Ben çocuk yoğun bakım hemşiresiyim. Evet ÇOCUK dedim yanlış anlamadınız. Hepimiz isteriz ki çocuklar hep gülsün ellerinde oyuncakları oynasınlar yaramazlıklar yapsınlar... Ben mesleğime iş gözüyle bakamıyorum, bazen okadar zor oluyorki. Küçücük bir can sana emanet, onun yerinde ben olsam dediğim an her gün her an... Ölümü birebir yaşamayanlar bilmez, hasta olmadan hastaların psikolojisini yaşamak onlarla empati yapmak bu bu bir iş olamaz, gönülden bağlı olmak gerek buna dayanmaya...

Mesleğime ilk başladığım zamanlarda bir hastam vardı, 3 yaşında bir kız çocuğu suriyeli o melun saldırıda kolunu kaybetmiş, bomba dumanlarıyla akciğerleri ödem olmuş nefes alamayan minicik bir can. Bu senin hastan dediler, dakikalarca gözümü ayıramadım o zamanlarda depresyondayım sevgilimden ayrılmışım yeni hayat başlangıcı filan.. Teslim aldım hastamı.— Hasta demek zorundayım içim acısada— ilk fiziksel bulgu ve hemşirelik muayene mi yapmak için yanına gittim. Ellerim ayaklarım titriyor, tutuyorum kendimi ama... gittim yanına bulguları takip için seslendim.. ve bana baktı gözlerini gördüğüm an yaşlar aktı artık tutamıyorum ağlayarak fiziksel mayne ve takibini aldım kaydettim. Bakımını yapıyorum hasta bakıcı yanımda görmesin ağladığımı diye sessiz sessiz ağlıyorum. Tedavileri yaparken ağlıyorum anliycanız o gün sürekli ağladım eve gittim gözlerim davul gibi şiş.. Annem noldu sana yüzün şişmiş uyudun mu işte diyor. :) Yeğnim var beş yaşında aldım kucağıma onu sıkıca sarıldım.... O an tek düşündüğüm okadar salakça okadar boş yaşıyormuşum ki problemlerim dediğim herşey bitti zerre kadar küçük şeyleri problem gördüğüm için suriyeli türk ayrımı yaptığım için utandım hala utanıyorum...

vel hasıl kelam sağlığınızın kıymetini bilin, sevin sevilin yok erkek kız yok dinli dinsiz yok türk arAp bla bla bla hepsi can hepsi canan...