PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Ldl Kolesterol Düşüklüğü



AkyaziLi
01.Ağustos.2016, 17:40
LDL Kolesterol Düşüklüğü, Tıpta kanda bulunan Kolesterol çeşitleri, HDL (Yüksek yoğunluklu lipoproteinler veya High Density Lipoprotein) ve LDL (Düşük yoğunluklu lipoprotein veya Low Density Lipoprotein) olarak iki adettir.LDL Kolesterol (halk arasında lanetli kolesterol) değerindeki her 10 mg/dl’lik artma, kalp krizi ihtimalini neredeyse %20 oranında yükseltmektedir. LDL-K yüksekliği vücut bütününe özellikle kan dolaşım sistemine çok zararlıdır. Çünkü kanda yeteri kadar HDL-K bulunmazken LDL çok miktarda ise, bu durum damar daralmasına, kireçlenmesine, sertleşmesine (ateroskleroz) felç (inme) ve kalp krizine (enfarktüs) neden olmaktadır. Damar çeperlerinde biriken madde sanılanın aksine yalnız başına kolesterol olmayıp, beraberinde bu katılaşmış yapıya eşlik eden akyuvar, kalsiyum, kan pıhtısı ve bazı hücre artıkları gibi maddeler de mevcuttur. Kandaki LDL kolsetrol miktarını 60 mgr dahi azaltmayı başarmak kalp krizi ve ani ölüm ihtimalini %50'ye varan oranlarda azaltmaktadır. Kanda LDL değeri şu formüle göre hesaplanır: LDL değeri = toplam kolesterol − toplam-HDL − trigliserit değerinin %20'si
Yetişkinler için kanda ölçülen LDL-K sınırları;
LDL Kolesterol Normal Değeri 130 mg/dl den düşük rakamlardır. Yüksek ancak sınırda olarak kabul edilen rakamlar ise 130-159 mg/dl arasındaki değerlerdir. 160 mg/dl ve üzeri olarak ölçülen rakamlar ise yüksek LDL oranı olarak kabul görmüştür.
Çocuklar için kanda ölçülen LDL-K sınırları;


Çocuklarda LDL Kolesterol normal değeri veya kabul edilebilir seviyesi 110 mg/dl ve daha düşük rakamlardır. 110-129 mg/dl arasındaki veriler ara değer kabul edilmektedir ve 130 mg/dl üzerindeki rakamlar ise yüksek LDL-K seviyesi sayılmaktadır.

http://www.kolesterol.gen.tr/images/ldl-kolesterol-dusuklugu(1).jpg
LDL Kolesterol Düşüklüğü Hangi Hastalığa Neden Olur?


LDL-K yüksekliği çok tehlikeli sonuçlar doğuruyor olsa da son yıllarda yapılan çalışmalarda LDL kolesterol düşüklüğünün kansere yatkınlıkta etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Özellikle düşük kolesterol düzeyleri ile malignite (kötü huylu tümör) arasında, ilgili durumların dağılımını, görülme sıklıkları ve bunları etkileyen belirteçleri incelendiğinde bir ilişki bulunmuştur. Yapılan incelemelerde pek çok kanser türünün LDL-K düzeyini azalttığı saptanmıştır. Bu durumla bağlantılı olarak LDL-K düzeyini azaltmak üzere kullanılan ilaçlarla, kansere yakalanma riski arasında büyük bir artış görüldüğü yönünde çalışmalar da bulunmaktadır. Yapılan incelemelerde deney grubunda yer alan hastalardaki LDL-K seviyeleri; kontrol grubundakilerin LDL-K düzeylerinden istatistiksel olarak anlamlı oranda düşük çıktığı gözlenmiştir (p<0.05).


Daha önceki çalışmaların sonuçlarında hipokolesterolomi (doğuştan itibaren kolesterol yüksekliği), akut myeloid lösemili hastalarda çoğunlukla ve daha açık görülmekte ve temelde yatan mekanizma tam açıklanamamaktadır. Ancak düşük kolesterol seviyesi sterollerin artmış ayrılması (eliminasyonu) veya azalmış yapımına bağlı olabileceği varsayılmaktadır. Kanser hastalarında lösemi hücreleri büyük kolesterol taşıyan lipoprotein kullanarak LDL’nin reseptör bağımlı alımında artışa sahiptir. Lösemi hastalarında kemik iliği ve kanda LDL reseptör aktivitesinin sağlıklı kişilere nazaran yüksek olduğu izlenmiştir. Kemoterapi ertesi hasta remisyona girdiğinde (yani lösemi hücreleri yok olduğunda) hipokolesteroleminin normale döndüğü saptanmıştır. Bu çalışmalardan biri de akut myeloid lösemili 29 hastadan oluşan deney ve 16 kişilik kontrol grubuyla Norveç’te yapılmış olup, plazma kolesterol seviyesinin lösemi hasta grubunda kontrol grubundan düşük olduğu görülmüştür. Bu sonuç da çok ileri derecede anlamlı sayılmıştır (p<0.0001). Kanser hastalarında LDL-K seviyeleri kontrol grubuna göre düşük bulunmuş olup bu düşüklük de anlamlı sayılmıştır (p<0.05). Deneyler neticesinde literatüre eklenen bilgilerde yüksek kolesterol sterollerin artmış eliminasyonu ve azalmış yapımına bağlanmaktadır. Kötü huylu tümörden muzdarip hastalarda ise LDL reseptör aktivitesinin sağlıklı kişilere oranla yüksek olduğu bulunmuştur