Davaz, Buldan ve Denizli Zeybekleridir. Adlarını menşelerinden almışlardır. Yiğit, mert ve koruyucu bir ruh asilliğiyle dolu insanları temsil eden bu oyunlarda önce birer kişi harekete geçer. Sonra ikişer ve daha fazla kişilerle değişik figürlerde oyuna devam olunur. Kartalımsı yükseliş ve inişlerle bazen dizlerini yere çaldıkça öz kudret ve kuvvetlerini cihana duyurmak ister gibi olurlar. Bütün bu çevreler oyunları türlü tartım (ritim) güzellikleri içinde yüzerek, plastik bir estetik yaratmakta âdeta yarışırlar. Durur gibi olan ve -tabir caizse (uygunsa)- heykelleşen anların bile özel heybeti cidden başkadır. Cümlesinin (hepsinin, tamamının) ruh kaynağı belli ki kahramanlıktır. Babayiğitlik oyunlarıdır. Figürlerinde Barbaros serenlerinin süzgünlüğünü görmek bile abes (yakışıksız) olmaz.

    Davul Oyunu

    DAVUL OYUNU:
    Anadolu'da kadınlar davul zurna eşliğiyle oyuna kalkmazlar. Davul zurna takımı erkek oyunlarının kahramanlık timsali eşlik çalgısıdır. "Davul zurna" denir, fakat "Zurna davul" denmez. Davul öbürüne takaddüm eder (önce gelir) ve hatta bileşik "davulzurna" yazılışı katiyen yadırganmaz. Mehterh'ne ocağının Selçuklular zamanında da geçen daha eski adı "Tabilh'ne" idi ki davul evi demektir. Harzemşahlılar saltanatında davulların asilzade genç beylerce dövülmüş olduğu saray erkanından olarak tarihte biliniyor. Böylece davulun itibarı Şamanlık çağından beri bilinip bu konunun hikâye ve kayıtları uzundur. Türk davulunun başlangıçlarını Orta Asya'nın ilkçağ sonu kağan saraylarında buluyoruz. Davula olan derin bağlılık Türk ses folklorunda aynen yaşıyorsa bunda şaşılacak nokta yoktur. Bizans Anadolu'sunda "koca davul" yoktu, yani Oğuzlarla batıya geçti. "Yurağ, yani "cura zurna" da beraberindeydi.
    Davulcunun Halay halkası ortasında döve döve veya tek başına (zurnacısı çalarken) oynaması Anadolu'da pek itibarlı bir görenektir. Başlangıcı Selçuklulara kadar çıkıp, daha evveliyatı (öncesi) da Asya'dadır. Bir Erzurum köyünün meydanlarında davul döve döve dolaşan tekke 'şıklarından, İspanyol seyyahı Klavio henüz XV. Asır başlarında (onların salpak kıyafetlerini de anlatarak) bahsetmişti. Mistiklerden Barak Baba'nın gezgin Tabılhanesi de ayrı hikâyedir (XIV. yüzyıl başları).
    Şimdiki davul oyuncularımızı, başta Mahir Karayılan (Dağlı) olmak üzere bütün dünya tanıdı ve birincilik iz'fesiyle övdü. Türk davul oyunu, Osmanlı İmparatorluğu'nun serhadlerine (sınır boylarına) kadar yayılmıştı.

    Doğu Anadolu'da "Davul Barı" veya "Davul Oyunu" iz'feleri yer yer var, fakat "Bar Oyunu" adı yoktur. Doğuda davul oyunu, oyun faslının en sonunda gösterilip bitince davulcu çalgısını yere yatırarak çevreden atılan bahşişler onun üstüne yağar. Eski zamanda davul oyunu sanıldığından çok daha yaygındı.
    Davul Zurna

    DAVUL ZURNA:
    Seyirlik alan gösterisi olarak oyunun en gelenekli ve yaygın eşlikçisi özellikle davul zurnadır. Yiğitlik oyunlarının coşkunluğu, onun tartımlı ezgisinden kazanabilişi gibi davul da zurnaya (ekli yazılması borç düşmüş derecede) bağlıdır. "Zurna davul" demek dilimize "çocuk çoluk" der gibi bir terslik sıkıntısı veriyor. Şu halde "davulzurna" ekliliği farzdır. Âhengin nabzı davul, nefesi zurnadır.
    Kimi şehirlerimizde en çoğundan yüzyıldır, kimisinde elli yıldır, üç beş bölgecikte de çeyrek asırdır, yani neslimizin gözleri önünde davulzurnalar kayıplara karışmış bulunuyor. Eski İstanbul en yoğunlukla davulzurnalar yatağıydı. On bin, yirmi bin takım düğün, dernek, şenlik ve bayramlarda iş görürlerdi. İkinci yokluğa İzmir merkezi katlandı. Üçüncü bölge Konya oldu. Eski zaman Trabzon'u zengin Mehterh'ne merkezlerinden biriydi. Şimdi bir Rizeli gençten sorsanız size "Bizim tarafta davulzurna bilinmez" cevabını verir ve saf saf "Hiç bir zaman da bilinmemişti" diye düşünüyor görünür. Halbuki en debdebeli Horonlar geçen nesillerde oralarda da davulzurna etrafında çevrilirdi. Dikkat edilirse davulzurnanın kalktığı yerlerde (yerine eğer başka bir çalgı uyarlanamadıysa) meydan oyunları da görünmez olmuştur. Çünkü davulzurnasız Halay, tatsız tuzsuz yemeğe benzer, kadın oyununa döner. Karadenizimizde Horan ve Horonlara eskilerde ıklığ ve onun yerine zamanla şimdiki kemençeleri ***et iyi ve bol uyarlanamamış olsaydı oyunlar oralarda da sönerdi. Nerede kaldı ki köylerinde davulzurna göreneği de büsbütün yok olmuş değildir.
    Davul zurna azalmalarının tarihteki sebebi ilgalar (yok etmeler), yasaklamalar olduğu gibi klarnetin zurnaya rakip çıkması, armonika ve akordeon modaları tarzında yeni heveslilikler de yer yer 'mil olmuştur. Odalarda yütütülen tef ve türkülü kadın oyunları olmasa davul zurnasızlıktan oyunlar daha da yurt çapında zarar görürdü.
    Davul yurtta zurnadan daha boldur. Davul tartımını herkes görenek ve aşkla sever. Meselâ bir Köroğlu vurulsa galeyan (coşma) derhal başlar. "Davul Oyunu" her davulcunun kendi oyunudur.
    Her merkez kendi davulzurnacılarını çoğaltmalı, havalarını millî giyim ve figürleri kadar sabit tutmalı, çalgı yapımları nicelik ve nitelikçe düzene sokulmalı, meraklılar alkışlanmalıdır. Üniversite merkezleri bile yalnız opera, tiyatro ve bale temsilleri, hem de konserlerle yetinemez. Nerede kaldı ki böylesine kültür ocaklarını kurup tüttürmeye her bucak merkezi en ileri kültür memleketlerinde bile maddeten imkân bulamıyor. Yurt çapında sanat gösterileri köylere varıncaya kadar halk ezgili millî oyun seyirlikleri olacaktır. Prensip budur. Üniversite merkezlerinin millî oyun bayram ve seymenelerinde kolaylıkla usta davulzurnacılar buluşturulamayacağı için ustalardan doldurulmuş teypten eşlikte fazlasıyla faydalanılabilir. Becerikli üç beş tartım anlar genç elde davulzurnalarla sahneye yine de çıkıp oyuncular arasında kendileri çalıyormuş gibi yapar ve ahenkli hareket edebilirlerse dekor gereğince bu da bir çeşit oyun içinde oyun marifeti olur. Seyirciler teyp çalındığının farkına bile varmazlar, tecrübeyle sabittir. Kalanı giyim, tip seçimi, dekor ve oyun hazırlığının üstün inceliğine, renk ve ışıklara bakar. (Bu taktirde davul kasnaklarına deri yerine sağır bezler gerilmiş bulunur ve çalıyor görünenler havanın tartımını çomak hareketlerinde iyi kollarlar.) Koreografın orkestralı millî oyun tertipleri ayrı bir konudur, bale işidir. Davulzurnacılara kısaca davulcular denilmesi âdetse de zurnacılar kısaltması caiz değildir. Erkek olan davuldur.
    Zurna dişi sayılır, sesi incedir. Davulun gördüğü tercih itibarı kutsal menşeinden kalma ve hissiyatla desteklidir. En eski Asya Türkleri bayrak timsaline tuğ ve davula toğ, tov (belki buna da tuğ, fakat Çinliler ku, Hunlar dop) derlerdi. Çoğulu da toğul, tovul olabilirdi. Arap dilindeki "tabl" adı bundan muarrebti (Arapçalaşmıştı) muhtemelen.

    Davulzurna Horonu

    DAVULZURNA HORONU:
    "Davulzurna refakatiyle Rize bölgesinde Horon'a çıkılmadığı" iddiası tamamiyle safsatadan (gerçek dışı) ibarettir. Bunun aksini ispat eden en az yarım asırlık fotoğraf belgeleri vardır. "Davulzurna Horonu" adı Rize hesabına başkaca kesin bir hatıradır. Bu oyun şimdi revaçtan düşmüş olabilir. Fakat, eskiden sevilip yürütüldüğünü şimdiki Rizeli ihtiyarlardan soruşturup öğrenmek bile mümkündür. Kemençeli Horonların davulzurnalı Horonları büsbütün istihl'fı (yok edip yerine geçmesi) pek eski bir hadise değildir. Trabzon, Mehterh'ne'nin eski ünlü merkezlerinden biriydi. Kesin surette bilinen nokta davulzurnalı Horon'un Kars veya Erzurum'dan o Karadeniz bölgemize geçmiş olmadığıdır. Davulzurnalı Horon oraların eski Türklük hatıralarındandı. 7/8'lik Karadeniz havalarını şimdiki çeviklikte çalıp oynatırdı. Başlıca Horon, davulzurnalıydı ki bu da en eskiye olan itibara binaendi (dolayıydı).

