Abdera Düşünürleri Nedir, Ne Demektir?

"Abdera Düşünürleri" olarak adlandırılan filozoflar, antik çağ atomculuğunun fikir önderleri olan Demokritos ile Leukippos'tur. Bunlara aynı zamanda "Abderalılar" da denilir.

Abdera; Batı Trakya'da, İskeçe yakınlarında bir kentin adıdır. Bu iki ünlü düşünürden birincisi Teoslu, ikincisi Miletli olmalarına rağmen, ikisinin de Abdera'da yaşamış ve çalışmış olmaları, bu adla anılmalarına neden olmuştur.

Leukippos, Anaksagoras'ın çağdaşıdır. Abdera'ya gelerek bir okul kurmuş ve kendisi gibi oraya göçen genç Demokritos'u yetiştirmiştir. Yani Demokritos, Leukippos'un öğrencisi olmuştur. Her iki düşünür de "atomculuk" düşüncesinin kurucuları sayılır.

Leukippos'un yaşamı ve düşünceleri üstüne pek az şey bilindiğinden felsefe tarihçileri bu iki düşünürün öğretilerini birbirinden ayırmadan incelerler. Kimi felsefe tarihçileri, Leukippos ve Demokritos'la birlikte Anaksagoras ve Empedokles'i de Abdera Okulu'ndan sayarlar. Empedokles Sicilyalı ve Anaksagoras İzmirli oldukları hâlde maddeci ve atomcu düşünceleri onları Leukippos ve Demekritos'la birleştirmektedir. Empedokles, Anaksagoras ve Abdera Düşünürleri, antik çağ Yunan atomculuğunun üç önemli parçasını oluşturur. Ne var ki maddeci atomculuk, sağlam yapısına Leukippos ve Demokritos düşüncelerinde kavuşmuştur. Abdera Okulu'nun düşünce yapısı İonia Okulu temeline dayanır ve tümüyle Elea Okulu'na karşıttır.

Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf "Felsefeye Giriş" ve 3. Sınıf "Çağdaş Felsefe Tarihi" Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); "Felsefe Sözlüğü" Orhan Hançerlioğlu





Acıcılık Nedir, Ne Demektir?


Acıcılık Nedir, Ne Demektir?

(Os. Elemiyye, Fr. Dolorisme, Al. Dolorismus, İng. Dolorism, İt. Dolorismo)

Acıyı tercih edip onu yararlı, verimli, değerli ve yükseltici bulan öğretilerin genel adıdır.

"Hazcılık"ın karşıtıdır.

Örneğin Antik Çağ Yunan felsefesinde kinizm, acıcı bir öğretidir. Kinizm gibi bütün çileci, acıcı öğretiler de kimilerince küçümseyici bir anlamda kullanılan bu genel adın kapsamına girer.
Açık Nedir? Açık Terimi Ne Demektir?


(Os. Vâzıh, Fr. Clair, Al. Klar, İng. Clear, İt. Chiaro)

Başkasıyla karıştırılmaksızın tanınan düşünce.

1. Mantık: Karanlık ve bulanık karşıtı olarak kullanılan açık terimi, başkaca hiç bir düşünceyle karıştırılmadan kolaylıkla ve hemen tanınan düşünce'yi tanımlar.

2. Bilgi kuramı: Açık terimini, felsefe diline sokan Fransız düşünürü Descartes'dır. Descartes bu terimi, seçik terimiyle birlikte apaçık anlamında kullanmaktadır. "Principes de la Philosophie" adlı yapıtında bu terimlerden ne anladığını şöyle belirtiyor: "Açık bilgiden, dikkatli bir zihne görünen ve belli olan bilgi'yi anlıyorum. Seçik bilgiden, başka bilgilerden ayrılmış bir bilgi'yi anlıyorum. Öyle ki bu bilgide, açıkça görünenden başka bir şey bulunmaz" (45, İlke). "Ancak açık ve seçik olarak kavradığımız şeyler üzerinde asla yanlış yapmadan bir yargıda bulunabiliriz" (43. İlke). "Açıkça bilmediğimiz şeyler üstünde ancak yanlış yargılar verebiliriz. Doğru yargıda bulunmuşsak bu bir rastlantıdır, aldanmadığımızı kesinlikle bilemeyiz. Çok zaman, birçok şeyleri bildiğimizi sandığımız için aldanmaktayız" (44. İlke). "Bilgi, seçik olmadan açık olabilir, ama açık olmadan seçik olamaz" (46. İlke). "Çocukluğumuzun peşin yargılarından kurtulmak için, ki bizi çoğunlukla yanıltan bunlardır, ilk kavramlarımızın her birinde bulunan açık şeyleri yeniden elemeliyiz" (47, İlke)... Görüldüğü gibi, Descartes'a göre seçik bilgi, açık bilgiden daha doğru bir bilgidir; bu yüzden de iki terimi birleştiren açık seçik deyimi daha güçlü bir deyimdir... Bundan çıkan sonuç şudur: Herhangi bir düşünce ya da deyim; çetin, sisli ve güç anlaşılır olmamalıdır. Konusu araçsız olarak verilmiş (açık) ve başka bilgilerle karışmamış (seçik) olmalıdır. Descartes bu iki deyimi bir arada Latince clarus et distinctus terimiyle dile getirmiştir.




Adcılık Nedir?