    Değirmenci

    DEĞİRMENCİ:
    Yozgat'a ait oyunlardandır. Doğu Anadolu'da bu isimde bir oyun derlenmiştir.
    Delibe

    DELİBE:
    Diyarbakır oyunlarındandı.

    Deli Horon

    DELİ HORON:
    Çoruh yakası oyunlarındandır. Köylünün inançla bağlı bulunduğu bir tev'türe (yaygın söylentiye) göre bunun oynandığı yerde 15 yıl hiç kimse ölmezmiş. Adına "Şeytan Oyunu" denildiği de olur. Artvin'de Horon 5, 6 ve daha ziyade kişi tarafından dizi halinde oynanır. Halkadan biri idare eder. Ara sıra kışkırtır gibi verdiği kesik ve atik komutalarla arkadaşlarını hareket çeşitlerine geçirtir durur. Komuta yerleri belli olmadığı için oyuncuların sinirli ve hafif komuta hecelerine dakikasında duyup saniyesinde tatbik edebilmek üzere çakı gibi uyanık ve ıssız oynaması şarttır, dalgınlık sökmez. Ayak ve hareketlerin çoğu 1, 2, 3 sayısıyla devam eder. Orada şimdiki halde iki Horon çeşidi vardır, en çok bunlar oynanır: Horon, Deli Horon.

  6. #16
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Deliko

    DELİKO:
    Kimi zaman "Lorki" adı da verilen oyun.
    Delilo

    DELİLO:
    Tunceli'den Ovacık ilçesinin merkez köyünde bilhassa tekrarlanan sıra oyunlarındandır. Kadın erkek karma halde 6-8 kişilik bir diziyle yürütülür. Bölgenin diğer davulzurnalı oyunları şunlardır: Horan, Karaçor, Kol Oyunu, Devzer, Üç Ayak, Türk Kızı. Oyun alanında buralara hemen münhasıran (yalnızca) kuzeyden etki indiği bu isimlerden açıkça anlaşılıyor. Delilo oyununa bazı yörelerde Delile de denmektedir.



    Dello

    DELLO:
    Bu Erzurum Barı en az iki kişi tarafından düz diziyle oynanır. Havası baştan sona orta hızdadır.
    Dello Barı'nın yaygınlık ve genişliği kıdemin derinliğine ve mücavir bölgelerde onu şimdi hiç tanımayan yerlerin, tanıyan bucaklardan çok olması da o bucaklarda çoktan unutulmuş bulunduğuna delâlet edebilir. Yer yer farklar göstermesi de yaygınlığın eskiliğini teyit eder (doğrular). Sahasında meselâ Kemah'da eskiden beri vardır ve orada şunun gibi sözleriyle de oynanır:
    Dello, dello, dello can
    Erzincan iki yoldur
    Biri sağ, biri soldur
    Daha Doğudan meselâ Çoruh'un Öğdem ilçesinin Ersis köyünde 10-25 erkek tarafından davul zurnayla bir Dello çeşidi her şenlik vesilesinde oynanır.

    Denizli Zeybeği

    DENİZLİ ZEYBEĞİ:
    Denizli'de davul zurna eşliğiyle dört erkek tarafından yürütülen gün görmüş bir Zeybek çeşididir. Mevkiin diğer önemli oyunları şunlardır:
    Alaylar:
    M'niler söylenerek oynanır.
    Kız Oyunu:
    Kadınlara mahsustur.
    Seğmen Sekme:
    Birlikte yürütülen tüfekli oyundur.
    Tavas Zeybeği:
    İki kişilik.
    Tek Parmak
    Yuvarlak



    Depçe

    DEPÇE:
    Urfa'nın bilhassa Viranşehir ilçesinde 5-50 kişi tarafından kız, kadın ve erkekler toplaşarak karma halde ve kaval eşliğiyle oynanır. Bir çeşit Halay halkasıdır. Yerli halk bu oyunun cemiyet arasında birlik ve dayanışma doğurduğuna samimiyet ve güvenle inanıyor.

    Depki

    DEPKİ:
    Hatay bölgemizde Halay tabiri öteden beri bilinmekle beraber, sıra oyununa oralarda Depki ve bunun davul zurna desteğinde coşkunlukla oynanmasına "Depki depmek" deniliyor. Nağmesi ve aksak tartımlarıyla en kesin millî oyunlarımızdan bir koldur. Etkisi, ad, nağme ve figürleriyle Lübnan ve Bağdat'a kadar bütün güney komşularda ve Türk sekenenin köylerinde hâlâ yaşamaktadır. Her yerde davul zurnalıdır.
    Depki adının depmek (tepmek) fiiline bağlılığını Antakyalılar biliyor. Halep ve civarı halkının "Dipki" telâffuz ettiği Tepki adı gibi, oyunun havasının tavır ve şekli de Anadolu ağzındadır. Tepki kelimesi oyun anlamıyla en eski Türkçe sözlüklerde tesadüfen yer almamış olabilir. Fakat Tepgi, Tepki, Depki iml'larıyla yurttan dil derlemesi ciltlerinde mehmuz (mahmuz) anlamında olarak kelime vardır. Oyunun başlangıçta "mehmuz şıkırdatmak" ve bunun ses tartımından faydalanılmak üzere tepiniş" figürünü oralarda bir Halay çeşidi halinde esas tutmuş olduğu tahmin edilebilir: Mehmuz oyunu anlamını istidl'l edebiliriz (ortaya koyabiliriz). Oyunda an gelir ki, oyuncular başbaşa kümeleşerek sert sert ve tartımla tepinişirler. Âdeta, atların eşinmesini andıran taklitçi ve hırslı ayak çalmalarıyla bir hareketi toprağa mıhlamaya çalışır görünürler. Sık sık tekrarlanan coşkun figür oyunda budur. Adında da aynı mecaz gizli olsa gerektir.

    Depmek

    DEPMEK:
    Tepmek.

    Derbendî

    DERBENDÎ:
    Kars'ın tanınmış oyun havalarındandır.

    Dereli

    DERELİ:
    Harmandalı Zeybeği. Batı Anadolu'da vardır.

    Derviş

    DERVİŞ:
    İstanbul'da erkeklerce oynanan bir eğlence oyunu olduğu işitilmişse de, hakkında hiç bir bilgimiz yoktur. Her halde şaka mahiyetinde yeni bir tertip olmalıdır.


    Deveci

    DEVECİ:
    Bergama'dan bir raks çeşidinin adıdır. Kadın oyunlarındandır.


    Deveci Emmi

    DEVECİ EMMİ:
    Sivas'tan bir halk oyunudur. Adını türküden alan oyunlardan birisiyse, Konya'nın Deveci türküsü ile ilişiği olacağına ihtimal verilebilir.

    Develi

    DEVELİ:
    Adını türküsünden alan oyunlardandır. Konya'dan meselâ Bozkır'ın Akçapınar köyünde geçen şu üç oyundan biridir: Develi, Zeybek, Milli Oyun. 2,3, ve 5 kişi imkân nispetinde uzlaşıp belli etmeksizin taklitleşerek birlikte oyuna girebilirlerse de, her biri yine de müstakil kalırlar. Kadınlar, kendi aralarında oynarlar.
    Konya bölgesi oyunlarından çoğunun belirli ad ve tertipleri yoktur. "Oyun" genel adıyla her kıvrak türküye ayak uydururlar. Figürler irticali olup, tutulmuş bazı belirli tavır ve hareket motiflerini oyuncu, sözlerdeki mana anlarına uygun düşecek surette sürenin şu veya bu noktasında tecrübe dairesindeki kabiliyetiyle kaynaştırıp geçer, az sonra bir başkasına benimsetir, vs. Birkaçı bir arada oynuyorlarsa, irticale rağmen şaşılacak bir anlaşma taklitçiliğiyle birliği elde tutarlar. An olur ki tek oyuncunun çevrili birkaç boy aynasından seyredildiği intibaı uyanır. Fark, elbiselerinin biçim ve renk ayrılıklarına inhisar ediyormuş gibi olur. Genç kız ve gelinler arasında bu derecelerde anlaşmış oyun meraklıları bulunur ve çevrede hayranlıkla tanınırlar. Çoğu zaman oyunun adı, türkünün sözlerinden mülhemdir (ilham alınmıştır). Meselâ Ilgın ilçesinin Belekler köyünde gün gören dört oyun havasının adları bu cümledendir: Konyalı, Develi, Alime, Suyarı.. Def ve kaval eşliğiyle iki kişi tarafından yürütülen bu havalarda bazen bir kadın bir erkek birlikte olarak da hususi mecliste oynayabilirler.
    Çoruh ilinin Öğdem ilçesinden Ersiz köyünde tek erkekçe ve davul zurnayla yürütülen bir Develi oyunu vardır, dolay köylerde de oynarlar.
    Çanakkale'den Ayvalık ilçesinin Tanuş köyünde Develi oyunu iki kişi tarafından çalgısız olarak, yani sadece türküsü söylenip oynanarak yürütülür. Erkeklerce oynandığı biliniyorsa da kadınların da kendi aralarında ihm'l etmedikleri açıktır.

    Deve Oyunu

    DEVE OYUNU:
    Çocuk oyunlarındandır. Çocuklar halkalanır, ellerini birbirlerinin omuz başlarına korlar. Birisi dairenin ortasında durur. Başka bir çocuk grubu da dairedekilerin omuzlarına çıkıp üst bir halka katı kurarlar. Ortadaki çocuk olduğu yerde fırıldanırken, iki katlı daire kendi kendine söyledikleri türküye adım uydurarak döne döne yürürler. (Üst kat tabiatiyle ayaklar omuzlarda sabit ve eller yan omuzları kavramış olarak döner.) Biraz sonra binik çocuklar inerek alt katı kurar ve bu sefer alttakiler onların omuzlarına çıkarlar. Oyun bu surette sürer. Meselâ Mihalıççık'ta vardır (Eskişehir). Çift katlı oyun deve gibi heybetli bir yükseklikten gösterdiği için adı oradan gelir.
    Bu Deve Oyunu çocuk oyunu değildir. Hayvanı taklit edici tertiptir. İzmir'in Karaburun ilçesinde vardır. Akdeniz bölgemizin nice köylerinde ve yer yer Orta Anadolu'nun olduğu kadar, doğudan meselâ Van ilinin Erciş ilçesi köylerinde hep Deve Oyunu adıyla semt semt aynı tertipte olarak yapılır. Seyrekleşmiş bulunması unutulmalara ve kıdeme delâlet eder. Filhakika ortaçağ tarihinde de izleri vardır. Her yerde toplu yapılmakla beraber çalgısız oynandığı için yerlisince yarı sportif mahiyette sayılıyormuş. Halbuki idmanla ilişiği olmayıp bilakis gösteri ve eğlence mahiyetindedir.

    Devzer

    DEVZER:
    Tunceli'den Ovacık ilçesinin merkez köyünde kadınlı erkekli yürütülen sıra oyunlarındandır.



    Dımı Dımı

    DIMI DIMI:
    Antalya'nın Akseki ilçesinden Alaçeşme, Geriş ve başka köylerinde 2 veya 4 kişi tarafından yürütülen oyunlardandır: Sallama, Döneley, Sektirme ve Dımı Dımı.
    Burdur bölgesi köylerinde kadınlar leğen, bakır yahut başka bir kaba vura vura çaldıkları ve bazen türküsünü de çağırdıkları havalara Dımıdan derler ki oyun havasıdır. "Dımı Dımı" da o türküden taklitçi bir ad, bir onomatopedir (Yansım addır). Türlü ötümlü kaplara tartımla el çalarak oyuncuyu desteklemek göreneğinin Anadolu'da Ege Bölgesi kadınlarına münhasır kalmadığı da biliniyor. Kadın meclisine erkek çalgıcı alınamayacaksa ve kadın tefçi o mühlet (süre) için hazır değilse böyle cisimlerden biri ele alınır.

    Dik Bar

    DİK BAR:
    Erzurum'dan İspir ilçesinin Hünüt köyünde tutunulan ve tutulan sıra oyunlarının başında gelir ki diğerleri şunlardır: Hançer Barı, Hemşin, Sık Saray, Temur Ağa, Üç Ayak. Davul zurna veya tulum eşliğiyle oynarlar. Burada kadınlı erkekli karma oyun yoktur. Karadeniz oyunlarıyla da yakınlık gösterirler. Aynı ilçenin Kırık köyünde şunlar vardır: Aşırma, Dört Ayak, Düz Bar, Mero, Sürmene. Bu oyunlara grenata (klarnet), zurna, tulum veya koyun kavalı eşlik eder. Bu sıra oyunlarını kadınlar da kendi aralarında yürütürler.

    Dikdiki

    DİKDİKİ:
    Onomatopedir. Ankara'nın bazı köylerinde oynanır.

    Dik Horan

    DİK HORAN:
    Ordu ve Samsun'un daha ziyade köylerinde vardır. Karadeniz kısmında Horon değil, Horan denilir ve kelimenin Bahr'ül Garaib tercümesindeki Türkçe'ye ait en eski iml'sı bu Horan'dır (XV. yüzyıl).
    Samsun'un Bafra ilçesinde Sarıkız (çift zurna ile oynanabilir), Dik Horan, Atlama sıra oyunları doğu tarafından gelme olarak kullanıldığı gibi, mübadele göçmenleri dolayısıyla şu Rumeli oyun havaları da vardır: Cigos, Salınık (Rumeli Karşılaması), Hora, Kabadayı, Sırto, Kasap, Viran Dağlar, Sabakalun Kahvesi vb. Bafra mıntıkasında kız oynatma âdeti hiç yoktur ve yaşlılarınca hatırlanmıyor.
    Dik Oyun

    DİK OYUN:
    Sivas'tan Divriği ilçesinin Örenik köyünde davul zurnayla yürütülen bir toplu oyundur. Erkek oyunu olmakla beraber kadınlar da kendi aralarında oynarlar. Adına bakılırsa Halay erkânından iyice ayrılmış görünür. Başka köylerin Dik Halay tertibiyle karıştırılmaması gerekir. Dik Halay diyen köyler sonuna kadar Alevî kalmışlardı ve oyunu kadınlı erkekli karma halde yürütebilmişlerdir. Bu köylerde aynı uysallık bir alışkanlık halinde düğün ve şenliklerde hâlâ da devam ediyor. Halbuki Dik Oyun denilen Örenik Köyü tertibinde kadınlar yer almaz. Dolayındaki köylerde de durum böyledir.

    Dilân

    DİLÂN:
    Erkek ve kadınların dizilerek düğünlerde karşılıklı oynadıkları bir Halay çeşididir ki, Gaziantep'in Harat köyünde ve Malatya'da vardır. Aynı isimdeki bir oyun Diyarbakır'dan Osmaniye ilçesinin Hilar, Salman gibi bazı köylerinde vardır. Buralarda yalnız kadınlarca oynanır ve türküsü vardır. Tek kadın tarafından da türküsüyle yürütülebiliyor. Dilan Halayı da denir.

    Dilican

    DİLİCAN:
    "Dil-i can" Kars'ın tanınmış oyun havalarındandır.




    Dilipiti

    DİLİPİTİ:
    Kelime "çıtıpıtı dilli" anlamındadır. Elazığ merkez ilçesinin çoğu köylerinde tekli, çiftli veya sıralı oyun çeşitlerinden üç beş tip kullanıldığı halde, oyuna düşkünlük göstermemiş bazı köyler de vardır. Meselâ aynı merkez ilçesinin Bızmişe köyünde kadın ve erkekler ne oyun ne de çalgı kullanmazlar, düğünlerde sadece tef döğüp Koşma dedikleri oyunu yürütüyorlarmış. Buna karşılık Ergani Maden köyünde türlü oyun çeşitleri sayılıyor: Dik Halay, Dilipiti, Halay, Dik Kırma, İlyan, Küdük Karga, Şive Kırmak, Üç Ayak. Bunlar davul, tef ve kaval ile oynanırlar. Sıra oyunlarını şehirde yalnız erkekler, çoğu köylerde ise kadınlı erkekli yürütürler. Tek oyun, kız ve kadınlara mahsustur, aralarında oynarlar. Kövenk köyünde Halay ve Üç Ayak vardır. Dilipiti adı, çıtıpıtı vezniyle onomatopedir (yansımadır).




  7. #17
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    DİLLÂN:
    Malatya'nın Pötürge ilçe merkezinde gün gören iki oyundan biri bu, diğeri Üç Ayak'tır. Erkek oyunları olmakla beraber, dizide kadınlar da yer alabilir. 2-15 kişi davul zurnayla yürütürler. Dill'n oyununa Malatya köylerinde Malatya Halayı da derler. Dill'n ve Dill'n aynı oyun olmakla beraber semtlere göre ayaklarında da yabancının görebilmesi güç ve adında olduğu kadar küçük farklar zamanla belirmiştir.
    Siverek Dill'nı oyun havası nağmelerce kez' hafifçe çeşitlenmiş olmakla beraber tartım hep birdir.
    (Kastamonu'dan doğuya doğru gidildikçe oyun davulunun çapça küçüldüğü, fakat kasnağın uzunlaştığı görülür. Meselâ, bir Malatya davulu şu ölçülerde görülmüştür: Kutur (çap) 50, ceviz kasnak 38 cm. Deriler oğlak veya teke derilerinden olur. Çomak dedikleri tokmak kayıştan olup vuran yüzü iki çentiklidir. Tutulan kısım 2, ikinci tümsek 6 ve yuvarlak tepesi yine uzunlamasına 4 cm'dir. 40 cm olan sol el çubuğuna gelince bu yılgındandır. Zurnanın fazla bir özelliği yoktur, cura denilen boydandır.)
    Dipçik

    DİPÇİK:
    Seyhan'ın Bahçe köyü ve dolayında özel türküsüyle düğünlerde yürütülen toplu oyuna Dipçik denilmektedir.

    Diringi

    DİRİNGİ:
    Kars'ın tekli erkek oyunudur.

    Diz Çökme Ve Sekme

    DİZ ÇÖKME VE SEKME:
    Kütühya oyunlarındandır. Simav'ın Gebeler köyünde ikiden fazla kişi tarafından davul zurnayla oynanır. Bu köyün kadınlarına mahsus oyunu "Yıldırmaca" dır.


    Diz Kırma

    DİZ KIRMA:
    Bingöl'ün Kiğı ilçesinden Çerme Köyü ve dolayında kadınlı erkekli 3-17 kadar kişi tarafından karma halde davul zurna veya saz ve tef eşliğiyle yürütülen sıra oyunudur.



    Doğru Oyun

    DOĞRU OYUN:
    Isparta'nın Yalvaç ilçesinde pek tutulmuş durumdaki iki oyun cerbezeli (güzel söz söyleyen) dilbazlıklarıyla (gönül eğlendirmeleriyle) bilhassa dikkati çekerler:
    1. Doğru Oyun,
    2. İğri Oyun.
    Birincisi iki kadın tarafından oynanıp, gelin kocasının evine gelince oğlan tarafından olarak gelin bu oyunla karşılanır, âdettir. İğri (Eğri) Oyun'da ise iki kadının sekiz kaşıkla Doğru Oyun arkasından geline sağlık dilemesi ayrıca görenektir. Bu semtte Konyalı ve Balıkesir Zeybeği erkeklerce ayrıca kaşıklarla yürütülür. Oyuncuları oyuna kaldırmak âdettir. Kaldırılmazsa güceniklik çıkar.
    Dokuzlu

    DOKUZLU:
    Gaziantep oyunlarımızdandır.