11. yüzyılın sonunda Compiegne papazı Roscelin'in ileri sürdüğü adcılık öğretisine göre genel kavramlar birtakım seslerden başka bir şey değildirler. Bunlar insanların düşünce biçimlerine yakıştırdıkları birer addır ve hiçbir gerçeklikleri yoktur. Gerçek olan bireysel olandır. Roscelin'in bu öğretisi kiliseyi temelinden sarsan bir düşünceydi, çünkü dinler tümeller üstüne kurulmuştu, başta Tanrı olmak üzere bütün dinsel kavramlar soyut ve tümeldi. Genel kavramların gerçek sayılmaması dinin de gerçek sayılamayacağı sonucunu zorunlu kılıyordu.

Yunan düşüncesinde de Stoacılar ve Epikurosçular adcıydılar. Kinik düşünür Antishenes, Platon'un gerçek saydığı ideler için "Atı pek iyi görüyorum ama atlılığı göremiyorum" demişti.

Öğreti 14. yüzyıl skolastik Aristotelesçilerince yeniden ve daha güçlü canlandırılmış, dinle dünya işlerini ayıracak biçimde yorumlanmıştır.

18. yüzyıl duyumcuları da adcıdırlar. Duyumcu Condillac, "Tümeller addan başka bir şey olsalardı tümel olamazlardı" demektedir.



Ahlak Nedir?

(Törebilim)

Belli bir toplumun belli bir döneminde bireysel ve toplumsal davranış kurallarını saptayan ve inceleyen bilim. Bir insanın yaradılışı gereği gerçekleştirdiği davranışı dile getiren, Arapça hulk sözcüğünün çoğulu olan ahlak terimi, huy, seciye, mizaç anlamlarını çoğul olarak kapsar.

Dilimizde kişisel ahlak olarak aktöre, toplumsal ahlak olarak töre ve bilim olarak törebilim terimleriyle karşılanmıştır. Bu bakımdan bilim ve felsefe olarak törebilim terimi Fransızcadaki éthique ve morale terimlerinin her ikisini de karşılar. Ethique karşılığı olarak kuramsal törebilim (Os. Nazari Ahlak, Fr. Morale théorique), morale karşılığı olarak kılgın törebilim (Os. Ameli ahlak, Fr. Morale pratique) deyimleri de kullanılmıştır. Morale karşılığı olarak ahlak ve éthique karlşılığı olarak ahlak felsefesi ya da Türkçe yazımıyla etik diyenler de vardır.

Eski düşünürler bütün bu anlamlarda Yunanca ethik deyimini kullanırlardı. Yunaca éthé deyimi, töre (Os. Örf ve adetler, Fr. Les moeurs) anlamını dile getiriyordu. Daha sonra felsefesel-bilimsel ahlak anlamında éthique ve kılgın-toplumsal ahlak anlamında morale deyimleri kullanılmaya başlandığı gibi Lévy-Bruhl tarafından science des moeurs (Os. Örf ve adat ilmi) ortaya atıldı. Törebilim'den ayırmak için törebilim olarak karşılayabileceğimiz bu yeni bilim, bizzat Lévy-Bruhl'ün de söylediği gibi, ahlakı da kapsamaktadır. Gerçekte Arapça ahlak deyimi, tümüyle, moeurs deyiminin karşılığıdır ve bir toplumda gelenek, görenek, aktöre ve alışkılarca belirlenmiş toplumsal kuralları dile getirir.




Akademi Nedir?

Bilim, edebiyat ve sanat kurumu.

1. Antikçağ: Platon okuludur. Akademos bahçesinde kurulduğu için bu adı almış, sonradan bütün yüksek yetkeli bilim ve sanat kurumlarını adlandırmıştır. İ.Ö. 387 yılında Atina’da kurulmuştu. Zamanla Platon öğretisi de bu adla anılmıştır. Eski, orta ve yeni Akademi olmak üzere üç evre geçirmiştir. İ.S. 5. yüzyılda Yeni platonculuğun merkezi olmuş, 529 yılında Roma imparatoru Justinianus tarafından kapatılmıştır. Orta ve yeni Akademiler Platonculuğu şüphecilik ve olasıcılıkla bağdaştırmaya çalışmışlardır.

2. Rönesans: 15. yüzyılın ikinci yarısından sonra İtalya’da çeşitli akademiler kurulmaya başlamıştır. Bunların en önemlisi Floransa’da kurulan Marsilius Ficinius’un Platoncu akademisidir. Bu akademi yüz yıla yakın bir süre Platonculukla Aristotelesçiliği bağdaştırmaya çalışmıştır. Venedik’te Alde Manuce, Roma’da Pomponius Laetus vb. tarafından da b u nitelikte akademiler kurulmuştur. Ne var ki bu akademiler felsefe dışı öğretilerle ve sanatlarla da uğraşmaya başlamışlardır. Örneğin Laetus’un akademisi arkeolojik araştırmaları amaçlamış, Arcadia akademisi şiir çalışmaları yapmıştır.

3. Yeniçağ: Bilimsel ve sanatsal akademiler bütün Avrupa’da yaygınlaşmıştır. Akademi deyimi, bu kurumlarla, Platon öğretisi dışında, bilim ve sanat kurumu anlamını kazanmıştır. Bu yeni akademilerin en ünlüsü ve ilki Fransa’da 1570 yılında kral Charles 11. buyruğuyla kurulan şiir ve müzik akademisidir. Ünlü Fransız Akademisi (Fr. Academie Française) başbakan kardinal Richeliu’nun buyruğuyla kurulmuştur. Bütün bilim ve sanat dallarına ulusal bir yön vermek ve çeşitli armağanlar ve yarışmalarla bilimcileri ve sanatçıları yüreklendirmek amacını güden bu akademinin üye sayısı kırk üyeyle sınırlandırılmıştır.