    Dolama

    DOLAMA:
    Çanakkale ilinin Bayramiç ilçesinde tek kişi veya 15-20 erkek toplu olarak davul zurna yahut kırnata (klarnet), tef ve dönbelek (dümbelek) ile Dolama oynarlar.
    Yine Çanakkale'nin Ezine ilçesinde Dolama oyunu 30-50 kadar kadın tarafından dümbelekle yürütülür. Bu ilçenin Ak köyünde kadın erkek karma halde de "Alay" çekerler.
    Dolaşık

    DOLAŞIK:
    Afyonkarahisar ile Emirdağ ilçesinde gün gören oyunlardandır. Düğün bayram ve özel toplantılarda yer alan diğer bölge oyunları şunlardır: Düz Ayak, Kaydalama, Karakoç, Oğlan, Sallama, Halay vs. Bunlar tef ile oynanan ikişer kişilik oyunlardır. Kadın erkek ayrı ayrı oynarlarsa da, karma halde yapıldığı da bazen olur.

    Dolayı Horan

    DOLAYI HORAN:
    Trabzon'dan Maçka ilçesinin Laldoy köyünde Dolayı Horan, Horan, Titreme Horan ve Yukarı Horan şekilleri davul zurna yahut kemençe veya tulum ve hatta kaval ile oynanılabiliyorlar. Bayram, düğün, harman zamanı günlerinde ve işçi çalıştırmakta icra edilmeleri görenektir. Halekeye (halkaya) 2-150 kişi girebilir.

    Dombaycıoğlu

    DOMBAYCIOĞLU:
    Devrek ilçesinde oynanır. Adını türküsünden almıştır. Buranın başka bir oyunu da Tuğlama'dır. İkisi de ikişer kişiliktir: Bir kadın, bir erkek yahut iki kadın. Yalnız davul eşlik eder.
    Döne

    DÖNE:
    Kars'ta kadın erkek birlikte oynarlar.

    Dönme Oyunu

    DÖNME OYUNU:
    Tekirdağ merkez ilçesinin İncir köyündeki bu oyun hem kadın hem de erkeklerce ayrı meclislerde yürütülür. Figürü dönmek'tir. İl've edelim ki, dolayın asıl yerli oyunu olup batı tarafından göçmenlerce gelmiş değildir. (Ortaçağ Türk oyunlarının başlıca figürlerinden biri fırıldanmaktı.)
    Dörderleme

    DÖNME OYUNU:
    Tekirdağ merkez ilçesinin İncir köyündeki bu oyun hem kadın hem de erkeklerce ayrı meclislerde yürütülür. Figürü dönmek'tir. İl've edelim ki, dolayın asıl yerli oyunu olup batı tarafından göçmenlerce gelmiş değildir. (Ortaçağ Türk oyunlarının başlıca figürlerinden biri fırıldanmaktı.)

    Dört Elli Oyun

    DÖRT ELLİ OYUN:
    Soma'dan 3 km. ötedeki bir dağ eteğinde yaslanık Tarhala köyünde yürütülen ve hususiyle kiraz bayramını şenlendiren "Dört Elli Oyunu" çok hoştur. Bunu erkekler ayrı oynarlar. Dört kişilik oyundur. Köyün kızları da bilhassa "Koyun Yatırma" oyununu karşılıklı iki sıra halinde yürütürler. Köyün kendine mahsus olan, 20-25 kişinin söylediği, 18 figürlü, 12 besteli ve beş saat süren millî oyunu da gelenekli teşkil'tı olan köy odasında öğrenilir. Türkü ve üç ayrı oyun için en az beş yıl çıraklık gerekir. Bu oyunlar eskiden düğünlerde yapılırmış. Oyunu baba oğul karşılıklı oynadığı gibi sakallı ihtiyarların oynaması da tabiî görülür ve bilip oynamayan çok ayıplanır. Kadınların da 20 kişiyle yürüttükleri ayrı bir millî oyunları vardır. Bunu yılda bir kere, Kurban Bayramı'nın Arefesinde yaparlar. Bu köyde, Ramazan ve Kurban Bayramı'ndan başka Uçurtma Bayramı, Kiraz Bayramı, Çağın Bayramı, Koyun Yatırma, Üzüm Bayramları da vardır.



    Dört Kız Oyunu

    DÖRTLÜ OYUNU:
    Urfa'nın dört kişilik erkek oyunudur. Esas eşlik davul zurna olmakla beraber bağlama desteğinde de yürütülebilir.
    Ayaklarında kırmızı yemeni, başlarında evde örülme külahlar, sırtlarında sarı çiçekli oyalı ve el işi düğmeli mintanlar. Onun üstünde eteği belden aşağı uzunca ve kollu bir çeşit ceket, fakat sırt ve göğüs kısımlarında işlemeler, yenlerde de aynı açık renkten iki sıra zırhlı süsler var. Bu bir nevi açık göğüslü duran abanın altındaki uzunca ve bolca şalvar da aynı koyu renk kumaştandır. Özenli yerli giyim işte budur.
    Oyuna başlarken ikişer ikişer karşılıklı bir halka kurarlar. Kollar baş hizasında kalkık durmakla beraber, eller birbirine çatışmayacak kadarlık mesafededirler. Ayaklar önce yan yanadır. Küçük adımlar için ileri geri açışır ve yine bitişirler. Sağ ellerde al ve sol ellerde ak çevreler bulunması makbuldür. Duruşlar erkekçedir.
    Önce kollar, sonra beden ve son olarak ayaklar harekete geçerler. Davul zurna çabuklaştıkça hız da kıvraklaşır. İdareci durumundaki bir oyuncu al mendiliyle havayı burgulamaya koyulunca mendiller döner, döner, atlamalar olur, mendiller omuzlara, sonra gözlere sürülecektir.
    "Düzey Oyun"a geçilir. Sımsıkı kenetlenmişlerdir. Kollar, parmaklar perçinlidir. İşte bu külçe ağır ağır kımıldanmaya başlar. Yavaş yavaş hareket bütün vücudu sarar. Başlar dik, bakışlar keskindir. Az sonra ayaklar harekete geçer. Adımlar açılır. Tek ayak derken Çift Ayak'a geçilir. Üç Ayak'ın hızı yetmeyip Dört Ayak'a geçilir. Sol ayak adımları olur. Sağ ayakların tekme atılırcasına fırlamaları olur... "Urfa bir yana düşer" havasına davul zurna geçince oyun büsbütün kıvraklaşır. Seyirciler bile tempo tutarlar. Usta vücutlar artık yaylanmıştır.
    Sıra Kılıç Kalkan oyununa gelebilir. Zurna bir döğüş havası alır. Kalkan bulunmazsa onun işini de kılıç görebilir. Birinin tuttuğu kılıçları iki mübariz (döğüşçü) kabzalarından tutup çekerler, kınlar onun elinde kalır. Kılıçlar havada döner, vücutlar yaylanıp fırlayış gücünün en hoş örneklerini gösterirler. Savaşçıların yere yatar gibi birer vaziyet aldıkları bile olur. Sonra eskisinden daha kuvvetli bir davranışla yeniden kalkarlar. Figürlerin sonunda iki mübariz kılıçlarını atıp sevgiyle kucaklaşırlar. Çünkü, bu bir talimdir. Biri asil dost, diğeri asil düşmandır.
    "Dörtlük" adı verilen bu oyun yalnız erkeklerce düğünlerde yürütülür. Oyuna adını verdiren dört figür şunlardır:
    1. Ağır,
    2. Orta Kısım,
    3. Harbî,
    4. Düz Kısım.
    Dörtlü Oyunu'ndan birkaç müşahede (gözlem) notu: Sağ ellerde al, sol ellerde ak mendillerin görünmesiyle ve erkekçe karşılıklı duruşulmayla başlayan hareket Urfa'nın ayrı bir oyun çeşididir. Önce kollar, sonra gövde ve nihayet ayaklar harekete koyulur. Davul zurna çabuklaştıkça oyun da kıvraklaşır. Yürüyüşün idarecisi al mendiliyle havayı âdeta burgulandırır. Mendiller döner. Dönüşler, atlayışlar olur. Mendiller önce omuzlara, sonra da gözlere sürülür. Renkleri millî renklerdir. Onları taşımaktan ayrı bir gurur duydukları bütün iç açıklığıyla besbellidir.
    Dringi

    DRİNGİ:
    Bayburt'ta seyri mümkün Barlardandır. 2 erkek, 2 kadın tarafından yürütülür. Zarurette tek erkek de oynayabilir. Diringi de yazılır. Kars'ta aynı adda bir oyun vardır.



    Dudunaman

    DUDUNAMAN:
    Sivas'ın Hafik ilçesinden Mamuğa köyünde oynanan Halay çeşitlerindendir. Diğerleri Düz Halay, Maro ve Üç Ayak'tır. Oyuna kaç kişi mümkünse katılabilir. Kadınlar kendi aralarında yürütürler. Karmalık görenek değildir. Anılan oyunların dördü ve köy delikanlıları arasında orada pek sevgililerdir.

    Dudum

    DUDUM:
    Sivas ilindedir. Şehir ve köylerde çoğunlukla kadınlar tarafından "Dudum" türküsü söylenilmek suretiyle çekilen bu Halayın iki kısmı vardır:
    1. Ağırlama,
    2. Hoplatma.
    Dudum Halayı Ağırlaması:
    Ağırlamada oyuncular el ele tutuşup hilâl şeklinde bir dizi kurarlar. Saz "A" kısmını çalarken birinci zamanın ilk yarısında yarım sağa dönmüş bulunarak sağ ayağı kısa bir adım attıkları gibi, sol ayağı da temponun ikinci yarısında arkaya yukarı fırlatıp adıma hazır kılarlar. (Sol ayak fırlatılırken sağ ökçe de fantezi kabilinden hafifçe yere vurulur.) İkinci zamanın ilk yarısında sol ayak kısa bir adım ileri atılır. İkinci yarısında sağ ayak arkaya yukarı fırlatılıp adıma hazırlanırken sol ökçe de iş olsun diye hafifçe yere vurulur. Üçte, sağ ayak yine kısa bir adım ileri atılarak sol adıma hazırlanır. Dördüncü zaman sol ayak sağın yanına getirilir ve hafifçe yere vurulur. Saz "B" de gösterilen kısma geçince, birinci zamanda sol ayak kısa bir adım sola geri alınır. Sağ ayak da, ökçe üzerinden "ayak ucu yukarı kalkık" vaziyete getirilir. İkide, sağ ayak ucu sola oynatılır. Üçte sağa, dörtte sola oynatılır. (Elele tutuşuluş vaziyetine göre oyunun cephesi yarım sağa yönelmiştir.)
    Musiki tekrar başa dönünce; birinci zamanın ilk yarısında sağ ayak (ki ökçe üzerindeydi) pençesiyle yere basılır. Zamanın ikinci yarısında sol ayak arkaya yukarı fırlatılarak adıma hazırlanır. (Ayak ucu hareketlerine müv'zi (paralel) olarak gövdeler de hafifçe sağ ve sola döndürülür.)
    El Bırakma:
    Ağırlama böylece devamdayken "Başçeken" ellerini bırakıverir. Diğerleri de onu taklit ederler. Şimdi, sol kol dirsekten kırılıp el ayası içerde olmak üzere göğüs hizasına kaldırılır. Sağ kol da, el arkası içerde kalacak surette sağa geri götürülür. (Kalçaya konulduğu da olur.) Yürüyüşlerde ayak hareketleriyle bu şekilde anlaşıp uzlaşan kollar, duruşlarda şöyle olur: Sol ayak kısa bir adım sola geri atılırken, sol kol göğüs hizasından indirilip sola geri götürülmekle, sağ da ona paralel surette hareket ettirilmesiyle bu tavır figürü daha da alımlı bir hale sokar.
    Çepük Çalma (El Çırpma):
    Dudum Halayı'nın Ağırlama'sında eller bırakıldıktan sonra iki yerde el çırpılır. Duruş vaziyetindeyken yapılan bu el çırpmaların ikisi de sağ ayak ucunun sola oynatıldığı zaman düşer: "B" kısmınının ikinci zamanı başında sol ayak hizasında yapılan ilk el çırpmadan sonra, üçüncü zamanda sağ ayak ucu sağa oynatılırken sol el sağa yukarı göğüs hizasına kadar kaldırılır. Sağ el de sağdan arkaya doğru çeyrek dairelik bir kavis çizer. Dördüncü zamanın başında sol el sol ayak karşısına kadar sola aşağı indirilmek ve sağ el götürüldüğü kavsi takiple geri getirilip ikinci defa el çırpması yapılır. Bundan sonra saz başa, oyuncular da yürüyüşe geçerler.
    Hoplatma:
    Dudum Halayı'nın Hoplatması musiki zamanlarının ve oyun hareketlerinin hızlanıp yürükleşmesinden başka bir şey değildir.
    Dudum veya Duduş Halay havasına şehirde Üç Ayak adı verilir. Havası şehirde ve köyde epey farklıdır. Sözleri de vardır ve şöyle başlar:
    Pınardan dudu geçti
    Meselâ Sivas'ın Kangal ilçe merkezinde eldeki her hangi mahalli bir çalgıyla yürütülebilir. Çoğu zaman kadınlar, nadiren erkekler tarafından oynanır. En az 3 kişi olmak üzere, imkân nispetinde çok oyuncu yer alır.

  8. #18
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    Durik

    DURİK:
    Duruyoruz. Diyarbakır oyunlarındandır.

    Durna

    DURNA:
    Turna ile birdir. Kars'ın tekli oyunlarındandır. Erkekler arasında oynanır.

    Durnalar

    DURNALAR:
    Sivas'ın Durnalar Halayı'nı yalnız kadınlar oynar. Düğünlerde, sıra gezmelerde, herfenelerde Düz Halay gibi Durnalar da bellibaşlı bir eğlenti vesilesi olur. Tef tartımlarıyla birlikte türküsü de söylenerek yürütülür.
    Halay Kısmı:
    Durnalar'ın Halay Kısmı "Yakışır allar sana" daki gibidir. Halay kısmı; "Durnam yeridi yeridi" mısrasının sonuna kadar devam ettikten sonra Durnalar'ın Oynatması başlar.
    Oynatma:
    Notanın "B" işaretli fıkrası başlayınca kadınlar ellerini bırakırlar ve bir turna katarını andıracak surette Başçeken'in gerisinde dizili dururlar. Musiki Oynatma kısmını çalarken her zamanın ilk yarısında sağ ayak çok kısa bir adım ileri atar, ikinci yarısında da sol ayak pençesi sağ ökçe arkasına getirilir. (Sol ökçe kalkıktır.) Bundan sonra, sol ayak pençesinden kuvvet alarak sağ ayağı tekrar küçük bir adım ileri sürerler. Bu esnada, elleri göğüse yukarı kaldırılmış olduğu halde her zaman başında parmak çıtlatarak bir sağa bir sola oynatırlar. Yahut da, ellerden biri sola aşağı oynatılırken diğeri sola yukarı hareket ettirilir. Bu figürü şu şekilde yapanlar da vardır: Oynatma kısmının her hangi bir zamanında sağ ayak ileri atılıp sol ayağın pençesi sağ ökçe yanına getirilirek ayak değiştirmeye hazırlık yapılır. İkincide yine sağ ayak ileri atılarak vücut onun üzerine bindirilir ve sol ayak yerden kesilip adıma hazırlanır. Üçte sol bir adım atılır ve sağ ayak yerden kesilerek adıma hazırlanır. Bundan sonra tekrar sağ ayaktan başlayan yürüyüş, yukarıdaki gibi devam eder.
    Halay takımı usta oyunculardan kurulmuşsa, o taktirde Oynatma figürü pek basitleşir. Bu durumda her zamanda sağ ayak ileri atılıp sol onun yanına getiriliverir.
    Tekrar Halay Kısmı:
    Oynatma'nın bir müddet devamından sonra Durnam (türküsünden deyişler değiştirilerek) sesle tekrara başlanır. Oyuncular derhal el ele olmuşlardır. Baştaki Halay kısmı böylece eskisi gibi yürütüldükten sonra Oynatma kısmı bir daha alınır ve oyun devam edip sonunda da bağlanır.
    Durnalar Halayı

    DURNALAR HALAYI:
    Yozgat'ın bu isimdeki halayı epey değişiktir.
    Durun (Durgun) Çoruh

    DURUN (DURGUN) ÇORUH:
    Durgun sıfatı Artvin'de "Durğun" ve "Durun" söylenişini edinmekte gecikmemiştir. Durgun Çoruh, Artvin oyunudur. Diğer ve eski adları Düz Horon veya Âdi Horon olup bunlar da kullanılıyor. (Âdi sıfatının buradaki anlamı "bayağı" demek değildir. Küçümseme ifade etmez. Biteviyelik (monotonluk, tekdüzelik) ve düzlük anlatır. "Sade" demiyoruz çünkü figürler çok oyalıdır.)
    Düğün Barı

    DÜĞÜN BARI:
    Erzurum'dan Hınıs ilçesinin Karaçoban köyünde davul zurna ile bunlar bulunmadığı taktirdeyse sadece tef ile kadın erkek elele tutuşularak kalabalık halde yürütülen oyundur. En az 5 kişi olmak üzere kaç hevesli varsa cümlesi dizide yer alabilirler. Yerin genişliğine göre halka kurarlar. Erzurum Barlarına çalar.



    Düz Ayak

    DÜZ AYAK:
    Erzincan'ın Kemah ilçesinde yerin genişliğine göre az veya çok sayıda erkekler halka kurarak düğünlerde davul zurnayla bu oyunu da yürütürler. Halkaya katılarak sırasını savmamış hemen kimse kalmaz. Sıra Barlardan olup esas itibariyle erkek oyunudur. İlçenin Tan köyü gibi yerlerinde kadınlı erkekli 3-20 kişilik diziler halinde karma olarak da yapılır. Davul zurna edinilebilmiş olan her vesilede bu çalgıların coşturduğu yiğitlik hatıraları sıra oyunlarının hareketiyle gönüllerde paylaşılır.

    Düz Bar

    DÜZ BAR:
    Kars'tan Posof ilçesi oyunlarının başında gelir. Diğerleri şunlardır: Karabağ, Karşı Beri, Kol Oyunu, Kol Sarma. Bunlardan Düz Bar, toplu oyun olup adını dizili tertibinden almıştır. Tek ve karşılıklı oyunlarda kadınlar da yer alır. Davul, zurna, mey eşliğiyle oynarlar ki burada mey çalgısına ney diyorlar. Baharı kutlamak üzere kadınlar "seyran" dedikleri kır eğlencesine elverişli bir yerde yakın köylerde toplaşınca bu oyunlara da bilhassa yer verirler.
    Erzincan'ın ilçe merkezinde ve başka köylerinde 2-20 kişiyle oynanan sıra barlarındandır. Düğün ve eğlentilerde erkekli kadınlı karma halde yürütülür. Davul zurnacılar, hep erkek olduklarından onların kadın meclislerine girmelerindense kadınlardan isteyenlerin erkek halkasına gelip katılmaları ve birlikte sıra çekmeleri öteden beri buralarda tercih olunmuştur. Alevî tarikatından oluş bu karmalığı ayrıca sağlamıştı. Bununla beraber sırf kadınlara ve kadın meclislerine mahsus oyunlar da bölgede vardır. Düz Bar adını "Duz Bar" telâffuz ederler.

    Düz Halay

    DÜZ HALAY:
    Sivas'tan Hafik ilçesinin birkaç köyünde gün gören toplu oyundur.
    Düz Hava

    DÜZ HAVA:
    Ordu'da vardır. Alacadır, yani kadınlı erkekli oynanır. Ayrıca bir de "Rum Horanı" mevcut olup, mübâdil (karşılıklı değiştirilmiş) gidenlerden kalma ve Hora tepme tipinde görüldüğü için bu sıfatla Türk Horanlarından ayrı tutularak, hâlâ hatırlayıp oynayanları bulunuyor, fakat unutulmak üzeredir. Rum Horanı'nın sözleri de Türkçe'ydi. Mesudiye'de Rumlar da bu sözlerle oynar ve Rumca bilmezlerdi. Hıristiyan Türklerden olmaları muhtemeldi. Mesudiye'de Halay da vardır.
    Düz Horon

    DÜZ HORON:
    Çoruh'tan Yusufeli ilçesinin Sarıgöl köyünde gün gören iki Horon'dan biridir. 10-100 erkek tarafından halka kurulup tulum eşliğiyle oynanır. Fakat Çoruh suyu pek sakin olduğu zamanlarda yaylaya çıkıldığından orada halkanın hem de kalabalıklaştığı, hem de erkekler arasında kadın ve kızların yer alabildiği görülür. Düz Horon'un bir adı da "Nazlı Çoruh"tur.

    Düz Oyun

    DÜZ OYUN:
    Bilecik'ten Bozöyük ilçesinin Yünarık köyünde gün gören tek oyun çeşidi bu Düz Oyun'dur. Düğün ve bayramlarda 10 erkek tarafından saz eşliğiyle oynanır.
    Ankara bölgesi oyunlarındandır, köylerde vardır. İki veya birkaç kişi kendi mihverleri etrafında, yahut birbirlerinin peşinde olarak döne döne daire çizerler, yahut da karşılıklı oynarlar. Havasının kuvvetli çalınan yerlerinde ayaklar ileri, sağa ve sola hafif hareket ettiği sırada her iki elin baş ve orta parmaklarını şıklatırlar. Havanın hafif çalınan yerlerinde bu tartımlı şıklatmalar susar. Sağ kol kalkık, sol kol kalçaya dayanık veya arkaya alınmış, yahut da her iki kol inik durur. Sol ayak basık ve sağ ayağın topuğu kalkık olduğu halde, sol ayak tartımlı ökçe vuruşları yapar. Dinlenmek üzere, sağ ayağın hareketini sol ve solunkini sağ ayak değişir. İlk vaziyete geçilerek tekrarlanır ve oyun havanın kuvvetli çalınışında sona erer.
    Bölgede köylü erkeklerin çoğu Düz Oyun'u bilmektedirler. İyi oyuncuları katiyen çengi tavırlarını taklit etmezler. Erkekçe hareketler yaratırlar. El ve kol gösterileri irticalidir (içten geldiği gibi, doğmaca).
    Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesinde de Düz Oyun adında andırışlı bir tip vardır.
    Düz Oyun, Safranbolu'da kadınlarca yürütülür. İki türküsünün sözlerini alıyoruz.
    Ben yârime galaltında gavuştum
    Öpdüm gokdum helallaştım barışdım
    Aman aman barışdım
    Y'r aşağı ben yukarı savuşdum
    Fes de bir yana avrukaların düzgündür
    Aman aman düzgündür
    Fesimin gımızısı vurdu yüzüme
    Dünya malı gözükmeyor gözüme
    Aman aman aman gözüme
    Yazık oldu elâlemin gızına
    Vermen seni yadellere şan olsun
    Aman aman aman şan olsun
    Safranbolu düğünlerinde karşılıklı iki oyuncu tarafından oynanır.

    Düz Yallı

    DÜZ YALLI:
    En az üç kişi tarafından hilâl şeklinde dizilinerek oynanır.
    Her figür alt notadaki parçasının iki ölçülük kısmında yürütülür. I. ve II. Figürler moderato kısmında, diğer figürler allegro kısmında yapılır. III. figürden VI. figür sonuna kadar musikinin hep süratli kısmı tekrarlanır ve ancak I. Figürden tekarlanacağı zaman ağır kısma geçilir.

  9. #19
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    EBELER:
    Kütahya ilçesinde kadın erkek hep birlikte ikişer ikişer oyuna girebilip darbuka ve bağlama eşliğiyle bu oyunu seyre arz ederler. Türküsünün konusu aşk macerasıdır.
    EFE HAVASI:
    Efe Havası, Zeybek oyunu gibi tekli oyunları Muğla'da kadınlar ancak kadın meclislerinde oynayabilmişlerdir. Aslında erkek oyunlarıdır. Kimi davul zurnayla, kimi de keman veya kemança, cura, bağlama bozuk gibi sazlardan en az ikisi eşliğiyle oynarlar. Bazıları yer adlarını taşıyıp, bu hal her halde menşelerine göredir: Bodrum Zeybeği, Harmandallı Zeybeği vs. gibi. Havalarında da bazen karakter damgaları okunur: Ağır Hava, Kıvrak Hava, Ağır Zeybek, Yürük Zeybek gibi. Muğla taraflarında Çiftetelli'yi erkekler de yürütür.
    EFELER OYUNU:
    Kemah ilçesinin Yukarı Mahalle semtinde 3-10 erkek saz eşliğiyle bu Efeler Oyunu’nu gösterirler. Düğünlerde her isteyen halkada yer alabilir.
    Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde de Efeler Oyunu vardır. Yerin genişliğine göre 10-20 erkek tarafından birlikte yürütülür. Aynı ilçenin oyun çeşitleri epey zengindir: Dik Kayda, Düz Kayda, Karşılama, Kol Oyunu, Tamzara, Üç Ayak. Cümlesine davul zurna yahut kemençe, tolumba veya kaval eşlik edebilir. Bazı toplu olanlarında 5-40 kişi yer alabilir.
    EFE OYUNU:
    Afyonkarahisar'dan Sandıklı ilçesinin Yavaşlar köyünde gün gören davul zurnalı erkek oyunlarındandır. Zeybekler kadrosundandır.
    EĞİNE:
    Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesinde ince çalgı sazlarıyla yürütülen yalnız erkeklere mahsus ikişerli oyundur.
    ELMAS:
    Kars'ın tanınmış oyun havalarındandır.
    EMET OYUNU:
    Kütahya bölgesinde yaygın olan bu oyuna Kütahya Zeybeği de derler.
    ENGELİ:
    Kars'ın tanınmış oyun havalarındandır.
    ERENCİK:
    Kastamonu'nun tutunmuş ve yarı irticali oyunlarından olup türküsü de vardır.
    ERMENİ BARLARI:
    Kars oyunları arasında Erivan asıllı olarak Üç Ermeni oyunu vardır. Bar başlığı altında olmak şartıyla Kars dolayında bilinen Erivan çeşitleri bunlardan ibarettir. Yani başkaca Ermeni Barı şarkta yoktur. Erivan'da her halde başkaları da mevcut olabilirse de, onlar Kars'a ve daha batısına yayılmamışlardır. Ayrıca Bak: Artvin Barı mı? Ata barı mı? Ermeni Barı mı?




    ESENYEL OYUNU:
    Samsun'da Havza ilçesinin Esen-Yel köyünde bilhassa oynandığına göre orada çıkmış olduğu anlaşılıyor. On kişi tarafından davul zurna veya tef çalarken oynanır. Kadınlı erkekli karma halde yürütüldüğü de olur.
    ESİ HAVASI:
    Türkülü oyun havası ki, sözlerinde Esi (Ayşe) adı geçer. Tunceli taraflarında şahıs adları bu yolda çevrimlere uğrayıp bu hal oyunun yabancı bir bucaktan olduğu zannına bazen yol açabilmektedir. Aykırıca oyun adları çoğu zaman has isimlerden bozuntulardır.




    ESİR ALMACA:
    Güney Türkmen oymaklarında vardır (Mersin). Düğünlerde gündüzleri yürütülen bir halk raksıdır.




    ESKİ HEMŞİN:
    Hemşin tarafının Horonlarındandır.
    ESMER:
    Diyarbakır oyunlarındandır.
    ERZİNCAN OYUNLARI:
    Erzincan merkezinde kadınlara mahsus olarak Sedir Kenarı, Çayırın Ten Yüzünde ayrıca iki kadın tarafından yürütülen Bezdik Oyunu, kadın erkek iki kişilik Karşılama (ki oturak oyunlarındandır), 2-20 kişilik davul zurnalı Düz Bar, kadınlara mahsus Hürünü Oyunu vardır. Köylerden meselâ Ciminli köyünde Eminem ve Çil Keklik oyunları gün görmüştür.
    Kemah'ın Kerer köyünde davul zurna desteğinde yürütülen ve yerin genişliğine göre 5-10 kişi tarafından Temürağa veya Düz Ayak oynanır. Tan köyü halkınca Düz Ayak ve Karşılama kez' oynanılır.
    Yukarı Mahalle köyünde 3-10 erkekle ve sazla Efeler Oyunu yürütülür. Yarı sportif mahiyette olarak Bucu Oyunu bazı köylerde hâlâ tanınıyor.






    Bektaşilikle yüzyılları aşan köylerde kadınlı erkekli oyun göreneği şimdi folklor orijinalliği halinde günümüze intikal etmiş bulunuyor.


    Erzincan'ın kuzeybatısına düşen Şebinkarahisar (Şarki Karahisar)'da bir Tamzara oyunu bilhassa var ve tanınmıştır. Önce yayılmış ve sonra çeşitlenmiş oyunlardan biridir. Tamzara oyununu Harput, Eğin ve kuzeyden Giresun bölgeleri hep bilirler. Fakat, yayıldıkça çeşitlenmeye uğradığında da hiç şüphe yoktur. Yer adı olarak Tamzara, Şarkî Karahisar'ın kuzeyine düşen on altı kadar köylük ve dağlıklar arasına düşen bir bucaktır.
    Erzincan'da Bayburt ve Trabzon oyunlarının etkisi tanınmıştır. Elazığ, Malatya, Sivas, Erzurum ve hatta Kars'tan da hatıralar edinip yaşatmıştır.
    Halay Anadolu'nun her yerinde vardır. Kürt, bir avuç idiyse, Halay bilakis Anadolu ölçüsündedir. Gezgin bir iki oymağa gelince, bunlar obalılardır. Meselâ Şakaklılı denilenlerin lehçesi bir hoş olmakla beraber Türkçe'nin bir şivesidir. Kürt değil, göçebedirler. O bölgede yerleşik halk Alevî geleneğini yürütmüş olup Türk'türler. Bektaşiler de k'milen Türk'tür. Kuro Kürtleri dağlarda yaşayıp yazın göçebe olurlar. Mezhep çatallanmışlığına rağmen bütün sekene (oturanlar, yerleşmişler) Horasan tarafından gelme ve Turanlı aslındandırlar.
    Tanınmış oyun meraklıları zamanımızda ancak düğün, bayram gibi özenli vesilelerde dikkatle eskiye uygun millî yerli elbiseler giyindikleri için, başka arkadaşlık toplantılarında şundan bundan oyun resimleri çekilmemelidir. Çünkü göz için pek karışık ve ifadesiz anlar alınmış olmaktadır. Bunlar, seyirlik değil, kendi aralarında anlar, idmanlardır.
    Erzincan'ın akran arası oyun tutuşmalarında bayram ve düğünlerdeki gibi millî giyim özeni yoktur.
    ERZURUM BARLARI:
    Baş Bar, Tikine Barı (Dikine Bar), Sekme Barı, Hoşbilezik Barı, Kürdün Yaymanı Barı, Daldalan Barı, Aşırma Barı, Dello Barı, Nari Barı, Kürt Barı, Temirağa Barı, Bitlis Barı, L'vik Barı, Hozan Dağı Barı, Tortum Barı... Her birinin ayrı havaları ve bazılarının türküleri vardır. Adların sonundaki Bar kelimesi birliktelik anlamıyla sadece dans demek olduğu için bu oyun adları, mahallinde eksiz olarak bazen kısaca da kullanılırlar: Hoşbilezik, Sekme gibi. Kimisi de Anadolu'nun başka taraflarında Halay, oyun ekleriyle vardır: Düz Bar, Düz Halay, Düz Oyun, Düz Horan gibi ki, tertipçe aralarında bölge uzaklığı nispetinde hasıl olmuş görülen farklara rağmen geçmişteki şekil birliğini buluşturmak üzere karşılaştırılarak incelenmeleri de doğru olur. Yani "genel olarak" oyun anlamındaki ek tabirler birer genel etiket olup dil modaları halinde geç asırlarda becayişe uğramışlar, meselâ Düz Yallı, Düz Raks denildiği bile olmuştur. Buna göre bütün eklerin yerini günün birinde "dans" etiketi tutarak meselâ Düz Dans denilebileceği akla gelir. Bütün önem özel adlarda ve onların etimolojilerindedir. Bazı çeşitlerin geç yüzyıllardaki Türk tertiplerinden olduğunu adlardan anlamak herkes için kolaydır. Meselâ, Temur Ağa Barında Temurtaş Paşa'nın adı yaşatılmıştır. Bu paşanın ünü cidden çok müessir (etkili) bir şekilde Erzurum folkloruna sinebilmiş görünüyor. Paşa'nın Telli Nig'r isminde bir gözdesi varmış ve hakkında şöyle demiş:
    Demirim, aslım Türk işi
    Seninle kuram savaşı
    Koy Nig'r'ı kurtar başı
    Git Köroğlu kıymam sana
    Elbet Köroğlu'nun da cevabı hazır, o da söylemiş, söylemiş de neticede dayatıvermiş; "Koymam sana Nig'r'ı Temurtaş Paşa". İşte bu söz çarpışması kılıçlarla dans halinde oynanır. Hançer Barı da dilber bir kadın için döğüşen iki sevdalının hikâyesiymiş.
    Görülüyor ki dikkatle derlenmesi gerekecek oyun rivayetleri "yalnız Artvin'de 60'tan fazla oyun çeşidi yaşadığı" gibi günlük rakamlara inhisar etmemektedir. Menşe rivayetleri daha sabit kalabileceği halde, aynı Artvin'de meselâ üç yüz yıl önce belki de 300 oyun çeşidi bile vardı! Menşe rivayetleri yaşatıcı manevi gücüyle tarihle de bazen beslenebileceğine göre, bu işin üzerine düşülmelidir. Her yerin oyun sayıları yıldan yıla azala azala günün birinde maazallah (Allah saklasın) sıfıra müncer olmasın. Şimdiki halde Erzurum oyunda en zengin ve gürbüz kalan bölgelerimizden biridir.
    Bütün davul zurnalı Türk sıra oyunları gibi Erzurum'dakilerin de ana örnekleriyle Horasan tarafından ilk sahipleri elinde gelmişliğini en başta "aksak tartımlar" yüz yıllardır davul zurnalarla haykırıp durmuş, oyalı adımlar her inancı topraklara işleyip sindirerek mıhlamıştır. Bunların tümüne birden ister Bar de, ister Halay de, ister Alay, Yallı, Depki, Horan, Raks, Oyun yahut Türkçe'nin en alt tabakasında yatan Büyi'yi diriltebilerek öyle de, bunlardan her hangi birisi "genel etiket"ten başka bir şey sayılmayacaktır. Hoşbilezik Oyunu desen de olur, Hoşbilezik Dansı desen de olur. Karslılar hoş bir yol tutmuşlar: Bar, Halay, Yallı, Oyun, Horan etiketlerinin hepsini kullanıyorlar. Esasen bar denilince sadece Sıra oyunu gibi inhisarlı (sınırlandırılmış) bir mana anlaşılmaz. Kelime, dans demektir. Erzurumlular raks dememek ve oyunun ikinci anlamlarındaki iltibasa (karışıklığa) meydan açmamak üzere Bar etiketini tercih ettiler. İlk fatihlerin bütün Türk dünyasındaki en eski göreneğe göre "büyi" demiş oldukları pek tabiî idi. Anadolu'nun en eski Türkçe metinlerinde XVI. yüzyıla kadar bu tabir ve büğmek (raksetmek) fiili vardır. Şimdiki bükmek, bükülmek fiilleri asılda aynı şeydi her halde.
    Erkek Barları arasında taşradan gelmeliği anlaşılan (fakat yerli zevke göre düzene çekilmiş olan) Tanzara, Köçeri (Koç eri), Köroğlu gibi çeşitler de yer aldığı gibi, çoğu türkülü olan bölge kadın oyunları da gelenektendir: Üçak, Kosalama, Tatyan.
    Çoğunlukla bilinip en çok oynanan Barlar, Hoşbilezik, Dello, Timurağa, Hançer Barı, Köçeri ve Köroğlu'dur. Bunlardan Köroğlu kılıçlarla oynanır. Hançer Barı ellerinde hançer bulunan iki kişi tarfından yürütülür: Bazı marifetli oyuncular sekiz on hançerle, hem de her parmağında bir bıçak döndürerek oyun gösterirlerdi.
    Sabit tertipli her sıra oyununun bir değişmezliği bulunduğu halde, figür ve hareketleri zamanla ufak tefek katım veya kesintilere uğramış, çocukluktan ihtiyarlığa kadar bu küçük değişimler gözle görülüp zamanımızda anlatılmış geçen yüzyıllar adına da bu bilgiden istintaçlarda (sonuç çıkarmalarda) bulunulabilmiştir. Bilhassa başka şehirlere yayılışta her sıra Barı daha da farklı haller edinmiştir. Öyle ki, meselâ Erzurum'daki Hakk'ri Barı'nı oradan gelme saymaktan ziyade Erzurum'un oraya ismen bir ithafı addetmek daha doğru olur .
    Barlar düğün, millî bayram, Hıdırellez, Nevruz gibi günlerde, hafta tatillerinde, özel gece toplantılarında oynanır. Şehrin Köşk, Abdurrahman Gazi, Kavak, Cirit Meydanı gibi mesire yerlerinde yazın bu Barları çevirenler sık sık görülür. Köşk'te hemen her gün Kavak'ta eskiden cumaları, şimdi Pazar günleri, ziyaret günleri Türbe'de aşağıdaki dere boyunda takım takım oyuncular görülür. Öyle ki, bazen on, onbeş davul zurnanın yer yer çaldıkları duyulur. Birkaç oyundan sonraki fasılada (arada) davulcu, davulu yere yatırıp kucağına alarak parsa toplamağa bakar. Deri üstüne önce oyuncular para atar, sonra seyircileri dolaşır. Eğer birisinin şerefine oynamışlarsa, parayı o kimse verip, oynayanlarla seyirciler artık bir şey vermezler.
    Barlar, Erzurum'a civar vilayetlere hemen tamamen geçerek, nispeten kolay öğrenilenleri oralarda revaçta kalabilmiştir. Bunların başta gelenleri Hoşbilezik, Dello ve Timurağa'dır. Civar şehirler arasında en çok Dello ve Köçeri rağbettedir. Bunlar oralarda hem daha kalabalık sıralarla, hem de farklıca figürlerle yürütülürler.
    Dello ile Timurağa bir ara ihmale uğrar gibi görünmüşlerdi. Fakat, Meşrutiyet'ten sonra tekrar parladı. Öbürlerinden fazla gün görür oldular. Balkan Harbi, I. Dünya Harbi ve Mütareke yıllarının türlü gaileleri (sıkıntıları) arasında heves ve neşe, tabiatiyle kırıldığından oyunlar epey ihmale yüz tuttu. Oyuncular hayli azalmıştı. Böyle zamanlarda oyun cephedeki asker arasındadır. Her hangi en küçük dinlenmenin fırsatını kollayan Erzurum delikanlıları Barlarını çevirerek ruhlarını dinlendirmeye can atarlardı. Düğünlerde oyunu idare edecek Barbaşılar o yıllarda güç bulunur olmuştu. Düğün sahibi mevcutları araştırıp hususi davet ve ricalarla güçlükle düğün yerine getirtebilirdi. Yarım asır öncelerin ünlü barbaşıları hâlâ yaşlılarca ad ve hüviyetleriyle anılıyorlarmış. İstiklâl Savaşı'nın taze sevinci ve zaferlerin neşesi Barları yeni baştan canlandırdı. Cumhuriyet devrinde rağbet daha da arttı. Hevesliler, oyunlu müsamereler çoğaldı. Ankara'nın ora oyunlarına ilgi gösterir olması ve festivallerde kazanılan derecelerin üstelenmesi canlanışı büsbütün körüklemişlerdir.
    Aşşahdan Gelirem (aşağıdan geliyorum), Kavak, Çift Beyaz Güvercin, Atın Üstünde Eğer ve Bir Taş Attım Çekile gibi türkülü kadın oyun çeşitleri ile, erkeklerin Sekme ve Aşırma adlıları gibiler yine başkadır, Bar değillerdir.
    ERZİNCAN OYUNLARI:
    Erzincan merkezinde kadınlara mahsus olarak Sedir Kenarı, Çayırın Ten Yüzünde ayrıca iki kadın tarafından yürütülen Bezdik Oyunu, kadın erkek iki kişilik Karşılama (ki oturak oyunlarındandır), 2-20 kişilik davul zurnalı Düz Bar, kadınlara mahsus Hürünü Oyunu vardır. Köylerden meselâ Ciminli köyünde Eminem ve Çil Keklik oyunları gün görmüştür.
    Kemah'ın Kerer köyünde davul zurna desteğinde yürütülen ve yerin genişliğine göre 5-10 kişi tarafından Temürağa veya Düz Ayak oynanır. Tan köyü halkınca Düz Ayak ve Karşılama kez' oynanılır.
    Yukarı Mahalle köyünde 3-10 erkekle ve sazla Efeler Oyunu yürütülür. Yarı sportif mahiyette olarak Bucu Oyunu bazı köylerde hâlâ tanınıyor.






    Bektaşilikle yüzyılları aşan köylerde kadınlı erkekli oyun göreneği şimdi folklor orijinalliği halinde günümüze intikal etmiş bulunuyor.


    Erzincan'ın kuzeybatısına düşen Şebinkarahisar (Şarki Karahisar)'da bir Tamzara oyunu bilhassa var ve tanınmıştır. Önce yayılmış ve sonra çeşitlenmiş oyunlardan biridir. Tamzara oyununu Harput, Eğin ve kuzeyden Giresun bölgeleri hep bilirler. Fakat, yayıldıkça çeşitlenmeye uğradığında da hiç şüphe yoktur. Yer adı olarak Tamzara, Şarkî Karahisar'ın kuzeyine düşen on altı kadar köylük ve dağlıklar arasına düşen bir bucaktır.
    Erzincan'da Bayburt ve Trabzon oyunlarının etkisi tanınmıştır. Elazığ, Malatya, Sivas, Erzurum ve hatta Kars'tan da hatıralar edinip yaşatmıştır.
    Halay Anadolu'nun her yerinde vardır. Kürt, bir avuç idiyse, Halay bilakis Anadolu ölçüsündedir. Gezgin bir iki oymağa gelince, bunlar obalılardır. Meselâ Şakaklılı denilenlerin lehçesi bir hoş olmakla beraber Türkçe'nin bir şivesidir. Kürt değil, göçebedirler. O bölgede yerleşik halk Alevî geleneğini yürütmüş olup Türk'türler. Bektaşiler de k'milen Türk'tür. Kuro Kürtleri dağlarda yaşayıp yazın göçebe olurlar. Mezhep çatallanmışlığına rağmen bütün sekene (oturanlar, yerleşmişler) Horasan tarafından gelme ve Turanlı aslındandırlar.
    Tanınmış oyun meraklıları zamanımızda ancak düğün, bayram gibi özenli vesilelerde dikkatle eskiye uygun millî yerli elbiseler giyindikleri için, başka arkadaşlık toplantılarında şundan bundan oyun resimleri çekilmemelidir. Çünkü göz için pek karışık ve ifadesiz anlar alınmış olmaktadır. Bunlar, seyirlik değil, kendi aralarında anlar, idmanlardır.
    Erzincan'ın akran arası oyun tutuşmalarında bayram ve düğünlerdeki gibi millî giyim özeni yoktur.




    EŞKİYA HORONU:
    Giresun'dan Şebinkarahisar ilçesinin Turpçu köyünde erkekler tarafından davul zurnayla oynanır.
    EVİM NİM NAY:
    Erzurum'dan Çat ilçesinin köy oyunlarındandır. Adını türküsünden almıştır. Sazsız olarak hep bir ağızdan türküsü çağrılarak oynanan Barlardandır. Bu eski oyunu 8-10 kadın dizi kurup yürütürler. Köylü arasında bağlılık ve sevgiyi artırır.




    EVLERİNİN ÖNÜ:
    Sivas'ın bilhassa Çelebiler köyünde kadınlı erkekli yürütülen Halay'dır. Türküsü çağrılarak çekilir. Musiki pentatoniktir.
    İki gruba ayrılan oyunculardan bir kümenin söylediğini ikincisi tekrarlar. Ele ele tutuşup hilâl şeklinde dizilmişlerdir. Sıradakiler önce sağ ayağı bir adım ileri atarlar (Dizinin cephesi yarım sağa dönmüştür). İkincide sol ve üçüncü zamanda sağ birer adım ileri atılır. Dörtte sol ayak sağın yanına getirilir. Beşte yine sol ayak kısa bir adım sola geriye atılır. Altıncı zamanda sağ ayak solun yanına getirilerek yere vurulur. (Halay dizisinin cephesi başlangıçtaki vaziyetine gelmiştir.)
    Evlerinin Önü Halayı'nın başka figürü yoktur. Eller Bırakıldıktan sonra da oyun aynı şekilde devam eder. Yalnız, yürüyüşten sonra sağ ayak solun yanına getirilince el çırpmaları yapılır. Kolların eller bırakıldıktan sonra hareketi "Düz Halay" da olduğu gibidir. Bu Halay'ın davul zurnayla oynandığı hiç işitilmemiştir. Pek nadiren kavalla yürütüldüğü olur.

  10. #20
    Uzak duя huzuя veя! SultanPinar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    08.Ocak.2016
    Mesajlar
    17,111
    Mentioned
    1221 Post(s)
    Tagged
    27 Thread(s)
    FAFİLFİLLO:
    Safronbolu'nun gece toplantılarında kadın erkek birlikte oynanan eğlenceli bir oyundur. İsim bir onomatopedir (yansıma kelimedir).

    FERAHİ:
    Fer'yi de telâffuz ederler. Isparta'nın Barla köyünde kadın oyunlarındandır
    FİDAYDA:
    Çorum'da arasıra anılan, tekrarlanıp yine nice zaman hatıra bile getirilmeyen bir çeşittir. Kelimenin aslı faslı karanlıktır. Hareketleri bakımından irticali oyunlardandır. Yalnız Çorumlularca söylenip oynanan Fidayda Türküsü, pek eski değildir. Daha ziyade kadınlar arasında 1 veya 2 kişi tarafından yürütülür. Dış haliyle köçekçeyi andırır. Sadece nakaratında ayrı bir çeşni vardır. Oyuncu bu kısımda türküye veya sazın tartımına göre ağır ağır çömelerek gövde ve başını öne doğru eğer ve parmak sırtlarını sırayla ve tempo dairesinde yere vurur. Başını da aynı hareket dairesinde sağa sola döndüre döndüre oynar. Sonra aynı ağır hareketlerle ayağa kalkar. Nakarata inhisar eden bu hareketlerin sürüp sürmemesi oynayanın isteğine bağlıdır. Yere eğilerek oynarken bu hareketi isterse nakarat bitinceye kadar veya bir iki satır süresince devam eder. Şarkısı şudur (sözleri):
    Dama çıkma bulgur sererler
    Çıkma boyun görerler
    Saçların tel tel olmuş
    Sırma diye örerler
    Gidiyom gidemiyom
    Ben y'rsız edemiyom
    Y'rım cahil ben cahil
    Bırakıp gidemiyom
    Fidayda fidayda fidayda
    Pek hoşuma gidiyo bu ***da
    Beş yüz lira yedirdim bir ayda
    Tarla tapan koymadım ne fayda
    Nakarat

    FİNGİL:
    Giresun ilinin üç beş köyünde, o arada meselâ Şebinkarahisar'ın Boztekke köyünde revaçta kalmış hafif oyunlardandır. Sırf erkeklerce oynanır. Bu köyde karma oyun göreneği yoktur. Köyün diğer oyunları şunlardır: Karşılama, Çandır, ayrıca Horan. Fingildemek; kırıştırmak, oynaklık etmek anlamındadır.

    FOLKA:
    Polka oyun adının eski Erzurumlular arasındaki söylenişi.


    alıntıdır
    Konu SultanPinar tarafından (28.Kasım.2017 Saat 02:01 ) değiştirilmiştir.

Sayfa 2 Toplam 2 Sayfadan BirinciBirinci 12

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Van İlimiz Halk Oyunları.
    Konu Sahibi AkyaziLi Forum Dans Türleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 30.Kasım.2017, 22:24
  2. Tokat yöresi halk oyunları.
    Konu Sahibi AkyaziLi Forum Dans Türleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 30.Kasım.2017, 22:21
  3. Artvin Halk Oyunları.
    Konu Sahibi AkyaziLi Forum Dans Türleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 30.Kasım.2017, 22:15
  4. Tekirdağ Yöresi Halk Oyunları.
    Konu Sahibi AkyaziLi Forum Dans Türleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 30.Kasım.2017, 22:05

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
sohbet odalari
ataşehir escort ümraniye escort ataşehir escort
antalya haber sex hikayeleri
ankara escort ankara escort ankara escort bayan kızılay escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort kayseri escort escort ankara çankaya escort kızılay escort ankara eskort

kaçak bahis siteleri yatirim bonusu veren siteler vegasslot ikili opsiyon bahis vegasslotyeniadresi.com vegasslotadresi.com vegasslotcanli.com getirbett.com getirbetgir.com tipobet venüsbet giriş venüsbet vegasslot